Absürd bir oyunun içindeyiz, düşünmek suç!

Absürd bir oyunun içindeyiz, düşünmek suç!

Vesayet rejiminden kurtulmaya çalışan bir ülkede, kapitalist çarkların döngüsünde korku ve denetim toplumunun aleni inşası sürüyor.

Koyu karanlık zamanlar;  beter günlerin işareti.

Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde basılmamış bir kitabın sakıncalı olduğuna karar verildi, yasaklandı! Kitabı bir silah olarak gören zihniyet hangi korkunun esiri…

Puslu gecelerden, aydınlanamayan günlere doğru, distopyanın son parçaları tamamlanıyor. Fikrim suç sayılıyor!

 
 

Söz Dostoyevski’nin, yeraltından bildiriyor;

“… Şöyle bir daha dikkatlice düşünün! Biz bugün canlılık denen şeyin nerede bulunduğunu, neyin nesi olduğunu, hangi adla çağırıldığını bile bilmiyoruz. Elimizden kitaplarımızı alsalar, bir anda neye uğradığımızı şaşırırız. Artık hangi yolu seçeceğimizi, kime tutunup kimden kaçacağımızı, neyi sevip neden nefret edeceğimizi, neyi sayıp neyi hor göreceğimizi bilemeyiz.”