Ölmemiş gibi yapan ölüler. Pandeminin yükü ki ben daha sık olarak “katastrofisi” diyorum, ölümler oysa. Bu yükü kabul etmeden hatalarınızı saptayamaz ve nasıl bir strateji kurmanız gerektiğini bilemezsiniz.

Omicron varyantı ve havuz problemi

Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol

Bizim memlekette eleme sınavı gerektiren aşamalardan geçip havuz probleminin ne olduğunu bilmeyen yoktur. Cem Yılmaz da bu “İki musluk birden açıkken….” diye başlayan havuz probleminin hayatımızdaki rolünü çok güzel hicveder. Biz havuzda sefa yapmaktan çok, öğrendiği matematik havuz problemlerine boca edilmiş birkaç kuşağız. Matematikle aram fena değildi diyebilirim. Ankara’da bir özel lisede bilim insanı yetiştirme grubuna seçilmiştim. İngiliz, serinkanlı, şahane bir matematik hocası tarafından özel kurslarla eğitiliyorduk. Zannederim bu sayede TÜBİTAK, Matematik Yarışmasında ikinci olmuş ve tüm lise boyunca ciddi bir burs alabilmiştim. Ama bu tuhaf sınav matematiği sayılarla ilişkimi bozuyor ve insan, biyolojik varoluş daha ilginç geliyordu. Nereden bilebilirdim ki, hayatım boyunca kaçtığım, özünden farklı o matematik ile kariyerimin sonuna gelirken yollarımız tekrar ve yine garabet bir şekilde kesişecek.


Açıklanmayan veya hatalı istatistikler

Bir afet felaket, felaket yazgı ve matematik ise benim çok meraklı olduğum biyolojik var oluşun tersi yok oluş yani ölüm sayıları ve bilanço oldu. Ayrıca “Omicron” yani son varyant hepimizin, en çok da biz konu ile ilişkili uzmanların yaşamlarını her gün onlarcası sökün eden birer havuz problemine çevirdi. Hepimiz neredeyse her gün en hafifinden temaslı durumuna düşüyor ve işin uzmanı değilsek ne yapacağımızı, o günün, o haftanın devamını nasıl getireceğimiz bilemiyoruz. Ülkenin iki yıldan fazla süredir bizi önüne katan, yoksullaştıran, yoksunlaştıran bu salgın için, bizi bir başımıza bırakıp, endişesiz ve rahat olmayı telkin etmesi dışında, ölmememizi, çok hastalanmamızı sağlayacak bir planı yok. Türkiye salgın boyunca 14 milyon kesin tespitli vakası ile dünyadaki en çok vakası olan yedinci ülke. Ölüm sayıları ise tam bir havuz problemi. Örneğin TÜİK hâlâ ölüm istatistiklerini açıklamazken, hiç varyant arası vermeden dalgadan dalgaya atladığımız halde, Sağlık Bakanlığı verilerine göre 23 ayda 60 ilde Covid’den sadece 763 kişi ölmüş görünüyor. Bu havuz problemi matematikle arası çok iyi olan veri bilimci çok değerli uzmanlarımızı bile aşar.

Yanlış sorular

Ölmemiş gibi yapan ölüler. Ölülerin sessizliği… Pandeminin yükü ki ben daha sık olarak “katastrofisi” diyorum, ölümler oysa. Bu yükü kabul etmeden, ortaya koymadan, pandeminin henüz geçmemiş olan geçmişindeki hatalarınızı saptayamaz ve geleceği için nasıl bir strateji kurmanız gerektiğini de bilemezsiniz. Bir yandan, yıllarca önemini ve bazı risk grupları ve yaşlılarda ölümcül olduğunu anlatmaya çalıştığımız grip ile Covid-19 sanki hastaneler ve ölümler için aynı havuzu dolduran iki muslukmuş gibi kurmaca ve yanlış sorulmuş problemler ile iyice karışan kafalar, diğer yandan salgın yokmuş gibi her gün hayatın en kalabalık alanlarına karışmak zorunda kaldığımız rutin yaşamlarımız. Gripli, Covidli bu havuz problemini en çok “aşı karşıtları” sevdi hatta biz problemlere boca olmuşken havuz sefası yaparcasına keyif aldılar. Bana her gün yüzlerce kez sorulduğu üzere temaslı ya da test pozitif/hasta olmanız durumunda ise, her bir durum için tek tek çözmem gereken yüzlerce havuz problemim oluyor. Ek hastalığınız, kullanmak zorunda olduğunuz ilaçlar, kaç doz aşılı olduğunuz ve son dozunuzun zamanı, kimlerle ne kadar süre ile hangi koşullarda teması sürdüreceğiniz gibi cevaplanması gereken sayısız ek soru ile doğru bir analiz yapmayı gerektiren bir uzmanlık sorusu gerçekten. Hayat zaten güçleşmişti ama bugünlerde iyice kaotik oldu.

Omicron’a dair

Bir başka havuz problemi ise aşılanmaları tam olduğu halde Omicron geçirenler. Aslında iyi bir dergide çıkan bir makalenin bulguları ile konu şöyle basitleştirilebilir, aşı ya da enfeksiyonu geçirerek, “üç kez virüs” ile karşılaşmış kişiler Omicron dahil tüm varyantlara bağışık sayılır (https://www.nature.com/articles/s41591-022-01715-4) Omicron ile geçirilen enfeksiyonun, tekrar geçirilecek hastalık için ise koruyuculuğu yüzde 56 olarak bildiriliyor. Daha önceki varyantlar için bu yüzde 90’larda idi. Tekrar enfeksiyon riski de bu varyant için önceki varyantlara göre 16 kat artmış. Yani Omicron geçiriyor olmak, zeminde aşısı olan kişiler için bir doz aşı yerine geçebilecekken, bir başına hiçbir işe yaramıyor. Henüz 30-40 milyon bağışık olmayan kişi varken, altıncı doz aşıları ile ilişkili soruları ile baş başa kalan ve bize yönelenlerin durumu ise ironik. Bağışıklık duvarı gelişmediği yani çok kişi özellikle çocuklar aşılanmadığı sürece, bağışıklığınızı ilgilendiren problem var ise dört yoksa üç dozdan fazla yaptırmanızın sizin risk yönetiminize bir katkısı olmayacak zira. Bu arada pek çok ülke, önümüzdeki dönemde kısmen yatışsa bile yakın gelecekte yeni varyant ve dalgalar olacağı öngörüsüyle Covid-19 ile yaşama stratejilerini belirliyor. Bazı ülkeler vaka saymayı bırakıp, ölüm azaltmayı, bazı ülkeler her ikisini de azaltmayı hedefliyor.

Pandemi ile ilişkili bizim beklediğimiz son ne ? Bu sorunun cevabını bu yazıyı okuyan ya da sizin okuduktan sonra yönelteceğiniz her bireyin cevaplayabilir olması gerekli. Eğer bilmiyorsanız pandemi yönetilmiyor ve talihe bırakılmış demektir. Bugüne kadar talih ile ilişkimizin pekiyi olduğu da düşünülemez. Şu notu da arşiv için bırakayım; belirlediğiniz strateji ne olursa olsun, belirtilmesi ve paylaşılması kişilerin demokratik hakları bakımından çok önemli. Beni matematikten soğutan havuz problemleri ile baş başa sayılırım. Ve önümüzdeki uzun yıllar boyunca da karmaşıklaşarak sürecek diye düşünüyorum… Belirtisiz bir gelecek ise zihinsel ve fiziksel güç ve esneklik gerektiriyor. Simone de Beauvoir’nın dediği gibi “Bu aralar daha çok okumalıyım yoksa hüzünleneceğim.”