MURAT EMİR / CHP ANKARA MİLLETVEKİLİ Saldırıların ardından iktidar cephesinden birbirinden farklı iddialar ortaya atıldı. Onlara cevap vermemiz gerekli değil ancak buradan olayın nasıl yaşandığını anlatmakta fayda olacağını düşünüyorum. Şehit cenazesine gitme kararı verildikten sonra sabah saat 10.00 itibarıyla Genel Başkanımızın koruma müdürü, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne haber verdi. Yarım saat sonra ise Çubuk İlçe Başkanımız […]

Oradaydım

MURAT EMİR / CHP ANKARA MİLLETVEKİLİ

Saldırıların ardından iktidar cephesinden birbirinden farklı iddialar ortaya atıldı. Onlara cevap vermemiz gerekli değil ancak buradan olayın nasıl yaşandığını anlatmakta fayda olacağını düşünüyorum. Şehit cenazesine gitme kararı verildikten sonra sabah saat 10.00 itibarıyla Genel Başkanımızın koruma müdürü, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne haber verdi. Yarım saat sonra ise Çubuk İlçe Başkanımız şehidimizin evine giderek ailesine törene katılımımız konusunda bilgi verdi. Tüm bu işlemlerimizin ardından şehit cenazesine katılmak için Ankara’dan hareket ettik. Köye yaklaştığımız sırada, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’a yönelik sözlü, küçük çaplı bir saldırının gerçekleştiğine yönelik haber aldık. Bu bilgi de bizi yolumuzdan alıkoyamadı.

Cenazenin bulunduğu köye geldiğimizde küçük bir yol olduğu için trafik tıkanmıştı. Araçlarımızdan inip kalan 200 metrelik yolu yürüdük. Camii avlusuna geldiğimizde birkaç odaktan protesto seslerinin yükseldiğin duyduk. Sıkıntılı bir durum olduğu belliydi. Bulunduğumuz yerde gerginlik ve bir şeylerin hazırlığının olduğunu hissediyorduk. Cenaze namazı sırasında kalabalık tepkisini artırdı ve sesini yükseltti. Bu sesleri bastırmak için getirilen tekbirler bir süre sonra duyulmamaya başlanmıştı.

Şehidin cenaze namazı alelacele saf düzeni dahi alınmadan kılındı. Sonrasında resmi geçit için tekrar bize gösterilen yere geldiğimizde Genelkurmay Başkanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı’nın yanımızdan ayrıldığını gördük. Buna bir anlam veremedik ancak biz ekip olarak Genel Başkanımızın yanından ayrılmadık.

Resmi geçit biter bitmez oradan bir an evvel aracımıza ulaşmak üzere hareketlendik ancak bütün tepkilere karşın güvenlik güçleri etrafımızda etkin bir güvenlik çemberi oluşturmamıştı. Zaten yürümeye başlamamızla protestoların şiddeti arttı. 5-10 kişiden oluşan bir grubun tüm katılımcıları provoke ettiğini görüyorduk. Kısa bir süre sonra fiziksel olarak çekiştirmeler ve arbede başladı. Araca ulaşmak gerçekten zordu çünkü yürümek neredeyse olanaksızdı. Ardından etrafımızda birkaç koruma ve milletvekili arkadaş dışında yalnızca protestocuların kaldığını gördük. Yanımızdaki emniyet güçlerinin yetersizliği çok açıktı. Güvenlik çemberi sık sık deliniyordu. Saldırının şiddeti her geçen dakika artıyordu. Bir süre sonra yürümeye çalışırken adeta yalnız kaldık. Genel Başkan’ın etrafında dört kişi koruma görevini yürütüyorduk. Sayın Kılıçdaroğlu ise o anlarda bile sükûnetini koruyordu.

Ona yaklaşan darbeler amacına ulaşmasın diye büyük çaba sarf ettik ancak yoğun arbede esnasında hiçbir şey kontrol edilebilir değildi. Araca ulaşamayacağımızı anlayınca yan tarafta bir patika yol olduğunu gördük. Oradan yürüyerek bir eve girmek istedik. Yaklaşık 50 metrelik yolu yarım saatte yürüyerek bir evin önüne geldik. Ev sahibi ilk anda bizi eve alma konusunda tereddüt etti. Saldırganların evini yakmasından korkuyordu. Genel Başkanımız ise kendisini sakinleştirdi ve içeri girdikten sonra bir süre evin hanımı ve çocuğu ile sohbet etti.

Tüm odalarda camların bulunmasından dolayı eve yönelik fiili saldırı durumuna karşı koridorda bekledik. Evin etrafının güvenlik çemberine alınması da epey bir zaman aldı. Zaman zaman perdenin kenarından dışarıyı gözlüyordum. Evin balkonu dâhil etrafının saldırganlarla dolu olduğunu görünce içerideki emniyet amirini uyardım ve evin içine kolaylıkla girebileceklerini söyledim. O da çevik kuvvet ekiplerinin çağrıldığını söyledi. Daha sonra görüntüleri izlediğimde çevik kuvvetin de gelmediğini gördüm. Kalabalığın evin beş metre gerisine alınması yaklaşık yirmi dakika sürdü. Genelkurmay Başkanı’nın konuşmasını da sonradan duyduk. Çok yumuşak davranmış saldırganlara. Sadece sözlü olarak ikna etmeye çalışmışlar. Bir kalkan dahi kullanılmamış. Oradaki kalabalık evin önünde uzun süre slogan atarak ve zaman zaman taş atarak bekledi.

Olayın başından itibaren belirgin bir ihmal ve saldırganlara yönelik hoşgörü durumu vardı. Bir saldırgan evin etrafını ateşe verseydi, hepimiz orada can verebilirdik. Sonradan yaşadıklarımızı düşündüğümde, facianın eşiğinden dönüldüğünü çok daha net anladığımı ifade edebilirim.