AKP Sözcüsü Çelik, istekte bulunulan şarkıyı söylemediği gerekçesiyle öldürülen müzisyen Onur Şener'in ölümüne ilişkin konuştu. "Bütün dava sürecini yakından takip edeceğiz, gereken cezayı almaları için takipçileri olacağız" ifadelerini kullanan Çelik, "Cinayet işlenir işlemez, kişilerin hangi bakanlıkta çalışmasının polemik konusu olması da acımasızlığın bir örneğidir" dedi.

Ömer Çelik'ten, Onur Şener cinayeti yorumu: "Bakanlık polemiği acımasızlığın bir örneğidir"
Fotoğraf: AA

Ankara'da istekte bulunulan şarkıyı söylemediği gerekçesiyle saldırıya uğramasının ardından hayatını kaybeden müzisyen Onur Şener’in ölümüne ilişkin konuşan AKP Sözcüsü Ömer Çelik, "Bu cinayetin canavarca hislerle yapıldığı çok acık. Bütün dava sürecini yakından takip edeceğiz, gereken cezayı almaları için takipçileri olacağız. Kurumlar gerekli adımları çok net şekilde atacaklar" dedi.

Çelik, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu, Şener cinayetine ilişkin de konuşan Çelik, "Buradan bütün kamu iradesini ilzam etmek, bu kadar mantıksız bir şey olabilir mi?" dedi, "davayı takip edeceğiz" mesajı verdi.

Çelik, şunları söyledi:

"Bu cinayetten bu kardeşimizin hayatını kaybetmesinden büyük üzüntü duyduğumuzu ifade etmek isterim. Sayın Genel Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın ve MYK üyelerinin büyük acı duyduğunu ifade etmek isterim. Acılı ailesine başsağlığı diliyorum. Arkadaşlar ailenin yanında olacaklar. Bu cinayetin canavarca hislerle gerçekleşmiş olması çok açık. Bütün bu dava sürecini çok yakından takip edeceğiz. Gereken cezaları alınması için sürecin takipçisi olacağız. Kuşkusuz yargı bağımsız bir şekilde konuyu inceleyecektir. Biz de süreci takip edeceğimizi bir kere daha ifade edelim. Eşinin, güzel evlatlarının fotoğraflarını gördükçe içimizin parçalandığını ifade etmek isterim.

'SORUMLULUĞUMUZU YERİNE GETİRMEYE ÇALIŞACAĞIZ'

Bu canavarlığı reddetmek, lanetlemek, bu cinayeti işleyen katillerin gereken cezayı alması konusundaki sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışacağız. Fakat cinayet işlenir işlemez, kişilerin hangi bakanlıkta çalışmasının polemik konusu olması da bu acımasızlığın bir örneğidir. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'nin her yerinde hiç istemesek şu meslek grubundan, şu cinsiyetten, şu kökenden bazı insanların cinayetlere imza ettiğini görüyoruz. Lanetliyoruz. Bu acı karşısında siyasi polemik üretmeye çalışanların 'Bundan hükümet, bakanlık, şu kurum sorumludur' gibisinden yaklaşım içine girmesinin bu acıyı ve cinayeti istismar etmesinden başka bir yüzü yoktur. Buradan bütün kamu iradesini ilzam etmek, bu kadar mantıksız bir şey olabilir mi?

Burada gerek bunların çalıştığı Bakanlık ve kurum hukuki süreçten ayrı olarak da kendi işlemlerini gerçekleştirecektir. Bu canavarca hislerle gerçekleştirilmiş, lanetlenmesi gereken bir cinayet. Cumhurbaşkanımız, MYK'mız, bütün hepimiz bu acıyı paylaşıyoruz. Milletimizin hepsini sarsan bir tablo maalesef ortaya çıktı. Hayatını kaybeden kardeşimize Cenab-ı Allah'ta rahmet diliyoruz. Arkadaşlarımız ailenin yanında olacaklardır. Kurumların bahsettiğiniz çerçevede, kendi iç hukukları, tüzükleri bu tip olaylar karşısında takip edecekleri süreçler açısından gereğini yapacaktır."

Şener cinayetinde, saldırganlardan Ali Gündüz ile İlker Karakaş'ın Çalışma Bakanlığı’nda bürokrat, diğerinin ise kamu savunma şirketi Turkish Aerospace Industries -Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ -TUSAŞ'da (TAİ) mühendis olduğu ortaya çıkmıştı.

Çelik'in açıklamalarından öne çıkan diğer başlıklar şöyle:

RUSYA'NIN İLHAK KARARI

"Ukrayna krizinde yeni bir aşamaya geçildi. Çok olumsuz bir aşama. Rusya'nın Ukrayna'nın alanlarını ihlak etmesiyle barış umutları belirsiz bir zamana ötelenmiş oldu. Türkiye Kırım'ın işgalinden bu yana ortaya koyduğu ilkeli tavrı sürdürmeye devam ediyor. 200 savaş esirinin mübadelesi konusunda Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu katkıyı herkes takdir ediyor. Bu da diplomasinin çalışmasının birtakım sonuçlar üretmesi bakımından son derece kıymetli. Ama maalesef ilhak kararıyla birlikte barış, ateşkesle ilgili durum biraz daha ötelenmiş duruyor. Türkiye'nin ortaya koyduğu diplomatik irade dışında ciddi bir diplomatik irade yok.

Ülkelerin toprak bütünlüğüne ilkesel bakıyoruz. Savaş hiçbir şeyi çözmez; sadece acı, yıkım ve insanlar için büyük kayıplar meydana getirir. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu diplomatik iradeye destek vermeye herkesi davet ediyoruz. AB'nin bu diplomatik iradeye destek verme konusunda geride kaldığını ya da çekimser tutum ortaya koyduğunu gözlemliyoruz. Türkiye'nin konuşabiliyor olması tahıl koridorundan esir mübadelesinin gerçekleşmesine kadar bütün bu tablo içinde olumlu sayılabilecek merkezi rol oynamıştır. Sayın Macron'un bundan rahatsızlık duyması, ortaya çıkan diplomatik kapasitesizliğin sembolü olarak ortaya çıkmıştır. AB'nin diplomasi konusunda çeşitli kriz zamanında ortaya koyması son derece faydalı olacaktır.

YUNANİSTAN KRİZİ

Maalesef bazı müttefiklerimiz ve ABD, Yunanistan'ın silah yığarken şöyle bir argümanı el altından ifade ediyorlar; Rusya'nın ortaya çıkardığı tablo karşısında bölge ülkelerini tahkim etmek gibi yaklaşım ortaya koyuyorlar. Yunanistan elde ettiği bu desteği Türkiye'yi tehdit etmek, taciz etmek için tecavüzkâr bir tutum ortaya koymak için üretiyor. Ege'de, Akdeniz'de bu şekilde Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne yönelik olarak hesapsız silah desteğinin, Yunanistan'ın maksimalist devlet politikası dikkate alındığında NATO ve bölge barışı için hiç de iyi sonuç doğurmayacağı açıktır. Miçotakis Türkiye'yi tehdit ederken arkamızda şu şu ülkeler var derken NATO müttefiklerini sayıyor.

Bu tabloya izin verenlerin her biri gerek NATO gerek bölge barışı açısından doğru iş yapmıyorlar. Bu silahları verenlerin, bu üsleri kuranların Yunanistan'a hukuk konusunda uyarı yapmadığını görüyoruz. Mesela adaları niye silahlandırıyorsunuz dediklerinde, Türkiye'ye karşı olduğunu söylüyorlar. Yunanistan Avrupalılara dönük olarak uluslararası hukuka hassasiyetten bahsedip, bu konuları açıyor, Ege ve Akdeniz'de ise hukuk tanımayan devlet olarak her türlü sorumsuz davranışı ortaya koyuyor. Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu'da yaptığı zulümler, katliamlar nasıl tarihe geçmişse, bugün Ege'de botları şişlemeleri tarihe geçiyor.

Krizin en büyük sebeplerinden bir tanesi Yunan Dışişleri Bakanlığı'nının söylemleri. Yunan Dışişleri Bakanı sürekli savaş kışkırtıcılığı yapan, gerilim tüccarlığı yapan birisi. Avrupa'da uluslararası toplantılarda bunun söylemlerini masaya koyduğunuzda, Avrupa'daki yetkililer bu şahsın söylemlerinin marjinal olduğunu ifade ediyorlar. Hatta Yunanlarla karşılaştığınızda bu dışişleri bakanını çok ciddiye almayın, bütün bunları iç politikadaki hırsları sebebiyle söylüyor, diye de açıkça ifade ediyorlar. Şu anda hükümet politikasında en saldırgan ifadeleri kullanan bu şahıs. Türkiye'ye geldiğinde basın toplantısı yaparken, dünyanın gözü önünde kavga çıkarmaya, hırçınlık yapmaya geldiği, Yunanistan'daki marjinal çevreleri mutlu etmek üzere konuşulduğu görüldü.

Yunanistan 6 ay, 1 seneliğine Dendias'a konuşma yasağı koysa, faydalı olur. Bu kadar yüksek tansiyon iyi bir şey değil. Yunan siyasetinin geleceğini düşününler varsa, demokrasi çizgisinin dışına çıkmayalım diyenler varsa alacakları ilk tedbir Dendias'ın az konuşmasını sağlamak olmalıdır."