Geçtiğimiz hafta sonu Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin “ekonomist ve akademisyenler” ile bir toplantı yaptığını duymuşsunuzdur. Bu tür toplantıların yapılmasını önemsiyorum. Farklı görüşlerin, değerlendirmelerin ve yorumların karar vericilere aktarılmasına imkân verir. Eğer gerçekten amaç bu farklı görüş ve önerileri dinlemekse. Ama toplantıdan sonra kamuoyuna aktarılan bilgilerden anlıyoruz ki amaç zaten farklı görüşlerin sunulmasına fırsat vermek değil, daha ziyade Bakanın görüşlerinin “influencer” olarak düşündükleri kişilere aktarılması, onların da aktarılan bu bilgileri kullanarak kamuoyunun iktidarın uyguladığı politikalara destek sağlaması için kullanması imiş. Kimlerin davet edildiği bilgisi açıklanmadı ama anladığım kadarıyla çağrılanların tamamı saygın kişilerden oluşuyordu.


Bakan Nebati söz konusu toplantıda “Merkez Bankasını ve politika faiz oranını önemsizleştirdiklerini” söylemiş. Bu ifadenin ne kadar dehşet verici olduğunun farkındasınız sanırım.

Dün MB’nin Ocak ayı enflasyon raporu sunumunu izleyince, yukarıdaki ifadeden dolayı dehşete kapılanın sadece bizler olduğu, MB’nin bu ifadeyi kabullendiği ve buna uygun davrandığını üzülerek gördüm.

Enflasyon ile mücadele etmenin temel görevi olan bir kurumun Başkanının, enflasyona ilişkin yaptığı sunumda “enflasyon” sözcüğünden daha fazla “Türkiye Ekonomi Modeli” ifadesini kullanmış olması; ihracat, üretim, cari fazla vb ifadeleri sıkça tekrarlaması, aslında MB’nin “merkez bankacılığını” bıraktığını ve bunun sonucu olarak da kanunun kendisine vermiş olduğu “fiyat istikrarı” görevi ile ilgilenmediğini açıkça göstermiş oldu. Dünkü sunumdan bir kez daha anlamış olduk ki MB, kanunun kendisine verdiği görevden ziyade iktidarın kendisine verdiği görevle hareket ediyor. Yok, yanlış anlaşılmasın, “bağımsızlığından” filan bahsetmiyorum; ondan uzun zaman önce vazgeçilmiş idi. Şimdi görüyoruz ki merkez bankacılığından da vazgeçilmiş. İktidarın el yordamıyla uygulamaya koyduğu, hiçbirimizin “model” olarak bile kabul etmediği ve iler tutar tarafı olmayan bir “politikayı” MB tamamen sahiplenmiş ve bu çerçevede kendisine iktidar tarafından verilen görevleri, kanunun kendisine verdiği görevlerden daha fazla önceleyerek uygulamaya sokmuştur.

Enflasyon ne olacakmış

Dün açıklanan raporda MB’nin yılsonu enflasyon tahmininin orta noktası %23,2 imiş. Peki, alt ve üst noktaları ne imiş? Yüzde 70 olasılık ile 18,6 ile 27,8 arasında bir yerde olabilirmiş. Yaklaşık 10 puanlık tahmin aralığı olabilir mi? Bu tahmin aralığı farkı, hani şu “ama onlar da yüksek enflasyon yaşıyor” diye atıfta bulundukları ülkelerde yaşanması beklenen enflasyondan bile yüksek. Ve üstelik bunun olma olasılığı da yüzde 70 imiş. Bu tahminlere bakınca kimsenin itibar etmediği oranların telaffuz edildiğini görmüş olduk. Bu nedenle yılsonunda yüzde 40’ın üzerinde bir enflasyona şimdiden hazırlıklı olun. Zaten MB’de sonbahara kadar enflasyonun yüzde 40-50 aralığında olacağını söylüyor. Yıl sonunda bunun altında bir oran bekliyor olmalarının dayanağı “baz etkisi” imiş. Yani onların alacakları kararların değil, sadece hareketli hesaplama işleminin sonucunda bu seviyeye ulaşacakmışız.

Liralaşma

Dün ekonomi sözcük dağarcığımıza bir yenisi daha eklendi: liralaşma! Anlamı şu imiş: artık insanların lirayı tercih etmesini sağlayacaklarmış. Bunun olması için öncelikle insanların neden liradan kaçtıklarını sorgulamaları ve burada gördükleri nedenlere yönelik çözüm bulmalarıyla başlamaları lazım. Mesela enflasyon yüzde 50’lere giderken politika faizinin 14 olmasının bunda rolü nedir diye merak bile etmiyorlar. Şimdiye kadar buldukları tek çözüm ise lira mevduatları dövize endekslemek oldu. Kur korumalı mevduat hesaplarındaki toplam tutar Erdoğan tarafından 203 milyar lira olarak açıklandı. Ama dün MB Başkanı sadece 5 milyar dolarlık dövizin bozdurulduğunu ifade etti. DTH’ların yaklaşık %2’sine denk gelen bu tutara karşın, yaklaşık 150 milyar lira daha dövize endekslenmiş oldu. Ama sorsan “TL mevduat işte” diyecekler.

Sonuç olarak; önemsizleştirdikleri sadece merkez bankası değil, sizin ekonomik geleceğinizdir.

Siz başınızın çaresine bakın.