Orta sınıfın ayırt edici özelliği olan tüketim sepetinde ev, araba, tatil, kaliteli mobilya ve beyaz eşya vardı. Bu haliyle 8 bin TL maaşı olan bir doktora orta sınıf demek doğru olur mu?

Orta sınıf dibi gördü mü?

Ozan Gündoğdu

Türkiye, son 4 yıldır ekonomik bir bunalımın pençesinde çırpınıyor. Ancak son 4 aydır yaşananlar geçmiş 4 yılı mumla aratacak cinsten.

Yaşanan bu yoksulluk, özellikle en alt gelir gruplarında son derece yıkıcı boyuta ulaşmış durumda. Artık gıdanın kalitesi değil, miktarı da azalmaya başlamış görünüyor. Fakat sadece en alt gelir grubuna baktığımızda krizin dinamiklerini tam olarak farkına varamıyoruz. Kentli, meslek sahibi, orta direğin durumunu atlıyoruz.


Kamuoyu en alt gelir grubuna odaklanınca, Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu durumu fırsata çeviriyor. Mesela 8 Mart’ta konuşan Erdoğan, doktorların en az 8-9 bin TL aldığını “daha ne istiyorsunuz” dercesine söyledi. Halkın yarısının açlıkla mücadele ettiği bu ortamda, 8 bin TL maaşa şükretmeleri gerektiğini ima etti. O halde bu gelir grubuna odaklanalım. Orta direk son zamanlarda ne kaybetti?

Ev, araba

Hemen hepsi ücretlilerden oluşan orta gelir grubunu, diğer ücretlilerden ayırt eden en temel özelliği ev ve araba sahibi olmasıydı. Fakat bu ikisi artık koca bir hayal. Bugün sıfır bir otomobil almaya kalktığınızda vazgeçeceğiniz nakit para 400 bin TL’ye dayanmış halde. Bu da ayda 8 bin TL olan aylık gelirin 50 ay boyunca hiç harcanmadan biriktirilmesi anlamına geliyor. Böyle bir tasarruf gücü olmayacağına göre otomobil sahibi olmanın yolu taşıt kredisinden geçiyor. 100 bin TL peşin paranızın olduğunu, 300 bin TL’lik 36 ay vadeli taşıt kredisi kullandığınızı, böylece piyasadaki en ucuz otomobili satın aldığınızı düşünelim. Bu durumda 3 yıl boyunca aylık 12 bin TL’den fazla kredi taksiti, 3 yılın sonunda 300 bin TL’lik krediniz için toplam 435 bin TL borç ödemeniz gerekecek. 8 bin TL maaşınız varken bir otomobile sahip olmanın hayal olduğunu anlayabildik sanırım.

Henüz bir otomobil bile alabilecek gücünüz yoksa, ev sahibi olma hayali kurabilir misiniz? Merkez Bankası’nın aralık ayı verilerine göre Türkiye çapında konut fiyatları yüzde 66,6 oranında arttı. Aynı verilere göre İstanbul’da 1 metrekare konutun bedeli ilk kez 10 bin TL’nin üzerine çıkarak 10 bin 93 TL olarak hesaplandı. Bu da demek oluyor ki, İstanbul’da 100 metrekare bir ev satın almak istiyorsanız, milyon TL’yi gözden çıkaracaksınız. Almanya merkezli Knight Frank Küresel Konut Fiyat Endeksi 2021 yılı ikinci çeyrek sonuçlarına göre, dünyada konut fiyatlarının en sert arttığı 10 şehrin 3’ü Türkiye’de; İstanbul, İzmir ve Ankara… O halde Türkiye’de ev sahibi olmanın aylık 8 bin TL geliri olan bir doktor için imkansız olduğu açık.

Tatil

Orta gelir grubunun elinden ev ve araba gideli çok oldu. Daha sonra sıra tatile geldi. Ücretli kesimler içinde orta sınıf olarak tanımlanan grubun ayırt edici bir diğer özelliği, tatile gidebilmesiydi. Yurtdışı tatil imkânı bir tarafa, yurtiçinde tatil yapabilmek de artık mümkün görünmüyor. Çeşme, Bodrum gibi lüks yerlerde değil de, daha mütevazı bir tatil beldesinde, çok lüks olmayan bir otelde bir hafta kadar kalmayı planlıyorsanız, 4 sıfırlı sayıları gözden çıkarmanız gerekiyor. 8 bin TL aylık maaşı olan kişinin yıllık gelirinin yüzde 10’unu bir haftalık tatile ayırması da pek gerçekçi değil. Üstelik bu tutara bir de ulaşım giderlerini eklemeniz gerekir. İstanbul’dan İzmir’e bugün için otobüs fiyatı 250 TL’nin üzerinde. Uçak daha pahalı. Otomobil ise hepsinden pahalı. Bir biçimde otomobilinizle İstanbul’dan İzmir’e gidip gelmeye kalkarsanız, otoyol ücretleri ve akaryakıta toplamda 3 bin TL’den fazla para vermeniz gerekiyor.

Beyaz eşya, TV, telefon, bilgisayar

Ev, araba ve tatil orta direğin tüketim sepetinden çıktıktan sonra sıra beyaz eşyaya ve elektronik eşyaya geldi. Beyaz eşyası bozulan, telefonunun ekranı paramparça olan, bilgisayarın modeli eskiyen aileler artık bu ürünleri yenileyemiyorlar. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği’nin (TÜRKBESD) verilerine göre 2017’de 2 milyon 354 bin çamaşır makinesi satılmış. Aradan geçen 4 yılda Türkiye nüfusu 5 milyona yakın artmış ama buna rağmen 2021’de satılan çamaşır makinesi sayısı 2 milyon 150 bine gerilemiş. Verileri maalesef aylık bazda göremiyoruz. Ancak satışların çoğunun henüz döviz şokunun yaşanmadığı ilk 9-10 ayda gerçekleştiğini tahmin etmek zor olmaz. 2022 beyaz eşya satışlarının çok daha sert düşeceği bir yıl olacak.

Konut giderleri: Kira ve faturalar

Buraya kadar saydıklarımız orta sınıf diye tanımlanan gelir grubunu diğer ücretlilerden ayıran gider kalemleriydi. Orta sınıf, evi, arabası olan, yılda bir kez de olsa tatile gidebilen, beyaz eşya ve elektronik eşyada en azından kaliteli ürünleri tercih edebilen gelir grubuydu. Artık değil.
Ancak bununla da bitmiyor. Orta sınıfın ayırt edici özellikleri kalmadığı gibi, son 4-5 ayda yoksul halk kesimlerine eşitlenen tüketim davranışlarıyla da karşılaşıyoruz. Konut giderleri bile orta sınıfın belini bükmeye başlamış durumda. İstanbul Planlama Ajansı'nın 2021 yılı sonu verilerine göre megakentte kiralar yıllık yüzde 71,43 oranında artmış görünüyor. 3 bin TL’nin altında kiralık ev bulmak için kentin merkezinden çıkıp, çeperlerine doğru gitmek gerekiyor. Bu haliyle orta sınıf, artan kiralar nedeniyle kent merkezinden çeperlerine doğru sürgün ediliyor.

Erdoğan’ın övündüğü 8 bin TL maaşın içindeki en büyük gider kalemi böylece kira olmuş durumda. Barınmak için maaşının yarıya yakınını kiraya vermekle de işler çözülmüyor. Elektrik ve doğalgaz giderleri bin TL’nin üzerine çıkmış durumda. Dolayısıyla orta sınıf ailelerin evleri eskisi kadar sıcak değil.

Mutfak

Orta gelir grubunu, alt gelir grubundan ayıran en önemli gider kalemi artık gıdada gözleniyor. TÜİK’in verilerine göre gıda enflasyonu yüzde 65. Bu tutar mart ayında yüzde 70’in üzerine çıkmış olacak. Bu gelişme karşısında orta gelir grubundaki ücretlilerle, alt gelir grubu arasında tüketim sepeti ayrışıyor. Orta gelir grubu gıdada kaliteden ödün vermeye başlıyor. Yemeklere zeytinyağı yerine ayçiçek yağı kullanıyor, Ezine peynir tüketecekse, daha ucuz beyaz peynirleri tercih ediyor, markalarda ucuz olanı satın alıyor. Dışarıda yemek yiyecekse eğer, en ucuz lokantalara gidiyor. Bu da geçmişte orta sınıfa hitap eden gıda sektörünü ucuz ve kalitesiz ürünler üretmeye yönlendiriyor. Erdoğan için, bu şükredilmesi gereken bir durum zira alt gelir grubunun mutfak sepeti daha farklı. Orta gelir grubu gıdada kaliteden ödün verirken, çoğu informel işler yapan ya da asgari ücrete komşu geliri olan aileler, gıdada kaliteden öte miktardan taviz vermeye başlamış durumda. Bu aileler içinde özel sektörde çalışan öğretmenler de var, doktorlarla aynı mekânda çalışan taşeron temizlik işçileri de var. Bu kesim artık açlıkla mücadele ediyor.

Tüm bu tabloya bakıp, Türkiye’de 8 bin TL maaş alan bir doktorun orta sınıf diye nitelemek ne kadar doğru olur? Bu, yazının temel sorusu olarak kayda geçsin.