2015 kötü geçti. 2016 öyle geçmesin. Temennimiz aynı, yıl aynı olmasın. Sevdiklerimiz hep yanımızda olsun, şarkılar hiç susmasın. Bunu hak ediyoruz

Orta Asya’nın Noel Baba’ları

MURAT MERİÇ- @popdedik

25 Aralık, Noel’in kutladığı tarih. O gün, İsa’nın doğum günü olarak kabul edilmiş. Sadece Hristiyanlar değil, dünyanın her yerinde herkesçe kutlanan bir gün bu. Türkiye hariç! Kutlayan kutluyor ama birileri, birkaç yıldır Noel’in kutlanmaması gerektiği konusunda ahkam kesiyor. “Kimsenin yaşam tarzına karışmıyoruz” diyenler bunlar: Siyasetçiler gazeteciler, akademis-yenler ve “bir kısım” halk. Ellerinde pankartlarla sokağa iniyor kimi, “Müslüman Noel kutla-maz!” yazıyor bu pankartlarda ve Noel kutlayanlara kızılıyor. İş Noel’le de kalmıyor üstelik, laf yeni yıla da geliyor ve yeni yıl kutlamalarının günah olduğu yayılıyor ortalığa. AKP’li belediye-ler yılbaşı süslemesi yapmıyor artık, diğerleri de inadına süsleme faslını abartıyor. Memleket, yeni yıl bahsinde de bölünüyor. Bölünme, birkaç yıldır giderek daha da büyüyor.

Hatırlayalım: Millî Gazete, geçtiğimiz yıl 31 Ocak’ta, “Uyma Şeytana! Aldanma! Kutlama!” manşetiyle çıkmıştı. Bu yıl, buna benzer bir manşetle çıkacağını öngörmek çok da yanlış olmaz. Siyasetçiler bile açıklamalarında “dikkatli” olmaya başladı: Noel “bayramı”nı kutlayan-lar, “Hıristiyan vatandaşlarımız”ı vurgulamaya özen gösteriyor.

Noel Baba adıyla bilinen Aziz Nikola, Antalyalı. Patara’da doğduğuna, Myra’da piskoposluk yaptığına inanılıyor. Myra halkının, Nikola’nın ölümünden sonra yaptırdığı anıt ve kilisenin Demre’de kalan kısımları, 2008’de Noel Baba Anıt Müzesi’ne dönüştürülmüştü. Birkaç gün önce, Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu müzenin adının Aziz Nikolaos Anıt Müzesi olarak değiş-tirildiğini açıkladı. Noel Baba adına bile dayanamayan insanların tuhaf icraatı!
Geriye dönüp baktığımızda karşılaştığımız enteresan şeyler var oysa: Yakut ve Altay mitolo-jisindeki Kış (Gış) Han örneğin… Kış mevsiminin tanrısı. Mavi - siyah - beyaz renkli cübbesiyle ve elindeki uzun asasıyla dolaşan iyi kalpli bir ihtiyar. Başında çok uzun ve sivri iki boynu-zu olan bir başlık taşıyor. Boynuzlarından dolayı Kış Boğa ya da Kış Mamut olarak da anılıyor. Sakalı uzun, çocuklara hediyeler veriyor. Üstelik bacadan atıyor bu hediyeleri! Bu-nun sebebi de, evlerin (ya da çadırların) girişinin karlarla örtülmesi: İnsanların aç kalmaması için bu hediyelerin yanına yiyecek de iliştiriyor. Sibirya’da geyiklerin geçişi için ırmakların donmasını sağlamak da görevleri arasında… Geyikler önemli zira Kış Han, 21 Aralık gecesi, Ren geyiklerinin çektiği kızağı ile yeryüzüne iniyor ve 21 Mart’ta geceyi gündüze eşitleyip geri dönüyor.

Ayaz Ata, Kazak ve Kırgız mitolojisinde, Kış Han’a benzeyen bir başka varlık. Ay ışığından yaratıldığı söylenir, soğuk hava sebebidir. Kazaklarda, karın yağdığı gün yapılan Soğumbası adlı eğlencede başroldedir.

Orta Asya’dan gelmekle övünürüz ama mitolojilerine tümüyle yabancıyız. Bu yazdıklarımı, kökünü oraya dayayan “Türk” arkadaşlara anlatsak, inkar ederler. O kadar uzağız aslında. Oysa mitolojilerle yaşamayı öğrensek, hayat şahane olabilir. Olmuyor, olamıyor bir türlü. Gökten gelen koça inananlar geyikle uçana inanmıyor. İnanmamak bir yana, inanana kızıyor, onları kınıyor. Sonrası yine ayrılık, yine ötekileştirme. Memleketin en büyük sorunu hâlâ bu -ki devletin en üstündeki insanlarca desteklendiği için bir süre daha başımızda olacak.

İyisi mi, son 2015 yazımı, bizi “bir”leştirecek şeylerle bitireyim… Bunca ayrımcılık fena zira. Buna maruz kalmak da öyle. Müzik, bütün sınırları kaldıran bir şey aslında ama Noel’e karşı olanlar (ilahiler dışında) ona da karşı. Hele hele müzikle eğlenmek, hafazanallah! Yine de her şeye rağmen müzik her derdin devası. Kış Han’dan Kış Baba’ya atlayabiliriz mesela: Adı “Kış Baba” olan iki şarkı var: İlki, Mazhar ve Fuat ikilisinin 1972 tarihli 45’liğinde karşılaştığımız, ikincisi, Nazan Öncel’in “7’n bitirdin” başlıklı 2006 tarihli albümünden bize ulaşan… “Kış baba geliyor, eli kulağında / Kaşlarını çatıyor, eli kulağında // Karnım zil çalıyor ama zilim bile yok benim / Damım akıyor ama kovam yok benim…” sözleriyle başlayan, sözü geçim sıkıntısına getiren bir şarkı bu: “Kış baba kış kış, çüş baba çüş çüş” nakaratı, son dakikada “Kış baba kimden yana?” sorusuna bağlanıyor. Kışın “ağır”lığını anlatan şarkılardan.

Güzel şeylerden söz edeyim diyerek yine fena şeylere daldım. İyisi mi on bir yıl önceye gideyim, 2004’ü 2005’e bağlayan yılbaşında tanıştığımız “Alaturka Noel Baba” ile bitireyim yazıyı… Bugün “şeytan”a benzetilen Noel Baba, Fuat Güner ve Erdal Kızılçay’la birlikte Beat-les’ı alaturka yorumlayan Dağhan Baydur’un elinde alaturkalaştı. “Allaturca Santa / Alaturka Noel Baba” başlıklı albümde klasik noel şarkılarının alaturka yorumlarının yanı sıra”Jingle Bells”in Türkçe yorumu da vardı: “Zillere gel, çalsın ziller hey / Koşalım dostlar yeni yıla / Biz hep beraber // Yerde kar varsa, hiç durma hep kay sen / Gençliğini yaşa, hâlâ vakit varken / Müzik hızlandı zillerin sesinden / Şarkı söylüyor, zıplıyor herkes sevinçten…” Baydur’a göre, “göbek atılacak noel şarkıları”ndan müteşekkil bir albüm bu. Artık piyasada bulunmuyor ama olsun, tarihe not düşmüş olayım.

orta-asya-nin-noel-baba-lari-99654-1.

Geçen yıl bu vakitlerde yazdığım yazıyı şöyle bitirmiştim: 2015’in zor bir yıl olacağını söylemek yanlış olmayacak. Yine de umut baki. Selen Gülün’ün temennisini tekrarlayayım: Yeni yılda yeni rakı. Anason kokulu, müzikli, şahane bir yıl olsun bu. Her şeye inat. Hem neydi iki yıl öncesinin mottosu: Bu daha başlangıç, mücadeleye devam! Mücadele, umutsuz olmaz. O halde, yeni yıl, yeni umutlarla gelsin. Şarkılar ve türküler ama illa ki bir ağızdan söylenmek suretiyle yılımıza eşlik etsin.

2015 kötü geçti. 2016 öyle geçmesin. Temennimiz aynı, yıl aynı olmasın. Sevdiklerimiz hep yanımızda olsun, şarkılar hiç susmasın. Bunu hak ediyoruz.