ON’lar fikirleriyle yaşıyor ve yaşayacak

Kızıldere’de kaybettiğimiz devrimci önderlerimizi sevgi ve saygıyla anıyoruz. Kızıldere’ye uzanan devrimci yolculuk dayanışmanın ve paylaşmanın devrimci güzelliklerinin içinde sınırsızca yeşerdiği bir miras bıraktı. Mahir ile Ulaş’ın unutulmaz kucaklaşmasına yıllar içinde kuşaktan kuşağa binlerce devrimcinin katılması da bu yüzdendir.


***

Tomris Uyar, Turgut Uyar’ı anlattığı söyleşisinde, onun yıllar sonra vücudunun çeşitli yerlerinde oluşan kırıkları iyileşmesi için hiçbir çaba sarf etmemesinin aslında kalbine ait bir kırıklık olduğunu söyler. Turgut Uyar, bir şair olarak eşlik ettiği devrimci mücadelenin o zor günlerinde kaybettikleri arkadaşlarının acısını bir anlamda kendisinden böyle çıkarıyor, kalbinin kırıkları dışa vuruyordu. Kızıldere’de, öncesinde ve sonrasında kaybettiklerimizle birlikte Turgut Uyar’ın kırılan kemiklerinin de dahil olduğu bir büyük devrimci tutkunun tarihidir bu. Kızıldere’nin, o fedakârlık kuşağının bugünün devrimciliğine en önemli çağrılarından birisi bu.

***

12 Mart ile 12 Eylül’lerde Amerika’nın arkasında olduğu CIA tezgâhlarında yetiştirilmiş milliyetçisi, siyasal İslamcısı tüm karanlık güçler birleşerek, bugün her yanımızı saran karanlığın taşlarını döşediler. 50 yıl sonra kurdukları rejim büyük bir çürümüşlük içinde çöküyor. Bütün ülkeyi de çürüterek yaşanan bu çöküşün karşısında devrimci sorumluluğumuz 50 yıldır parlayan devrimci yeniden kuruluş fikriyle bu karanlık ablukayı dağıtmak için mücadele etmektir.

Geçmiş devrimci hareketimiz böyle bir mücadelenin fikri mirasını içinde saklamaya devam ediyor. Mahir Çayan, tüm halkların özgürlüğünün emperyalizme ve emperyalizme bağımlılık içerisinde şekillenen faşist devlete karşı mücadelesinden geçtiğini savundu. Bu noktada, Mahir Çayan’ın en önemli fikri mirası emperyalizmle bütünleşmiş sömürü düzenine karşı mücadele çizgisidir. Ve bu çizginin en belirgin özelliği sınıflar mücadelesi doğrultusunda olmasıdır. Bugün bu karanlık rejimden çıkışın yolu da bu devrimci fikirlere dayanan sosyalist SOL bir mücadelede bulunabilecek.

50 yıl sonra Kızıldere’de katledilenlerin, Mahirlerin, Denizlerin gencecik insanların elinde yeniden doğumu, onların fikirleriyle nasıl canlı kaldıklarının bir kanıtı olsa gerek. Fikirleriyle yaşayacaklar!