Ölümle yaşam arasında bir hikâye: Kırmızı Buğday

Kültür Sanat Servisi
Vedat Türkali Roman Ödüllü yazar Ahmet Büke, Deli İbram Divanı’nın ardından bu kez Kırmızı Buğday ile okurun karşısına çıktı. Can Yayınları’ndan çıkan roman, Anadolu’nun derinliklerinden yükselen, ölümle yaşam arasında kurulan bir hikâyeyi anlatıyor.
Daha önce Deli İbram Divanı ile Ege’nin, doğayla ve efsanelerle iç içe geçmiş yaşamını anlatan Ahmet Büke, bu kez yüzünü başka bir yöne çevirdi. 496 sayfalık roman, yalnızca bireylerin değil, bir bütün olarak memleketin hikâyesini taşıdı sayfalarına.
Roman, Arap Ali, Adnan Bey, Gani Dayı, Teğmen Cemil, Dünya ve Maya gibi unutulmaz karakterlerle örülen çok katmanlı bir hikâyeyi merkezine aldı. Karakterlerin her biri, kaderini yaşadığı toprağa bağlamış, geçmişin yükünü omuzlarında taşıyan figürler. Ahmet Büke, bu karakterler üzerinden Anadolu’da kuşaktan kuşağa aktarılan mücadeleleri, acıları ve direniş biçimlerini anlattı. Roman, bu yönüyle sadece bireysel yaşamları değil, toplumsal hafızayı da görünür kıldı.
Romanda yalnızca bireysel hikâyeler değil, toplumsal mücadelelerin izleri de dikkat çekti. Kuvayımilliye ruhunun satırlarda sezildiği roman, aynı zamanda savaş, yoksulluk, sınıfsal çelişkiler ve dayanışma gibi temaları da barındırdı. Büke, bu yönüyle yalnızca geçmişe dönüp bakmakla kalmadı, günümüze de seslenen bir anlatı kurdu.
Roman, Can Yayınları’nın “Çağdaş” dizisi kapsamında yayımlandı. Büke’nin kaleminden çıkan Kırmızı Buğday, yalnızca edebi gücüyle değil, taşıdığı tarihsel-toplumsal katmanlarla da dikkat çekti. Kırmızı Buğday, Anadolu’nun görünmeyen damarlarını okura yeniden hatırlattı.