“Eğitimde birlik var, tevhidi tedrisat var, kanunu var Diyanet okulöncesi eğitim kurumları kuruyor; eğitim birimi kuruyor, okulöncesi eğitim birimi! Okul öncesi eğitim Diyanetin işi mi, milli eğitimin işi mi? Sübyan mekteplerini kurmuşlar, kurumsallaştırmaya, kalıcılaştırmaya, zorunlu yapmaya çalışıyorlar. Bu kafayla orada bilimin B’si, fiziğin F’si yok, matematiğin M’si de olmuyor üniversiteye gidince! Çocukları bütün dünya nasıl yetiştiriyorsa öyle yetiştirmek varken ortaçağ zihniyetine yönelmenin, bunu kurumsallaştırmaya çalışmanın ne bu cumhuriyete ne bu millete faydası var ne Anayasa’ya uygunluğu var. Tamamen, küllüm yanlış bir işi benimseyip kötü sonuçlar… Yirmi yılın sonunda okuduğunu anlamayan bir nesil… E, yola dininin ve kininin sahibi, kindar nesil diye çıkarsan okuduğunu anlamaz tabi. Sen yola herkesle barışık, algısı açık, konuşan, etkileşimde bulunan, ömür boyu öğrenen, ömür boyu öğreten bir nesil diye çıkarsan yola, bak bakalım ne çıkıyor karşına!”

Bunca yıldır yazar dururum, özetle deseniz eğitimin son yirmi yılını bu kadar net ifadelerle anlatamam. CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, 73 saniyede eğitimde gelinen noktanın sadece nedenini, failini, sonucunu ve oradan çıkışın çözümünü izah etmiyor; cemaat yurdundaki dini baskıya dayanamayan Enes Kara’yı intihara sürükleyen süreci de işaret ediyor.

Özel’in bu konuşmasının, demokratik muhalefetin hareket noktası olması gerektiğini dün bir kez daha anladık. Bunu anlamak için bir insanın ölmesi gerekmiyordu tabi, fakat üzülerek belirtmeliyim ki partisi bile o konuşmanın içeriğini İslamcılar kadar idrak edemedi. İslamcılar tarikatlarıyla, vakıflarıyla, Diyanetiyle, partileriyle, cumhurbaşkanlarıyla Özel’i linç ederken kimseden duyulur bir ses çıkmadı. Oysa cumhurbaşkanı, Diyanet, AKP ve MHP’den gelen kurumsal saldırılar kurumsal bir yanıtı fazlasıyla hak ediyordu.

Şürekâsı neyse Erdoğan’ın "Neymiş efendim, Diyanet İşleri Başkanlığının okul öncesinde evlatlarımıza eğitim vermesi bilimsel değilmiş, çağ dışıymış. Bre gafil, asıl çağ dışı olan sensin, senin bu faşist zihniyetin. Asıl arkaik olan, asıl gerici olan Orta Çağ karanlığında asıl debelenen sen ve senin gibi meseleye marjinal ideolojilerin at gözlüğünden bakanlardır." sataşması karşılıksız bırakılmamalıydı. Hâlbuki Erdoğan topu Kemal Kılıçdaroğlu’nun ayağına yuvarlamış, aynı konuşmasında “Başta ‘Orta Çağ zihniyeti’ olmak üzere bu hezeyanları” açıklamasını istemişti. ‘Çocuklarımızı cemaatlerden, tarikatlardan, din tüccarlarından korumamız gerekiyor’ denebilirdi.

Erdoğan “Meseleye sen ve senin gibi bakanlar ” dediğine, biz de Özgür Özel’in konuşmasına katıldığımıza göre yukarıdaki konuşmanın en azından bizi ilgilendiren tarafına yanıt hakkımızı kullanabiliriz.

Aymaz (gafil): Enes’i anlamayan babası, yurt yöneticisi, o yurtta ne olup bittiğini görmezden gelen kamu kurumları,

Çağdışı, arkaik, gerici: Bilim (tıp) okumaya karar vermiş olan Enes’e Said Nursi risalelerini ezberletenler,

Faşist: Enes’i arzu etmediği hayata zorlayan, itiraz ettiğinde onu şiddetle cezalandıranlar,

Orta Çağ karanlığında debelenen: Aymaz, çağdışı, arkaik, gerici, faşist ve onlara arka çıkanlar,

Marjinal: Çokluğunuza dahil olmayı reddeden biz ve bizim gibilerdir.