Yangın başına düşen yanan alan miktarı 12 yıl içinde rekor bir oranla yüzde 141,6 arttı. Bu gösterge bize, yetkililer tarafından yapılan “Yangınla mücadelede dünyada birinciyiz, Avrupa’da birinciyiz” gibi içi boş propagandaların gerçekte karşılığı olmadığını gösteriyor.

Orman yangınlarında veriler sizi işaret ediyor Bakan...| İçi boş propaganda

Prof. Dr. Erdoğan Atmış - Ormancılık Politikası Uzmanı

Yalnızca iki hafta önce bu sayfalarda “Yanlış Uygulamalar Yangınları Artırıyor” diye bir yazmış ve bu yıl da 2020 yılı gibi kurak geçtiği için orman yangınlarının özellikle temmuz sonu ve ağustos aylarında çok fazla hasar yapabileceği konusunda uyarılarda bulunmaya çalışmıştım. İktidarın son yıllarda yanan alan ve yangın başına düşen yanan alan miktarındaki olağanüstü artışın farkında olmadığı veya görmezden geldiği için bu gibi felaketlere hazırlıksız olduğu uyarısını yapmıştım. Orman Genel Müdürlüğü’nün resmi verilerinden yararlanarak yaptığım analizde; önceki beş yıla göre son beş yılda yangına müdahalede ülke olarak oldukça başarısız olduğumuzu ifade etmiştim. Ayrıca yangınların ve yanan alanların bu kadar artmasının nedeni olarak; yanlış ormancılık politikaları sonucu ormanlarda yaşanan aşırı parçalanmadan kaynaklanacak şekilde bu alanlardaki insan etkileşiminin artmasını göstermiş; “Daha önce yaban yaşamının bir parçası olan bu alanlar tahsislerle birlikte insan faaliyetinin olduğu alanlara dönüşüyor. Alana insanlar, makineler girmeye başlayınca bu alanlardaki yangın riski de artıyor... Orman ekosistemlerini ‘kalkınma’nın bir parçası olarak görülen ‘yatırımlar’ için sadece bir arsa veya araziye indirgeyince, sadece orman ekosistemlerini parçalamakla kalmıyoruz, buralardaki faaliyetlerden kaynaklanacak şekilde çevredeki orman ekosistemlerini de yangın riski altında bırakıyoruz” şeklinde uyarmıştım.

EN BÜYÜK YANGIN

Daha önce de; yanlış ormancılık politikaları sonucu yaşanan bu kötü gidişin sonucu olarak insan yerleşimlerinin orman içine bu kadar girmesinin, orman yangınlarının yerleşim alanlarına sıçramasına da neden olacağı konusunda uyarmış, bu tür yerleşimlerde yangına karşı daha farklı önlemler alınması gerektiğini söylemiştik. Geçen yıl Hatay’da yaşanan yangınlarda olduğu gibi, bu yıl da özellikle Manavgat ve Muğla’da yaşanan yangınlarda yerleşim yerlerinin, hatta bir termik santralın yangından etkilendiği haberleri gündemimizin bir parçası.

Son bir hafta içinde on binlerce hektar orman alanımız yandı. Henüz net rakamlar ortaya çıkmadı. Fakat 2021 yılının, ülkemizde en fazla orman alanının yandığı yıl olması ve Manavgat yangınının ülkemiz tarihinde meydana gelen en büyük yangın olma olasılığı çok yüksek. Eğer çok ciddi önlemler alınmazsa bu tür yangınların ağustos ayı içinde de devam edeceğinin söylemek zorundayız. İşte bu durumda ne Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ne de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu yaşanan yangınlardan bir ders çıkarmış gibi görünüyor. Başlangıçta daha yangınlar devam ederken ‘troller’ eliyle bu yangınların terör amaçlı çıkarıldığı yayılmaya çalışıldı. Orman Mühendisleri Odası, iktidara yakın sendikalarla birlikte bu yönde yaptığı açıklama ile bu yönlendirmeyi “trollük”ten daha farklı boyutlara taşıdı. Sonra da iktidar partisi yetkilileri bu söyleme adeta sarıldılar. Hatta işi “üst akıla” bağlayan ve “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı alaşağı etmek isteyenlerin bu yangınları çıkardığı” şeklindeki akıl dışı açıklamalar da oldu. Tabii bu uydurma bilgilerden etkilenip, yangınlarla mücadele eden ve bu konuda sosyal paylaşım yapan dizi ve sinema oyuncusu ünlülere en ağır hakaretleri edenler oldu. Bu konuların anlatıldığı bir TV programı vandallarca basıldı. Ne yazık ki bu hakaret ve saldırılardan; öncesinden beri gerçekleri söyleyen ve uyarılar yapan biz akademisyenler de payını aldı. Fakat eğer bu aşamada susarsak bu kısır döngüsünü kıramayacağımızı bildiğimiz için gerçekleri söylemeye devam ediyoruz.

orman-yanginlarinda-veriler-sizi-isaret-ediyor-bakan-ici-bos-propaganda-907684-1.



AYNI SORUMSUZLUK…

Sel ve taşkınlarla, depremlerle, Covid-19 salgınıyla, müsilajla, hayat pahalılığıyla, işsizlikle ve benzeri birçok sorunla ilgili sorumluluğunu kabul etmeyerek, bu sorumluluğu başkalarına yıkmaya çalışan iktidar partisi, aynı sorumsuzluğu orman yangınlarında da gösteriyor. Hatta mevcut orman yangınlarının sorumluluğu iktidar mensupları tarafından muhalif belediye başkanlarına atıldı bile. O halde son yıllarda yarattığı yıkımları arttırarak devam eden orman yangınlarının gerçek sorumlusunu bulmamız gerekiyor.

Aslında iki hafta önce bu sayfalarda yer alan yazımda orman yangınlarının nedeninin iktidarın yanlış ormancılık politikaları ve ormancılık yönetimindeki büyük boşluk olduğunu açıkça yazmıştım. Bu yazıda Orman Genel Müdürlüğü’nün resmi verilerine göre son yıllarda yanan orman alanlarının çok hızla arttığını iddia etmiş ve buna kanıt olarak son 10 yılı iki eşit parçaya bölerek bir analiz yapmıştım. Buna göre; son 5 yılda, önceki 5 yıla göre yanan orman alanlarının yüzde 85, yangın başına düşen yanan alan miktarının da yüzde 72 arttığı ortaya çıkıyordu. Bu bulgular, 19 yıldır ülkeyi yöneten iktidar partisinin, son yıllarda orman yangınlarıyla mücadele konusunda kendi yönettiği önceki dönemlerle karşılaştırıldığında bile en kötü dönemini yaşadığını gösteriyordu. Yaptığım iş, aslında iktidara kendi sorumluluğunu hatırlatmaktı. Fakat demek ki yaptığım o analiz pek anlaşılmamış. O zaman farklı bir analiz yapmam gerekiyor. Bakalım bu sefer iktidarın dikkatini çekip de; “Yahu bu ormanlar bizim yüzümüzden yok oluyormuş, bir an önce önlem almalıyız” demelerini sağlayabilir miyim?

BAŞARISIZLIK ORTADA

Bu analizimde iktidarın yönetmiş olduğu son 12 yılı dört eşit parçaya ayırdım ve üç yıllık dönemlerin karşılaştırmasını yaptım. Analizi her yıl ayrı ayrı değil de üç yıllık dönemler halinde yapmamım nedeni; bazı yıllar olağanüstü olaylar geliştiği için, yangın sayı ve alanlarında yaşanan değişimin sağlıklı olarak takip edilemeyeceğini bilmemdi. Bu dönemler içinde yangın sayısında kayda değer bir artış görülmüyor. Sadece 2012-2014 döneminde yangın sayısında yüzde 49 artışla büyük bir zıplama olmuş, fakat daha sonraki dönemlerde düşük oranlarda (yüzde 7.2 ve yüzde 6,5) artış ve azalışlar olmuş. Yıllık yanan alan miktarında ise 2015-2017 dönemi hariç, yüzde 115’e varan olağanüstü artışlar olmuş. Bu kategoride son üç yıldaki artış da yılda ortalama 8 bin 123’den 12 bin 649’a çıkarak yüzde 55,7 oranına ulaşmış. Sadece bu rakam ve oranları analiz ettiğimizde; son yıllarda yangın sayısı çok fazla artmamış olsa bile, yanan alan miktarının ciddi oranlarda artmış olmasının, yangına erken müdahalede ve yangınla mücadelede son yıllarda oldukça başarısız olduğumuzu gösterdiğini söyleyebilirim. Fakat bu iddiamızı daha da güçlendiren üçüncü bir kriter var ki, o da yangın başına düşen yanan alan miktarı. Bu miktara baktığımızda; 2009-2011 döneminde 2,07 hektar olan bu miktarın, sürekli artarak 2018-2020 döneminde 5 hektara ulaştığını görüyoruz. Yani yangına müdahalede başarı veya başarısızlığın en önemli göstergesi olan yangın başına düşen yanan alan miktarı; sadece 12 yıl içinde rekor bir oranla yüzde 141,6 artmış. Bu gösterge bize “yangınla mücadele dünyada birinciyiz, Avrupa’da birinciyiz, ABD’den ileriyiz” gibi yetkililer tarafından yapılan içi boş propagandaların gerçekte bir karşılığı olmadığını gösteriyor. Burada dikkat çeken bir nokta da; bu dönemler arasında yangın başına yanan alan miktarındaki en büyük artışın yüzde 58,7 ile son üç yılda yaşanmış olması. O zaman bu dönemin hangi dönem olduğunu sorgulamak gerekiyor.

SORUMLUNUN TEŞHİRİ

Bu yazıyı bu yangınların gerçek sorumlusunu teşhir etmek için yazdım. Biliyorum; “Pakdemirli 2018’de bakan oldu ama tek yetkiliye dayanan başkanlık sistemine de aynı yıl geçtik. Bakanların yetkisi yok ki, sorumluluğu da olsun, bu çağrıyı asıl sorumlusuna yapsana” diyenler olacaktır. Durun bakalım o kadar da uzun boylu değil, “halka gerçekleri söylemek için yürek yedik” dedik de o kadar değil. Benden bu kadar, gerisi politikacıların işi…

***

Felaket sürpriz değil

Bu bulgular bize bu yıl yaşadığımız felaketin sürpriz olmadığını, göstere göstere geldiğini kanıtlıyor. Peki, bu değişimi fark edemeyen ve yaşadığımız yangın felaketine karşı devletin bütün kurumlarının bir araya getirilmesiyle ciddi önlemler alınmasını sağlayamayan, aksine yangınla mücadele konusunda yıllardır tecrübe sahibi olan ormancılık örgütünü yanlış personel politikalarıyla güçsüzleştiren ve yangınla mücadelede THK uçaklarını devre dışı bırakan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, sadece evi yanan Egeli bir kadının, gözaltına alınmayı göze alarak yaptığı protestonun muhatabı olarak mı kalacak? Önceki paragrafta dikkat çektiğimiz gibi; yangınla mücadelede en başarısız olduğumuz 2018-2020 dönemi (daha yıl bitmeden kahredici yangın rekorları kıran 2021 yılı hariç tutulduğu halde) Pakdemirli’nin bakan olduğu dönem. Veriler bu kadar ortadayken, hepsi sayın bakanı işaret ederken, biz neyin davasını görüyor ve toplumu birbirine düşürüyoruz? Hangi spekülasyon bu büyük gerçeği perdeleyebilir ki?