Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’de ilk korona vakasının görüldüğü 11 Mart’tan beri güncel veriler paylaşıyor ama illere göre can kaybı ve hasta sayısında belli takvim izlenmiyor. Yayımlanan grafiklerden vaka tespiti yapmak da iğne ile kuyu kazmak gibi.

2 hafta önce İstanbul’da 28 bin 14, İzmir’de 2 bin 884 ve Ankara’da 2 bin 32 vaka vardı. Bakan, en riskli yerlerin, bu 3 büyük şehre ek olarak Konya olduğu bilgisini verdi. Kamuoyu, ‘sürecin açıklığı konusunda’ daha etkin tavır bekliyor.

Tüm dünyadaki gibi Türkiye’de de ‘şeffaflık’ endişesi bulunuyor. Çünkü çok sayıda şaibe kamuoyuna yansıdı. Sonuncusunu, Silifke’de aile hekimi olan Dr. Erdinç Şahin’in 3 günlük tedavi sonrası yaşamını yitirmesinin ardından Türk Tabipleri Birliği (TTB) paylaştı.

TTB’nin iddiasına göre testi 2 kez negatif çıkan ancak klinik bulguları virüs ile uyumlu olduğu için tedavisi ve ilaç temini Bakanlık tarafından yapılan, Şahin’in raporunda ölüm şekli: ‘Bulaşıcı hastalık-Doğal ölüm’ olarak işaretlendi. Ölüm nedenine ise ‘viral Pnömoni’ yani ‘zatürre’ yazıldı.

New York Times, Türkiye’de ölüm sayısının saklanıyor olabileceğini öne sürdü. Haberde, “İstanbul’da, ölü sayısı beklenenin üzerinde artıyor, nisanın ilk 2 haftasında kayda geçen ölümler ortalamadan yüzde 50 yüksek. Son 2 yılın ortalamasına göre beklenen sayıya kıyasla, 2 bin 100 kişi daha fazla öldü…“ ifadeleri kullanıldı.

Bakan, iddialara cevap verdi. Vefat edenlerin Hıfzısıhha Kurulu kararı sonrası memleketleri yerine İstanbul’da defnedilmeye başladığını söyledi. “Haber Türkiye karşıtlığı üzerine kurgulanmış” diye ekledi.

‘İstanbul açıklaması’ mantıklıydı. TÜİK verileri İstanbul’un en çok göç alan şehir oluğunu gösteriyor. Aileler arasında, yaşamını yitiren kişinin memleketinde toprağa verilmesini uygun görenlerin sayısı fazla. Covid-19, bu uygulamayı ortadan kaldırdı.

ÖLÜM ARTIŞI İSTANBUL’DA YÜZDE 10, TRABZON’DA YÜZDE 25

TÜİK ‘göç tercihi’ sıralamasında İstanbul en başta ama Trabzon listenin ilk onunda bile değil. Bu ilden söz etmemizin bir nedeni var. Türk Toraks Derneği, çarpıcı veriler ortaya koyduğu araştırmasında 2 ile yer vermiş, İstanbul’un yanı sıra Trabzon’u baz almıştı. Dernek; “Bu illerde, önceki yıllara oranla saptanan önemli artışların Covid-19 ile ilişkili olabileceğinden endişe duymaktayız” dedi.

Türk Toraks Derneği, e-devlet verilerini kullandığı istatistiksel analizinde, 2020’yi önceki 4 yılın, aynı dönemi ile kıyasladı. 2020’nin özellikle 10’uncu haftasından itibaren İstanbul’da ölüm sayılarında haftalık yüzde 10 oranında artış gözledi.

Yılın 15’inci haftasında (6-12 Nisan 2020), haftalık defin sayısı 2,222’ye ulaşmıştı. Oysa bu sayı, 2019’da 1,425, 2018’de 1,460, 2017’de 1,464, 2016’da ise 1,389 olarak kayıtlara geçmişti. Sağlık Bakanlığı, aynı haftaya ait Covid-19 nedenli ölüm sayısını tüm Türkiye için 624 olarak bildirmişti.

Dernek “Bu dönemde, İstanbul’da önceki yıllara göre her hafta ortalama 800 kişinin fazladan ölmesi, resmi verilere göre Covid-19 salgını ile bağdaşmıyor” dedi: “Farkında olmadığımız bir felaketle ilişkiliyse mutlaka araştırılmalı, önlemler alınmalı!”

Benzer şekilde Ocak 2020’nin ilk haftası ile şubatın son haftası arasında 2016-2019 yıllarına göre Trabzon’daki ölümlerde de anlamlı artış gözlendi. Defin istatistiklerine göre 2020’nin ilk 9 haftası için ölüm hızındaki haftalık artış yüzde 25,3’ü buldu. Haftalık toplam ölüm sayısı, 9’uncu haftada 102’ye ulaşırken aynı dönemler için 2016 ile 2019 yılları arasındaki bu sayı 31-45 arasındaydı. Bakan Koca’nın tıpkı İstanbul gibi Trabzon için de ikna edici bir açıklamasının olacağını düşünüyoruz.

Bu noktada, “Ölüm oranları neden gizlensin?” sorusuna yönelik bir vurgu da yapılmalı. Aslında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hiç durmadan tekrarladığı ihracat ve üretim açıklaması ipucu veriyor. Ekonominin daha da dibe vurmaması için işçi ve memurların çalıştırılması şart! Bu nedenle Covid-19 kaygısı mümkün olduğunca derinde yaşanmalı!

‘Şeffaflıktaki’ bir diğer soru işareti, AKP’nin yumuşak karnında gizli. Sağlık sektörü, 18 yıldır iktidarın en çok prim yaptığı alan. Bu itibarı yitirmek, iktidar açısından çok pahalıya mal olabilir.

Şeffaflık; kaos ve trajediyi azaltır. Bu nedenle takip önemli. Takibi, “Kötü niyet ve iktidar nefreti” diye yorumlayanların sayısı da hayli fazla. Oysa iktidara güvenmemek için, sayısız somut emsal var. AKP’nin hayata dair parlak deneyimleri hiç olmadı.

Ankara’daki IŞİD katliamında, 103 cenazeyi bir hafta hesaplayamayan, göz göre göre seçim kaybedip sandık manüplasyonu yapan, ardından “Çünkü çaldılar” diye toplumla alay eden AKP’ye korona günlerinde koşulsuz güven duymak fazla iyimser bir tavır olsa gerek.