Genellikle kadın erkek sorunlarını konu alan fotoğraf sanatçısı Engin Altundağ bu kez sanatseverlerin karşısına, 1999 yılında yaşanan 17 Ağustos depreminde sağ kalan insanların sığındığı prefabrik evleri tepeden fotoğraflayarak o alanın adeta bir mezarlığı andırdığını ortaya koyarak çıkıyor.

Ölenler toplu mezara kalanlar prefabrike gömüldü

ÇİLEM HÖKELEK

Genellikle kadın erkek sorunlarını konu alan fotoğraf sanatçısı Engin Altundağ bu kez sanatseverlerin karşısına, 1999 yılında yaşanan 17 Ağustos depreminde sağ kalan insanların sığındığı prefabrik evleri tepeden fotoğraflayarak o alanın adeta bir mezarlığı andırdığını ortaya koyarak çıkıyor.  Fotoğraf sanatçısı Altundağ, bu fotoğraflardan oluşan bir seçkiye 'Prefabrik Mezarlar' adını vererek önümüzdeki günlerde İstanbul ve Kocaeli'nde sanatseverlerle paylaşacak. Sanatçı, bu projeyle insanın doğaya verdiği zararı anlatırken doğanın ise insandan nasıl intikam aldığını belgeleriyle gösteriyor. Sanatçı projeyi 'Betonarme ve Sesimi Duyan Var mı?' projeleriyle destekleyip olayı giriş, gelişme ve sonuç üçgeninde değerlendiriyor.

"Deprem hayatımızın bir gerçeğidir ve kabul edilmelidir. Ancak deprem sonrasında yaşananlar bu gerçeğe dahil değildir. Doğanın bize söylediklerini anlamadıkça deprem bizler için hep bir felaket olarak kalacaktır" diyen sanatçı Altundağ 17 Ağustos’un da insanın doğaya özensiz davranışlarının bir sonucu meydana geldiğini belirtti. Altundağ, "Toplum hafızasında derin bir yara açmış olan 17 Ağustos depremi bile fütursuzca betonlaşma zihniyetini değiştiremedi maalesef"  ifadelerini kullandı.


‘AYNI KIYIM ZİHNİYETİ’
Depremin ardından sağ kalanların yaşamlarını sürdürmeleri için yapılan prefabrik kentlerin 17 Ağustos’un imzası olduğunu söyleyen sanatçı, "Çok daha vahimi ve belki de ironik olanı ise yıllar sonra bu prefabrik yapıların olduğu yere lüks villaların yapılmasıdır. Ölenler toplu mezarlara kalanlar ise prefabrik mezarlara gömüldüler. Şimdi ise bu toplu mezarların üzerine toplu lüks yaşam alanları yapıyor aynı kıyım zihniyeti. Hangisi daha acı; insan canına önem vermeden yapılan karaktersiz binalarda onca insanın yaşamını yitirmesi mi, sağ kalanların prefabrik kentlere hapsedilmesi mi yoksa onların üzerine villa kentlerin inşa edilmesi mi?" diye konuştu.