Müjdat Gezen, Orhan Kemal’i şöyle anlatıyor: “Orhan Kemal büyük hikâyeciydi. Romanları da muhteşemdi ama öykü denilince akla Orhan Kemal gelir. Yaşamı boyunca varlıklı biri olamadı Orhan abi. Hem de yazdıkları iyi paralar getirdiği halde. Parada hiç gözü olmadı. Kaç yabancı dile çevrildi eserleri. Büyük yazardı ve büyük insandı.”

'Orhan Abi'

MÜJDAT GEZEN

Altmışlı yılların başlarındayız. Mesela altmış bir yılı. Yenikapı sahil yolunda büyük bir lokalimiz var. Üniversite Lokali. Kemal abi işletiyor orayı. Lokalin tam arkasında Kemal abinin sandalyelerini sakladığı bir depo var. Verdi burayı bize. Tiyatro yaptık. Savaş Dinçel Haldun Ergüvenç, Bülent Talay, Hale Akınlı, Celile Toyon, çevirmenimiz Ali Poyrazoğlu… Biz, hem Şehir Tiyatrosu’nda çalışıyoruz hem Yenikapı’da tiyatromuzu açıyoruz.

Adı: Lokal Tiyatro. Üniversiteliler Lokali’nin hemen arkasında. Önde kalan mekânda ise devrin en ünlü genç edebiyatçıları var. Doğan Hızlan, Demir Özlü, Adnan Özyalçıner, Sennur Sezer, Onat Kutlar, Melisa Gürpınar (adını unuttuklarım beni bağışlasın).

Bir de ünlü bir edebiyatçı abimiz gelip gider bizim lokale. Orhan Kemal. Savaş Dinçel’in nikah şahidi.

Sabahları Cibali’deki evinden kalkar, yürüyerek Yenikapı’ya iner, bir köşede senaryo yazar. Tanesi yüz kâğıda. Çoğunun karşılığı karşılıksız senet olarak ödenir Orhan abiye… Aradan yıllar geçti. Bizler az buçuk tanınan insanlar olduk. Yönetmen Ali Özgentürk, Orhan Kemal’in ünlü eseri “Murtaza”yı filme çekecek. Işıl harika bir senaryolaştırma yapmış. Murtaza’yı ben oynuyorum. Yıllar sonra Orhan Kemal ile yollarımız burada da kesişmişti. Büyük yazardı.

Büyük öykücüydü. Bursa Cezaevi’nde Nâzım Hikmet’le birlikte hapis yatarken, Nâzım şiirlerini okumuş. Nazım, Orhan abiye; “Düz yazın yok mu?” diye sormuş. O da öykülerini getirmiş. Nazım, “Sen şiiri bırak düz yazıya geç, çok güzel hikâye yazıyorsun” demiş. Tabii bu, şiirlerinin de çok güzel olmasını engellememiş. Orhan Kemal yazarlık yaşamı boyunca ekonomik sıkıntı çekti. Evini, eşini, çocuklarını geçindirmek için ucuza, başka isimlerle senaryolar yazdı. “Murtaza”yı çalışırken, ilk öykü ile genişletilmiş halini, Ulvi Uraz hocamla birlikte yaptıkları oyunlaştırılmış şeklini ve Tunç Başaran’ın filme çektiği senaryoyu okudum. Sonunda Işıl Özgentürk’ün senaryosundan Ali’nin yönetiminde “Bekçi” filmiyle Venedik Film Festivali’ne gittik. Övgüler aldık. Film yurtdışında pek çok ödül aldı. Bir filmin senaryosunda hikâyen iyi ise işin büyük bölümü halledilmiş demektir. Orhan Kemal büyük hikâyeciydi. Romanları da muhteşemdi ama öykü denilince akla Orhan Kemal gelir. Nazım Hikmet bir gezisi sonucu yoruldu. Moskova’daki evinde öldü. Aziz Nesin yine bir seyahatte öldü. Orhan Kemal Bulgaristan’da öldü. İki kez kalp krizi geçirmişti. Geç yaşlarda yapılan gezileri, iklim değişikliklerini doğru bulmam. Yaşamı boyunca varlıklı biri olamadı Orhan abi. Hem de yazdıkları iyi paralar getirdiği halde. O paralar kendi eline pek geçmedi. Geçinebileceği kadar para O’na hep yetti. Parada hiç gözü olmadı. Kaç yabancı dile çevrildi eserleri. Büyük yazardı ve büyük insandı.