Yazarken istediğim yöne doğru giderim ve çok uzun süreli planlar yapmam, sadece yazarım. İyi ve kötü müziğe inanırım

Opeth: Risk almayan aptaldır

BARIŞ AKPOLAT - barisakpolat@gmail.com

İsveç’in dünyaya verdiği dev gruplardan biri... İsmini Wilbur Smith’in 1972 tarihli The Sunbird romanından alan Opeth pek çok farklı yoldan geçti ve bugün artık bambaşka bir müzik yapıyor. Grubun 22 Mart Pazar günü Küçükçiftlik Park’ta 23 Mart Pazartesi de Ankara Jolly Joker’de vereceği konser öncesi solist ve beyinleri Mikael Akerfeldt’e sorularımızı ilettik. Muhteşem cevaplarına bir de hayranlarına Türkçe olarak yolladığı mesajı ekledi...

İstanbul'a daha önce birkaç kez geldiniz. İlk konseriniz daha death metal'ken sonra ufak ufak klasik progresif metal ve rock'a kaydınız. Bu konserde de değişik tatlar beklemeli miyiz?
Mikael Akerfeldt:
Pek çok albümümüzü kapsayacak şarkılar çalmaya çalışacağız. Aşağı yukarı 2 saatlik bir konser programımız var; ne uzun ne kısa. Farklı tarzlarımıza yer vereceğiz. İstanbul'da çalmak her zaman keyif verici olmuştur bizim için. Heyecanlıyız bu yüzden.

Heritage' ve 'Pale Communion' gibi tarzınızın gitgide 1970'ler soundlu klasik progresif rock'a kaydığı albümler bazı hayranlarınızı sevindirdi bazılarını da üzdü. Bense eski halinizi özlesem de yeni halinizdeki değişim ve gelişimi hayranlıkla izleyenlerdenim. Sahneye çıktığınızda seyirciyi hemen anlar ve kalp atışlarını hissedersiniz. Orada ne hissediyorsunuz?
Ben, gitarımın ucunu görür ve sound için endişelenirim. Önemli olan orada bizim sound açısından rahatımızdır. Uzun zamandır piyasadayız. Metal dünyasında sebat ederek geldiğimiz sağlam bir yerimiz var. Büyük ölçüde iyi yolda ilerledik, genel olarak da iyi çalmaya ve eğlenmeye çabaladık. Umarım bu hisler karşı tarafa da geçiyordur.

Şarkılarınız formüller üzerine kurulu bizim çözmemiz için hazırlanmış küçük matematik oyunları gibi. Son iki albümünüzdeki değişim grup üyelerini nasıl etkiledi?
Sanırım farklarımızla birlikte hem kolektif hem de bireysel olarak daha iyi müzisyenler olduk. Farklı türlerin altından gözümüzü kırpmadan ve gerçeklikten kopmadan kalkabiliyoruz. Şarkıların büyük bölümünü ben yazsam da gruptaki herkes çok destekleyici ve fikirlerini bana söylemekte özgürdür. Eminim bazı şarkıları bazı şarkılara göre daha çok seviyorlardır ama sonuç olarak ortaya 'grup' olarak bir şey koyuyoruz; bu sadece benim projem değil.

Opeth, eski işlerine ve bir yandan da değişimine hayran kaldığım çok tahmin edilemez bir grup. Grubun bir sonraki sapacağı yolu grup bilir mi yoksa bu sadece sizin öngörünüzle mi gerçekleşir?
Ben yazarken istediğim yöne doğru giderim ve çok uzun süreli planlar yapmam, sadece yazarım. İyi müzik ve kötü müziğe inanırım. Dört kez yazıp sildiğim ürünler var. Risk aldığımızı söyleyenler var ama 30-40 yılını 4-5 gitar riff'i etrafında oluşturanlar ya kolaycı ya salak ya yeteneksiz ya değişim istemeyecek kadar aç gözlüdür. Ben risk görmüyorum. Müzisyen kendini değiştirmeye çabalamalıdır. Yoksa bence iyi müzisyen değil herhangi bir çalışansındır.

Watershed'i ilk dinlediğimde sizin olgunluk albümünüz olarak düşünmüştüm ki bunun sonradan erken tahmin olduğuna karar verdim. Sizce son iki albüm olgunluk albümleriniz mi?
Olgunluk tanımı sanki 'Sıkıcı ihtiyar müziği'ni ima ediyor gibi... İhtiyar müziğini severim ama bir Opeth albümünü de diğer bir albümden daha olgun olduğunu düşünmem. Sadece zamanın gösterdiği ve getirdiklerini yansıtırlar. Dünya döndükçe daha olgun olmanız beklenir. Sound olarak daha olgun olduk mu bilmem ama insanlara göre bu böyle.

Stockholm'de bir plakçıda çalışan Anekdoten grubundan Nicklas Barker'la tanışıp arkadaş olduğumda sizin 100 kişinin geldiği arka sokaktaki parkta verdiğiniz ilk konserlerinizden bahsetmişti. Grubunuzun geçmişine, diskografinize baktığınızda güncel haliniz hakkında ne hissediyorsunuz?
Nicklas iyi arkadaşım ve çok iyi bir müzisyendir. Albümlerimiz bence 'Cool'. Hiçbirinden utanmıyorum. Yalnız sahnede o gün gerçekten çalmam gerektiğine inanmıyorsam çalmam. Sanırım içlerinde bazı öncü olmuş işler var. O kadar uzun zamandır piyasadayım ki artık biraz acayip hissediyorum. Geçmiş geçmiştir, gurur duyarım ama onlara takılıp da oyalanmam. Bazen geçmiş 'Gerçek' gibi gelmiyor. Sadece 'Geçmiş' işte...

Son 5 yılda 1970'lerin sound'una öykünen gruplarla karşılaştık. Ghost B.C. Kadavar ve Graveyard 70'lerden daha 70'ler gibi tınlıyor. Sektördeki bu değişim hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bence havalı ama bu bence retro olmaya çalışan bir retro rock akımı. Kendi kişiliği yokmuş gibi. Ghost B.C kendi sound'unu oluşturdu. Graveyard ve diğerleri iyi gruplar ama çok az kişisel tat ve kişilik var içinde. Ben daha çok eşsiz sound isterdim. 70'lerden herhangi bir grupmuş gibi olsa hızlıca ilgimi kaybederim. Yine de bunları cicili bicili fazla Djent diye tabir edilen teknik Amerikan metaline tercih ederim. Biraz genellediğimin farkındayım ama bunlar bana biraz fazla Muppet Showvari geliyor.

Spotify ve Deezer gibi stream müzik servisleri çokça kullanılıyor. Ben hem onları kullanırken hem de plak dinliyorum. Plakları temizlemeyi ve kartonetlerini tamir etmeyi severim. Sizin de plaksever olduğunuzu biliyorum. Müziğin geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz?
Bir fikrim yok. Bir süre düşündüm ve bir yere varamadım. Sadece plak dinliyorum, o kadar.

Hayranlarınıza benim vasıtamla bir şey söylemek ister misiniz?
"Seni seviyoruz!!!" (Türkçe)