Birkaç on yıl öncesine kadar hayvanların alet kullanamayacağı, dolayısıyla insanın ayırt edici en temel özelliğinin alet kullanma olduğu düşünülüyordu. O günden bugüne insanlar, kendilerine özgü olduğuna inanılan özelliklerin pratik olarak hepsini yitirdi. Ancak omurgasız hayvanlarda alet kullanımı olduğu keşfinin, zekâ ve bilinç kavramına bakış açımızı kökünden sarsan bir keşif olduğunu söylemek mümkün.

Omurgasız bir canlı insanlara özgü bir zekâ testini geçebilir mi?

İnsan harici hayvan zekâsı dendiğinde akla gelen genellikle köpekler, papağanlar, şempanzeler ve yunuslar gibi oluyor ve bunların hepsinin ortak noktası, omurgalı hayvanlar olmaları… Ancak beyni ve sinir sistemi olan bütün canlıların belli bir düzeyde zekâya sahip olduğu unutulmamalı. Bu durumda böcekler veya ahtapotlar gibi omurgasız hayvanlarda da belli düzeyde zekâdan söz edebiliriz. Peki, bu zeki türlerden bir kısmı, insan zekâsıyla ilişkilendirilen testleri geçmeyi başarabilir mi?

ALET KULLANIMI

Aslında ahtapotların, omurgasız hayvanlar arasında en zeki türlerden birisi olduğunu uzun bir süredir biliyoruz. Bırakın karşılaştıkları sorunlara yenilikçi çözümler üretme ve onları zorlayacak bulmacaları başarıyla çözme yetilerini, ahtapotların alet kullanabilecek kadar zeki olduklarını biliyoruz. Bunun önemini şöyle anlayabilirsiniz: Büyük etolog (ve 13 Mart 2021’de YouTube kanalımızda konuk olarak ağırlayacağımız) Jane Goodall, doğal ortamlarında şempanzeleri gözlemek amacıyla Gombe’ye gidip de bazı şempanzelerin ağaç dallarından mini-mızraklar yaparak termit avladığını gözlemledi. Bugünden birkaç 10 yıl öncesine dek insan dışındaki hayvanların alet kullanamayacağına inanılırdı. Dolayısıyla insanın ayırt edici en temel özelliğinin alet kullanımı olduğu düşünülüyordu. O günden bugüne insanlar, kendilerine özgü olduğuna inanılan özelliklerin pratik olarak hepsini yitirdi. Ancak omurgasız hayvanların bile alet kullanabildiğinin keşfedilmesi zeka ve bilinç kavramına bakış açımızı sarsan bir keşif oldu.


Elbette alet kullanımı zekânın tek bileşeni değil. Olaylar ve olgular arasında neden-sonuç ilişkileri kurabilmek, bu ilişkilerden yola çıkarak hayatta kalmak ve üremek ile ilgili problemlere çözümler üretebilmek, farklı koşulları ve sonuçlarını öğrenebilme ve öğrenileni saklama, organizmanın kendi parçaları ve/veya benzer organizmalar arasında iletişim kurabilmek ve daha ileri boyutta; problemlere soyut düşünme yoluyla çözüm üretebilme, çözümleri önceden kısa veya uzun süreli planlama, muhtemel olasılıklar arasından mantıklama yoluyla çözümlemek gibi birçok bileşenden söz edebiliriz. Bu farklı parçaları sınamak adına bugüne kadar birçok farklı davranış/psikoloji deneyi geliştirildi ve bunlar bugüne kadar birçok hayvan türünde (insan da dahil) uygulandı.

MARSHMALLOW TESTİ

Bunlardan popüler bir tanesi, inter-temporal gecikmeli bakım görevi olarak bilinen, popüler bilimdeyse Türkçeye belki “Şeker Testi” olarak çevirebileceğimiz Marshmallow Testi’dir. Bu testin amacı, daha avantajlı bir sonuca erişebilmek adına, bir miktar sabır gösterebilme yetisini ölçmektir. Örneğin çikolatayı çok seven biri olarak size 1 parça çikolata önerilmiş olsun. Eğer isterseniz, bu bir parça çikolatayı hemen şimdi yiyebilirsiniz. Ama 15 dakika beklemeyi tercih ederseniz, size o anda yiyebileceğiniz 2 parça çikolata verilecek. Elbette süre ve kazanç algısı bireyden bireye, türden türe değişebiliyor; ancak bekleme süresi ve kazanç ayarlanarak, teknik olarak her tür ve her birey için tercih edilebilir bir bekleme alternatifi yaratılabilir. Bir diğer deyişle, hemen her durumda öyle bir senaryo yaratmak mümkündür ki, daha büyük bir ödül için beklemek gerçekten de rasyonel olacak ve zekâ belirtisi (hatta evrimsel bir avantaj) olarak ölçülebilecektir. Şöyle düşünün: Çok kıt kaynakların olduğu şartlar altında yaşayan bir türün, elde ettiği besini anında tüketmesi dezavantajlı olabilir; çünkü bir sonraki besine ne zaman erişilebileceği belli değildir ve besini bulma ile tüketme arasındaki süreyi doğru ayarlayabilen türler, evrimsel olarak avantajlı olacaktır.

İşte bu test bugüne kadar birçok türde, farklı biçimlerde uygulandı. Örneğin yiyebilecekleri ödül önünde duran çocuklar buna ancak 3.09 dakika dayanabildi.

Ödüllerin gösterilmediği durumdaysa çocuklar 8.9 dakika boyunca ertelemeye dayanabildiler. Kargalarda, şempanzelerde ve diğer birçok türde uygulanan test, şimdi de bir sepya (İng: “cuttlefish”) türünde uygulandı. Sepyalar Sepia cinsine (ve Sepiidae ailesine) ait kafadanbacaklılardır. Mürekkepbalıkları ve ahtapotlarla çok yakın akraba olan bu canlılar, görünen o ki kuzenleri gibi sıradışı bir zekâya sahip: Daha iyi bir ödülü alabileceğini bilen sepyalar, kendilerine anlık olarak sunulan daha kötü bir ödülü almadan, ortalamada 50-130 saniye boyunca beklemeyi tercih edebilmektedirler. Bu süre şempanzeler, kargalar ve papağanlarda görülen bekleme süresi ile benzerdir! Açıkçası ben, karnım açken çok sevdiğim bir yiyecek önerilecek olsa, ondan daha fazla yiyebilmek için dakikalar boyu bekler miydim, emin değilim!

Araştırmacılar, hayvanlarla sözlü iletişim kuramadıkları için, iki transparan duvar arkasına kral karidesi ve çim karidesi koydular (sepyalar genelde çim karidesini tercih ediyorlar). Sepyalara, duvarlardaki kapıların anında mı, yoksa gecikmeli olarak mı açılacağını (yoksa hiç mi açılmayacağını) gösteren semboller öğretilmişti. Kral karidesinin olduğu kapı anında açılacak kapıydı, ama sepya bu kapıyı seçecek olursa, çim karidesine erişemiyordu (bu odadaki karidesler toplanıyordu). Eğer kral karidesinin kapısı açıldığında sepya beklemeyi tercih ederse, çim karidesinin kapısı bir süre sonra açılıyordu.

Sepyalar birçok diğer avcının avı konumunda olan canlılardır. Zamanlarının çoğunu kamufle halde geçirirler ve bu kamuflaj halini, yalnızca kendileri avlanırken bozarlar. Bu, çok riskli bir davranıştır, ancak en nihayetinde sepyanın kendisi de beslenmek zorundadır. Ancak sepyaların kamuflajlarını bozmak pahasına avlanmayı tercih etmeleri ve bu sırada hayatlarını riske atıyor olmaları, onların bu riskli davranışı biraz daha kaliteli avlara ulaşmak amacıyla sergilemek için birazcık daha uzun beklemeyi tercih etmelerinin ardındaki evrimsel neden olabilir. Eğer kamuflajı bozacaksanız, en azından buna fazlasıyla değen bir av peşinde koşmakta fayda vardır.

Hayvanlar âlemi, ona her bakışımızda bizi şaşırtmaya devam ediyor. 4 milyar yıldır bu gezegende süregelen evrim yasası, kuşkusuz birçok problemin oldukça ilginç şekillerde çözülebilmesini sağladı. Bu çözüm yollarını daha iyi anlayarak, kendimizi daha iyi tanıyabiliriz ve kendi problemlerimizi çözmek konusunda daha başarılı bireyler haline gelebiliriz.