Örgütlü mücadele yeniden keşfedilmeli
İsmail Afacan, Robot Resimler Albümü adlı iki bölümden oluşan şiir kitabında güncel, toplumsal ve politik birçok konuyu irdeliyor. Afacan, “Egemenler, kendisi gibi düşünmeyenleri her zaman tehdit olarak gördüler” diyor.

Deniz Burak BAYRAK
İsmail Afacan beş yıllık bir aranın ardından yayımladığı ‘Robot Resimler Albümü’ adlı kitabını yayımladı. Şair, neoliberal politikaların bir sanat dalı olarak edebiyatı da etkilediği günümüzde, görünürlüğü oldukça azalan şiir türünde üretiyor. ‘Sanatla direniş’i örnekliyor Afacan’ın şiirleri. Güncel birçok toplumsal ve politik olayı az sözle çok şey anlatmayı yeğlediği biçemiyle irdeliyor. Yapıt, birbiriyle hem farklılaşan hem de birbirini bütünleyen şiirleriyle iki bölümden oluşuyor. Afacan, yapıtı için, “beş yılın hasar tespit raporu” tanımlamasını yapıyor. Türkiye politik yaşamı ve edebiyatında tartışmasız öneme sahip Sennur Sezer’in kendisine sanata bakışta perspektif kazandırdığını söyleyen İsmail Afacan, sorularımızı yanıtladı.
İlk şiir kitabınız 2019’da yayımlandı; şimdi ‘Robot Resimler Albümü’ ile okurlarınızın karşısındasınız. O günden bu yana şiiriniz bir dönüşüm yaşadı mı?
Adımlar Sağanak, tamam mı devam mı kitabıydı. Şiir ile aramdaki ilişkinin yönünü belirlemek için bir ilk adımdı. İçgüdüsel bir arayışın ürünüydü. Daha geniş bir coğrafyaya yayılmış, göçebeliğin ve taşra yaşantısının baskın olduğu şiirlerdi. Robot Resimler Albümü ise kent atmosferine odaklanan, grimser sokaklarda dolaşan, ev içlerinde gezinen şiirlerden oluşuyor.

İsmail Afacan
Mahal Edebiyat Yayınları, 2023
Poetikanızdan bahseder misiniz biraz? Şiiriniz okura ne söylüyor?
Ben şiirimin poetikasını “özeleştirel gerçekçi” olarak tanımlıyorum. Grimser bir duygu dünyası hakim şiirlerimde. Aklın ve duygunun keşişim kümesinde, gri alanlarda kuruyorum şiirimi. Çelişkinin, çatışmanın, hesaplaşmanın ve yüzleşmenin şiirleridir yazdıklarım.
Diğer sorununuza gelirsek… Şiirim, atanmış mutluluktansa seçilmiş acılar yaşayanlara sesleniyor. Robot resimleri birlikte çizmeye davet ediyor. Okura, “kırıldıysa kalem, yaşasın silgi” diyor.
BEŞ YILIN HASAR TESPİT RAPORU
Robot Resimler Albümü’nde ne tür konulara eğiliyorsunuz?
Robot Resimler Albümü benim açımdan son beş yılın hasar tespit raporu… Neler yaşamadık ki… Pandemi, deprem, yangınlar, 14-18 Mayıs seçimleri gibi doğal ve beşeri felaketler… Çoğunlukla bunların bende bıraktığı izleri yansıttım şiirlerimde. İlk kitabımdaki gibi büklüm çizen akarsular şiirime sızmaya devam ediyor.
Kitabınızda Grimser ve Günesmer adlı iki bölüm var. Bunlar çeşitli açılardan farklılaşıyor mu yoksa birbirini bütünlüyor mu?
Hem farklılaşıyor hem de bütünlüyor. Grimser bölümündeki ismi ters ünlemle başlayan çocuk benim. Günesmer bölümünde ise bir şiir kahramanına yazılmış şiirler yer alıyor. İki bölümde de robot resimler çiziyorum. Unuttuklarımızı hatırlamak, kaybettiklerimizi yaşatmak, suçluları aramak için…
Bir süre birlikte çalıştığınız, Türkiye edebiyatı ve politik tarihinde önemli yeri olan Sennur Sezer’in şiirinize etkisi oldu mu?
Sennur ablanın Hayatın Sesi TV’de sunduğu Maksat Muhabbet programının asistanlığını yaptığım (2011-2013) süreç benim için akademik bir eğitimine dönüşmüştü. Program çekimlerine giderken yaptığımız sohbetler şiirimizin son 60 yılını birinci el kaynaktan dinlememi sağlamıştı. Edebiyata bakışımın gelişmesinde çok katkısı oldu Sennur ablanın… Şiir estetiği anlamında beni en çok etkileyen şair ise Can Yücel’dir…
Kitap satış rakamlarında veya raflarda şiir kitaplarının diğer türlere göre daha az sattığını ya da alt raflarda olduğunu görüyoruz. 2024’te şiir yazmak bir risk mi?
Şiir tarihi de çalıştığım için rahatlıkla söylüyorum. Şiiri yazmak 2024’te değil her dönemde riskti. Büyük okur kitlelerine ulaşamayacağını bile bile şiirle ilgilenir şairler. Dönem dönem bazı şairler ilgi görür ama bir elin parmağını geçmez bu isimler. Gelecekte de büyük ihtimal risk olmaya devam edecek. Bu nedenle serdengeçti işidir şiir. Bence geçmişe göre şiirin en büyük kaybı itibarı. Şairin ve okurun şiire iade-i itibar yapma zamanı geldi de geçiyor bile…
Bir şair olarak günümüzde ülkenin baskıcı atmosferini nasıl okuyorsunuz?
Egemenler, kendisi gibi düşünmeyenleri her zaman tehdit olarak gördüler. Ülkedeki baskı atmosferi sansür kadar otosansürü de yaygınlaştırıyor. Bu malumun ilanı… Eksik olan ise bu baskı ortamına karşı edebiyat cephesinden dişe dokunur bir direnişin gösterilememesi. Edebiyat ve sanat dünyasına (imza kampanyaları hariç) bireysel tepkisellik hâkim… Her şeyden önce örgütlü mücadelenin yeniden keşfedilmesi lazım. Nâzım Hikmet’ler, Orhan Kemal’ler, Yaşar Kemal’ler, Ahmed Arif’ler baskı atmosferinde nasıl mücadele edileceğinin ve edebiyat yapılacağının en güzel örneklerini verdiler.