Başlığı Attila (Aşut) Abi’nin kulaklarını çınlatmak için böyle attım. Dün “organize suç örgütü” ifadesinin saçmalığını açıklamış ve doğru tanımın “suç örgütü” olduğunu söylemişti.

Suç organize olmadan işlenmez, örgüt dediğin de “organize”dir zaten. Belli bir amaç doğrultusunda iki ya da daha çok insan bir araya gelip, güçlerini ve faaliyetlerini bilinçli olarak eşgüdümlediğinde örgüt oluşturmuş olurlar.

Şimdi, pek anlamadığım ama herkesin konuştuğu malum konuya girmek için top çevirirken şunu da ekleyeyim: En zor dağılan örgütler suç örgütleridir!

Zor dağılırlar ama dağılırlar. Dağılırken de çok gürültü çıkarırlar.

Anladınız tabii, konu Sedat Peker’in videoları. O videolardaki iddialara ATV dizilerinde araya laf sokuşturarak cevap yetiştirmeye çalışıyorlar; ama Peker’in her biri neredeyse 2 milyona yaklaşan izlenme oranı ve etkisi o dizilerden çok daha fazla.

İddialar vahim… Uyuşturucu, gasp, darp, tecavüz, cinayet, cinayeti örtbas etme… Aklınıza ne gelirse var ve bütün bunların ortasına yerleştirilmiş isimler.

Peker de “derin devlet”ten söz ediyor ve Mehmet Ağar’ı onun hiç değişmeyen başı ilan ediyor. Kıbrıs’ta katledilen ve Kıbrıs Gazeteciler Sendikası Basın-Sen’in adına konulan ödülü 2004 yılında bana verdiği gazeteci Kutlu Adalı’yı da onunla birlikte anmıştı ikinci videoda; ama henüz daha ileri gitmedi.

Suç örgütleri dağılırken çok gürültü çıkar dedim ya, bu videolar devam ederse hem gürültü çıkacak hem de sesler duyulmasın diye elden gelen yapılacak.

İşte Süleyman Soylu bu konuda iktidarı sadece “seyirci” olmakla suçlayan Kılıçdaroğlu’nu “acizlik ve çürümüşlük”le itham ederken, Peker’in “bağırtılar”ını mafyayı çökerten operasyonlarına bağladı. İçişleri Bakanlığı da Peker hakkında “organize suç örgütü yöneticisi ve üyesi olmak”tan soruşturma yürütüldüğünü, konunun adliyeye sevk edildiğini ve operasyona dönüştürüldüğünü açıkladı.

Konu adliyeye sevk edildiyse konuşmamak lazım, değil mi?

İçişleri Bakanlığı konuyu uzun bir “açıklama”yla kapatsa da herkes konuşuyor işte. Eski İçişleri bakanları konuşuyor. Sadettin Tantan, Erdoğan’ın etrafındaki bir yapının ona sağlıklı bilgi aktarmadığını, istenirse mafyamsı tiplerin iki dakikada tasfiye edilebileceğini söyledi.

Peker de Erdoğan’a, gerçek Türkiye’den farklı bir Türkiye anlatan “etrafı”ndan söz etmişti.

Akşener, o da eski bir İçişleri Bakanı, iddiaları “vahim”, ortaya çıkanları “rezalet” olarak niteledi ve “Bir savcının şu ana kadar harekete geçmemiş olmadığına da baktığınız zaman iş çok kötü” dedi.

AKP iktidarlarında iktidar tecrübesi edinip şimdi muhalefet tecrübesi kazanmakta olan Babacan’a göre; “Çete, mafya, suç örgütü gibi yapılar devletin zayıfladığı, kamu görevlileriyle bu tür yapılar arasındaki ilişkilerin güçlendiği durumlarda böyle tezahür eder. Şu anda Türkiye’de devlet yapısı ve yönetim sistemi iflas etmiş durumda.”

Can alıcı sorular ise Peker’in daha önce Erdoğan’a ve iktidara açık destek verdiğini anımsatan başbakanlık tecrübeli Davutoğlu’ndan geldi: “Devlet yeni mi öğrendi suç örgütü lideri olduğunu? Referanduma destek için, Cumhurbaşkanlığı’na destek için neredeyse mitingler yaptı ve Anadolu’da Ak Partililer tarafından karşılandı. Bugün İçişleri Bakanı, suç örgütü tanımlamasıyla açıklama yapıyor. Peki daha önce devlet adına koruma veren siz değil miydiniz?

Davutoğlu, duruma ilişkin akademisyen kimliğine de uygun bir tespit yaptı: “Elit içi çatışmanın, iktidar içi çatışmanın çok vahim bir düze çıktığını gösteriyor.

Göreceksiniz, daha çok gürültü çıkacak, çok konuşulacak. Peki, bir sonuç çıkar mı? İnsan Susurluk’u anımsayınca buna evet diyemiyor!