Uyuşturucu satın aldığı gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra çıplak aramaya maruz bırakılan ve darp edilen Onur Yaser Can’ın intiharında şüpheli polislere 12 yıl sonra dava açıldı.

Onur Yaser Can'ın intiharıyla ilgili şüpheli polislere 12 yıl sonra dava açıldı

Narkotik polisi tarafından 2 Haziran 2010'da uyuşturucu satın aldığı gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra çıplak aramaya maruz bırakılan, darp edilen, tokatlanan Onur Yaser Can’ın intiharı ile ilgili bir gelişme yaşandı.

T24'ten Gökçer Tahincioğlu'nun haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Can'ın intiharıyla ilgili şüpheli polislere 12 yıl sonra dava açtı. Daha önce yargılanan iki polisi hapse mahkum eden mahkemenin suç duyurusuna rağmen valiliğin izin vermemesi nedeniyle soruşturma başlatılamamıştı.

İdare mahkemesinin bu kararı iptal etmesinin ardından yürütülen soruşturmada, Can’ın gözaltına alınması sırasında görev yapan, ölümünün ardından belgeleri değiştiren dört polis ve bu konudaki belgeleri yok etmekle suçlanan bilirkişi hakkında dava açıldı.

'MAKTUL' İTİRAFI

İntihara ilişkin hazırlanan iddianamede, Onur Yaser Can için “maktul” ifadesinin kullanılması da dikkati çekti. Can, intihar etmiş olmasına rağmen, intiharın yanı sıra “öldürüldüğü” anlamına gelen bu ifadeye de yer verildi.

Can’ın yaşamına son vermesinin asıl nedeni olan çıplak arama, darp, dayak iddiaları konusunda halen soruşturma yürütülmedi. Can ailesinin geriye kalan tek ferdi olan Ezgi Sevgi Can, suç duyurularında bu iddianın soruşturulması taleplerini yineledi.

Aileden geriye kalan tek isim olan ve adalet mücadelesini yürütmeye devam eden Ezgi Sevgi Can, “Açılan dava, eksik bir iddianameyle de olsa, abimin annemin ve babamın ruhlarına serpilen birkaç damla su, biraz güneş ışığıdır. Ailenin geriye kalan bireyi olarak ben annem, babam ve abimden bana miras kalan direniş ve sevginin gücüyle, onların güzel ruhu için, devlet ve polis şiddetinin aldığı bütün güzel canların ruhları için, bu mücadeleyi sürdürüyorum ve sonuna kadar sürdüreceğim” dedi.

NE OLMUŞTU?

ODTÜ mimarlık mezunu Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010'da narkotik polisi tarafından yasaya göre esrar kullanmak suç olmamasına rağmen gözaltına alınmış soyularak darp edilerek işkenceye maruz bırakılmıştı. Serbest bırakıldıktan sonra imzası eksik olduğu gerekçesiyle yeniden emniyete çağrılmış aynı günün akşamında 23 Haziran 2010'da oturduğu apartmanın 3'üncü katından atlayarak yaşamına son vermişti.

Can bıraktığı notta "Yakalandıktan sonra çırılçıplak soyuldum. Duvara yaslanmamı söylediler. Öksürtüldüm, bir süre çömeltilerek bekletildim. Bu süreçte ağlayan, polislere yalvaran bir kişinin sesi dinletildi, tokatlandım, sözlü olarak aşağılandım. Polislerden biri beni telefonla emniyete çağırdı ve önceki ifademden farklı bir ifade imzalattılar. Muhbirlik yapmam söylendi" ifadelerine yer vermişti.

İntiharın ardından geçen 11 ayda, dosyayı 3 ayrı savcı aldı. İşkence iddiaları araştırılırken, sadece emniyetin giriş-çıkış kayıtlarına bakıldı. İşkence iddiası "takipsizlik" kararıyla kapatılmıştı. Can'ın annesi Hatice Can da 2 Mart 2014'te yaşamına son vermişti.