Hafta sonunda, Ankara Anıtpark’ta, “Şimdi örgütlenme zamanı” diyen SOL Parti’nin

Adalet, Laiklik ve Demokrasi için SOL Buluşma” etkinliğinde, Erdal Güney ve arkadaşlarının müziğiyle coştuk biraz.

En acil görev “tek adam rejiminden kurtulmak” diyen SOL Parti, “tüm emekçi halk kesimlerinin ve sol güçlerin AKP’ye birlikte karşı durmasını” savunuyor.

Aklın yolu bir; ülkenin üzerine çöken ve gittikçe koyulaşan karanlığı yırtmanın başka yolu da yok.

Karanlık koyulaştıkça ve yarınlara dair dehşet senaryoları hızla yayılırken, “birlikte karşı durmak” çok daha acil bir görev oluyor. SOL Parti’nin SOL Kılavuz’unda denildiği gibi; “Bu rejimin yenilmesi, 20 yıldır yaratılan tahribatı ortadan kaldırmak için yeterli değildir ama bunu yapabilmenin ön şartıdır.

***

15 Temmuz’un 5’inci yıldönümüne iki gün kala, Sedat Peker’in bilinen bir konuyu açık adresle tekrar gündeme getirince, karşı karşıya olduğumuz tehdide karşı hep birlikte durmanın önemi çok daha net görüldü.

2014 yılında 14 bin 682 silah kayıpken 2016 yılında darbe girişiminin hemen ardından bu sayının 107 bin 628’e çıktığı bir ülkede yaşıyoruz. Peker, kalaşnikof dediği bu silahlardan bir kısmının, ismini verdiği AKP’liler eliyle nerede nasıl dağıtıldığını anlattı ve söyledikleri de adını andıklarından biri tarafından doğrulandı.

Ayaklarının altındaki zeminin kaymakta olduğunu hissedenler, kendilerini ülke, devlet ve milletle eşitlemişlerse, kaybetmelerinin ülkenin, devletin ve milletin kaybetmesi anlamına geldiğine inanmış kesimlere her şeyi yaptırabilirler!

***

İşlerini kolaylaştıracak ve koltuklarını korumalarını sağlayacak olan şey ise bu gidişe ‘dur’ demek isteyenlerin birlikte karşı çıkmalarını engelleyebilmektir. O yüzden, bütün imkânları kullanarak, gittikçe büyüyen muhalif kitlenin örgütlü birlikteliğinin önüne geçmeye çalışacaklar.

CHP ile HDP’nin, CHP ile İyi Parti’nin ve tüm diğer muhalif grupların tek adam rejimine birlikte karşı çıkmalarını, aralarındaki mücadeleyi demokratik rekabet içinde yürütebilecekleri parlamenter bir sistemi kurmak için beraber yürümelerini engellemek için her şeyi yapacaklar. Yapıyorlar zaten!

Geçen hafta “İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri” Gündoğdu Meydanı’nda “Demokrasi için bir nefes” mitingi düzenledi. Düzenleyenler belli ama iktidar medyası ve çevreleri için ne gam! Tunç Soyer’in de mitinge katılanları selamlamasını kullanarak; “CHP ve HDP ortak miting düzenledi”, “Mitingde HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer konuşma yaptı” diye kanırtıyorlar.

Başka kimse konuşmuş mu, mitingi aslında kim düzenlemiş hiç önemli değil: PKK’ya terör örgütü diyemeyenlerle CHP kol kola! Terör örgütü elebaşına özgürlük istenen bir mitingde İzmir BB Başkanı ve CHP İzmir İl Başkanı en önde yer alıyor! CHP, seçim çalışmalarına HDP ile İzmir’de ortak miting düzenleyerek başlamış. Kandil’e selam vererek seçim için düğmeye basıldı!

***

Amaçları, “HDP ile görünürsek ne derler?” korkusunun CHP’de baskın gelerek Tunç Soyer’in mitingi selamlarken söylediklerinin hiçbir zaman gerçekleşmemesi: “Hep beraber omuz omuza daha güzel bir memleket kurmak için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Enerjimiz yerinde, gücümüz, kuvvetimiz yerinde, sonuna kadar hep beraberiz.

Merdan Yanardağ, pazar günü “İç savaş!” gibi ürpertici bir başlık attığı yazısında “Toplum, yüz yıldır ertelenen ve yarım kalan siyasal, tarihsel, felsefi ve kültürel bir hesaplaşmayı tamamlayacağı bir kavşağa doğru akıyor”demişti.

O kavşakta aydınlık bir ülkeye yönelmek için tek yol var: Örgütlü ve birlikte olmak şart!