“Lebensraum” Almanca Yaşam Alanı demek. Hitler’in en sevdiği bu kelime Doğu Avrupa’da Almanya sınırları dışında yaşayan Alman azınlıkların Almanya’nın hâkimiyetinde birleştirilmesi ve Alman nüfusun bu topraklara yerleştirilmesi politikasıydı. Naziler bu gerekçeyle önce Avusturya’yı ilhak etmişler ve ardından Çekoslovakya’yı ve Polonya’yı da işgal ederek II. Dünya Savaşını başlatmışlardı.


Putin Rusya’sı da lebensraum/yaşam alanı stratejisini uyguluyor. Zaten ABD’nin Başkanı Biden ve aslında her Başkanı “hür dünya” adına aynı stratejiyi hep uygulamaktaydı. ABD ve Rusya için şimdi lebensraum Ukrayna. Güçlü olanların nüfuz alanı pahasına güçsüz nüfuslar yok ediliyor.
Herkes görüyor ki ABD’nin yediği haltlar Rusya’yı, Rusya’nın yediği haltlar ABD’yi haklı çıkarmıyor. Sadece, kendileri için yaşam alanı olarak ilan ettikleri Ukrayna’yı bu ülkenin insanları için ölüm alanı haline getirmiş oluyor.

Yaptırımsız gibi değerlendirecek

Ukrayna’yı yönetenler, ABD’nin Ukrayna için savaşacağını ummuş olabilirlerdi, ama ABD 2014’te Rusya Kırım’ı ilhak ettiğinde de seyretmekle yetinmişti. Çünkü ABD’nin derdi kendi lebensraum’unu pekiştirmek. Eski Sovyet ülkelerini NATO’ya katarak bir kuşatma başlatmıştı. Şimdi bunu Avrupa’nın diğer ülkelerini yeniden kendi arkasına dizerek ve Rusya kuşatmasını sürdürerek gerçekleştiriyor. Yine de çoğu AB ülkesinin Rusya’ya enerji bağımlılığı söz konusuyken Putin de yaptırımları yaptırımsız düzeyinde değerlendirecek.

Neler olduğuna bakıp neler olacağını görebiliyoruz. Ukrayna dirense bile, bir şekilde Rusya Ukrayna’yı yutmuş olacak. En azından Ukraynalıların yine “yönetimde” olduğu Rus yanlısı bir ülke haline getirilecek. Çünkü Rusya’ya karşı hiçbir ülke Ukrayna yanında savaşa girmiyor, girmeyecek. Şimdilik tablo böyle görünüyor.

ABD ve AB sütü dökülmüş kedi gibiler. Mağdur edilmesinde kendilerinin oldukça payı olan Ukrayna yanında yer almış gibi yapınca mağdura oynamış oluyorlar.

Bir de dünyaya gaz veriyorlar: Putin Sovyetleri yeniden kurmak peşindeymiş! Bu iddiayı Biden hep tekrarlıyor. Putin, Biden’dan daha sıkı antikomünist ama Biden hâlâ antikomünizm ekmeğini yemek istiyor. Ve Putin, Sovyetleri değil Çarlık Rusya’sını ihya etmek istediğini hiç saklamıyor. “O bölgeler, Çarlık Rusyası’nda bizimdi!” diyor. Zaten Vladimir Putin’in rol modeli de Ukrayna’nın kaderini tayin etmesine vesile olduğu için kızdığı Vladimir İliç Ulyanof (Lenin) değil, Çar 1. Petro’dur. Ki o da Rusya’yı üç yüz yıl önce Avrupa’nın doğusunun hâkimi kılan bir zaferiyle “Büyük Petro” unvanını almıştı. Osmanlı tarihçileri ise ona “Deli Petro” adını vermişlerdi. Putin’e ikinci unvan daha yakışıyor gibi.

Komşuda savaş elbette bizi de perişan ediyor, edecek. Saraylılar krize çözüm diye bel bağladıkları turizm gelirinden yoksun kalacak; petrol fiyatı artıyor, dolar baskısı şiddetleniyor, Rusya’dan ithal buğdayda sıkıntı başlayınca nan ekmeğe muhtaç hale gelebiliriz. Rusya’ya domates ihraç edemeyince iç piyasada satılabilir ve ucuzlayabilirmiş. Bakın domatesi ucuzlattık diye ve hatta savaş Allah’ın bir lütfü diye övünebilirler.

Peki, meclis muhalefeti? Kılıçdaroğlu “Biz NATO’nun bir parçasıyız. Dolayısıyla kendimizi bu ittifakın dışında göremeyiz” demekle de yetinmedi, üstüne “NATO artık bugün, 21. yüzyılda aynı zamanda demokrasinin de bir güvencesi” diyebildi. Kılıçdaroğlu fırsat bu fırsat deyip zulüm aygıtı NATO ile de helalleşmeyi tercih etti.

Bunların raconu da çok bozuk

Saraylılar şimdi eskisinden daha şiddetli şekilde ABD ve Rusya kıskacındalar. Rusya’ya yaptırımlar gündeme geldi ya, acaba AKP’li Cumhurbaşkanı Putin’le telefon görüşmesinde o malum cümleyi tekrarlamış mıdır? Yani 2019 yılında Suriye harekâtı sonrası Batılı ülkelerin Türkiye için gündeme getirdiği yaptırımlara ilişkin söylediği, “Bizi ekonomik yaptırımla tehdit edenlere de azdan az çoktan çok gider diyoruz” cümlesini tavsiye etmiş midir?

Emperyalizm bir nevi küresel mafyalıktır. NATO da onun tetikçisidir. Adeta “azdan az çoktan çok gider” hallerindeler. Bu klişeyi, mafya filim repliklerinde sıklıkla duyarız. Azdan az ölür, çoktan çok ölürmüş. Ama bunların raconu da bozuk! Azdan çok gidiyor, çoktan az gidiyor. Şimdi gücü az Ukrayna çok kaybediyor, gücü çok ABD ve Rusya az kaybediyor.

Ne yazık ki halkların lebensraum’u sadece kendi ülkeleri olana kadar bu hep böyle olacak.