Yıllar önce üç büyük kulüpten birinin altyapısında futbol oynayan bir arkadaşım antrenmanlara Cumhuriyet gazetesiyle gitmesi nedeniyle başına gelenleri anlatmıştı.

Hocası elinde gazeteyi gördükten sonra niye bu gazeteyi okuduğunu sormuş, arkasından eklemişti: Komünist misin? Arkadaşları arasında da ‘lakabı’ komünist kalmıştı.

Abartmıyorum, sadece ve sadece bir gazete nedeniyle zamanla hocasıyla arası açılmış ve sonrasında kadroya girmesi zorlaşmıştı.

Bugün de muhtemelen Birgün okuduğu için benzer durumlarla karşılaşanlar vardır.

O günlerden bugünlere çok şey değişti, köprünün altından çok sular aktı demek isterdim tabii ama ne yazık ki son dönemde yaşadıklarımız gösteriyor ki çok da fazla değişen bir şey yok.

Sarıyer’in kaleci antrenörüne ve teknik direktörüne yapılanlar ve hemen ardından Gençlerbirliği’nde forma giyen Deniz Naki’nin başına gelenler futbol ailesinde her şeyin ne yazık ki ‘alıştığımız’ gibi gittiğini gösteriyor.

Deniz Naki 25 yaşında Almanya doğumlu bir futbolcu. Ailesi Dersim kökenli.

Geçtiğimiz hafta Kobane’ye destek verdiği ve IŞİD karşıtı fikirlerini sosyal medyada paylaştığı için Ankara Bahçelievler’de darp ve tehdit edildi. Sonrasında Türkiye’de kalmak istemedi ve kulüpteki bütün alacaklarından feragat ederek Türkiye’yi terk etti. Bir daha da Türkiye’de futbol oynamayı düşünmüyor.

Bundan bir süre önce de kolundaki Dersim 62 dövmesi nedeniyle sosyal medya üzerinden tehdit almıştı.

Diğer kolunda özgürlük anlamına gelen Kürtçe ‘azadi’ ve elindeki Che Guevara dövmelerinden de anlıyoruz ki Naki siyasi bir kimliğe sahip ve alıştığımız futbolcu tipolojisinin dışında birisi.

Kürt ve Alevi olmaktan gurur duyuyor ve bunu dile getirmekten çekinmiyor.

Daha önce tribünlerinde rüzgarın hep soldan estiği St Pauli’de forma giymişti. St Pauli formasıyla, neo-nazi taraftar gruplarıyla bilinen Hansa Rostock’a karşı mücadele ederken ‘Türk’ olduğu için Rostock taraftarının ırkçı hakaretlerine maruz kalmış, attığı son dakika golü sonrası o tribünlere dönerek boğaz kesme işareti yapmıştı.

Hareketi sonrası üç maç ceza almış, kulübü tarafından da bazı derneklere bağış yapma cezasına çarptırılmıştı.

Üstelik o maçtan sonra o zamana kadar formasını giydiği Alman Milli Takımı’na bir daha çağrılmadı.

Deniz orada Türk, burada Kürt olduğu ve bunu da açık açık ifade ettiği için saldırıya uğradı. Fakat Almanya’da başlayıp Türkiye’de, kendini ait hissettiğini söylediği memlekette devam eden kariyerini hayatına kast edildiği için yeniden Almanya’da sürdürmek zorunda.

Almanya’da Türk olmak, Türkiye’de Kürt olmaktan daha kolay. Binlerce yıldır bu toprakları paylaştığımız milyonlar Kürt’e rağmen...

Türkiye’de milliyetçi, homofobik, maço futbol dili, kendisi gibi düşünmeyen bir ismi daha sınırlarımız dışına göndererek rahata erdi.

Şimdi o çok tanıdığımız meşhur ve hamasi dile, milliyetçilikle ilgili yanıtı Kürt Deniz Naki, FourFourTwo dergisine verdiği röportajda yanıtladığı bir soruyla versin ve yazı da böyle bitsin:

A takımdan teklif gelir de Türkiye için oynarsan kendini ihanet etmiş gibi mi hissedeceksin?

Ben Almanya niye için oynayayım ki? Onlar istiyor biz oynuyoruz. Sonra Türkiye isteyince tabii ki kabul ediyoruz. Almanya için oynamasak zaten Türkiye bizi görmüyor (gülüyor). Bir seferinde U-17’deyken Kuşadası’nda Türkiye’ye karşı oynadım. “Kendimi bir göstereyim, gol de atayım sonra da siz beni niye çağırmadınız derim” diyordum. İki maçta üç gol attım. O zaman milli takımlarda Ogün, Hami, Abdullah hocalar vardı. Beni çağırıp “Niye bizim için oynamıyorsun?” dediler. “Çağırdınız da ben mi gelmedim” dedim. Ümit millide Türkiye’ye karşı bir maçım daha vardı. İstiklal marşı okunurken kendimi çok kötü hissetmiştim. Ben de Türkiye için oynayıp, o marşı söylemek istiyorum.