Dünyayı etkisi altına alan ve toplumları canından bezdiren popülist sağ liderlere karşı çarpıcı mücadele deneyimleri ortaya çıkıyor. Bunların en dikkat çekeni ise kuşkusuz ki Macaristan. Orta Avrupa’nın bu şaşalı mazisinin gölgesinde yaşayan ülkesinde, on yıldır ülkeyi adeta "demir yumruk"la yöneten Victor Orban’a karşı siyasi yelpazenin farklı kutuplarındaki 6 muhalefet partisinin bir araya gelmesiyle Türkiye’deki gibi çarpıcı bir ittifak deneyimi ortaya çıktı. Solcusu, sosyalisti, sosyal demokratı, liberali, yeşili, sağcısı, muhafazakârı, aşırı sağcısı bir konsensus etrafında buluşan muhalefet bileşenleri Nisan 2022’de yapılacak seçimde ortak adayla yarışacak.

Orta Asya köklerinden olsa gerek Macaristan fena halde Türkiye’ye benziyor. Gerek gücü elinde toplayan muhafazakar sağcı lideriyle, gerekse de iki partili koalisyon blokuyla gerekse de muhalefetin kurduğu "çatı ittifakı"yla. Orban'ın lideri olduğu Fidesz'in, küçük ortağı sağ muhafazakâr Hıristiyan Demokratik Halk Partisi. “Macar Dayanışma İttifakı” adı altındaki bu iki partili koalisyon ülkeye hükmediyor. Bir nevi bizdeki Cumhur İttifakı.

Muhalefet partilerinin 2010’dan bu yana işbaşında olan Orban’dan kurtulmak için "ortaklaşması", insan haklarını hiçe sayan, yabancı düşmanlığını ayyuka çıkaran, sağcı liderin otoriter yönetimi altında ezilen ülkede bir "umut" vesilesi oldu.

Orban’a karşı ittifak yapan partiler şunlar; Macaristan Sosyalist Partisi-MSZP, liberal sol görüşlü Demokratik Koalisyon-DK, Momentum Hareketi-MM, aşırı sağcı Daha İyi Bir Macaristan için Jobbik, merkez sol Macaristan için Diyalog ve Macaristan’ın Yeşil Partisi-LMP.

SAĞI SAĞ İLE

ALT ETME STRATEJİSİ

Orban karşısında yarışacak adayı belirlemek için yapılan seçim de oldukça "demokratik" oldu. Tepeden belirleme ya da kapalı kapılar ardında gizli pazarlıklarla atama olmadı. Biri Eylül diğeri de Ekim ayında (17 Ekim) olmak üzere iki turlu ön seçim yapıldı. Seçimden de Herkesin Macaristan'ı Hareketi adayı Peter Márki-Zay çıktı. Der Standard’ın haberine göre ülke genelinde kurulan sandıklarında Marki-Zay oyların yüzde 56'sını, Demokratik Koalisyon adayı Klara Dobrev ise yüzde 43'ünü aldı. Bu sonuçla, seçimlerde Başbakan Viktor Orban'ın karşısına Marki-Zay'in çıkması kesinleşti.

Ön seçimin ilk turunda sosyal demokrat Dobrev yüzde 34,8 ile birinci, Budapeşte'nin liberal-yeşil belediye başkanı Karácsony yüzde 27,3 ile ikinci, Marki-Zay ise yüzde 20 ile üçüncü olmuştu. Karácsony'in ikinci turda Márki-Zay lehine çekilmesiyle Dobrev seçimi kaybetti. Viyana merkezli Die Presse'nin aktardığına göre Karácsony ve Márki-Zay kampanya süresince sosyal demokrat Dobrev'in muhafazakar Orban'a karşı seçimi kazanamayacağını, Orban'ı ancak muhafazakar sağ bir ismin alt edebileceğini dillendirdi. Benzerini burada da gördüğümüz sağı sağla alt etme stratejisi. Dobrev'in ülkeyi 2004-2009 yılları arasında yöneten tartışmalı eski başbakan Ferenc Gyurcsány ile olan evliliği de öne sürülen gerekçelerdendi.

OLAĞANÜSTÜ ŞARTLAR
OLAĞANÜSTÜ İTTİFAK

İçinde farklı hikâyeler barındıran bu ittifakın önceli de var. Siyasi yelpazenin zıt kutuplarında yer alan partileri bir araya getiren temel dürtü Orban otoriterizmi. Olağanüstü koşulların bu olağandışı ittifakının temeli birkaç yıl önce atıldı. Normal şartlar altında bir araya gelmeyecek taraflar ilk olarak üç yıl önceki yerel seçimlerde işbirliğine gitti.

25 Şubat 2018’de ülkenin güneydoğusundaki 45 bin nüfuslu küçük Hódmezővásárhely kentinde muhalefetin desteklediği aday belediye başkanlığı ara seçimini kazandı. Orban’ın sağ muhafazakar partisi Fidesz’in (Genç Demokratlar) kalesi olan kentteki seçimi kazanan o isim işte Nisan ayında Orban’a karşı başbakan adayı olarak yarışacak Péter Márki-Zay’ın kendisiydi.

Bir yıl sonra 13 Nisan 2019 yerel seçimlerinde, Budapeşte Belediye Başkanlığı’nda benzer bir ittifaka imza atıldı. Muhalefet bileşenlerinin ortak adayı Gergely Karácsony seçimi kazanarak yeni başkan seçildi. Karácsony'yi kamuoyu İstanbul seçiminin ardından Ekrem İmamoğlu'na yaptığı ziyaret ve yaptığı "İstanbul'daki değişim Budapeşte için de ümit kaynağı oldu" açıklamasıyla hatırlar.

Macaristan da Türkiye gibi bir yol ayrımında. Sıkışan Orban her geçen gün baskıyı artırırken ülkeyi de uluslararası arenada yalnızlaştırıyor. Kendisi gibi sağ-aşırı sağ liderlerle çemberi kırmaya çalışan Orban, Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ve İtalyan Lig Partisi lideri Matteo Salvini ile birlikte Avrupa genelinde yeni bir sağcı ittifakın temellerini atan isim de. Geçen yıl Budapeşte'de buluşan sağcı liderler "Hristiyan değerler üzerine kurulu Avrupa rönesansı" başlatma sözü verirken adeta Avrupa'nın geri kalanına meydan okuyorlardı.

YENİ TRUMP MI? MARKİ-ZAY KİMDİR?

Bir süre (2004-2009) ABD ve Kanada'da da yaşayan ekonomi, tarih ve mühendislik okuyan ultra liberal-muhafazakâr 49 yaşındaki Marki-Zay “yeni Trump” olarak adlandırılıyor. (Politikwissenschafter Zoltán Kiszelly bezeichnete Márki-Zay gegenüber der APA als "ungarischen Trump."- https://www.derstandard.at/story/2000130510761/liberalkonservativer-oppositionskandidat-wird-orban-herausforderer.) Küçük bir kentte yıldızı parlayarak siyaset sahnesinin merkezine yerleşen Marki-Zay'ın iktidar yolculuğu ilginç bir serüven olacak.

Sosyalisti, liberali, yeşili, merkez sağcısı ve muhafazakârının desteklediği cephenin başbakan adayı olan Marki-Zay adeta kapalı kutu. Ana sloganı ülkeyi yeniden inşa etmek. Kendisini "muhalefetin muhalefeti" ve "umut taşıyıcısı" olarak sunan Márki-Zay'ın kendi partisi olmadığı için bir nevi “partisiz” aday. Bu yönüyle de eli gelecek seçimler için oldukça rahat. Öncelikli hedefi Orban'ı destekleyen muhafazakar seçmeni çelmek. Aşırı muhafazakar fikriyatı, aile yaşamı, zihin dünyası muhafazakar çevreleri cezbedecek türden. Marki-Zay ile ilgili Alman Süeddeutsche Gazetesi'nde çıkan şu analize bir göz atılabilir. (https://www.sueddeutsche.de/politik/ungarn-viktor-orban-peter-marki-zay-opposition-gemeinsamer-kandidat-erneuerung-1.5443147)

POPÜLİST SAĞA KARŞI BİRLEŞ

Benzer bir muhalefet ittifakı denemesi Polonya, Fransa, Filipinler ve Brezilya’da da söz konusu. Sağ muhafazakar Jair Messias Bolsonaro’ya karşı muhalefet bileşenleri ortak hareket etmenin yollarını arıyor. İşçi Partisi’nin adayı Lula’nın etrafında kümelenecek olan Brezilya muhalefeti “Tropik Trump”tan kurtulmak için tüm enerjisini harcayacak.

Bir dönem dünyayı kasıp kavuran popülist sağ liderlere ve iktidarlara karşı mücadeleyi ortaklaştırmaktan başka çıkar yolu yok gibi. Türkiye’de de bunun bir benzerine tanık oluyoruz bugünlerde.