Okul tercihi telaşı aynı zamanda bir orta sınıf telaşıdır. İktisadi pozisyonunu korumu ve yükseltme şansını eğitimde gören, üst sınıfla ilişki kurmasını aldığı eğitime bağlayan orta sınıf, eğitimi, her şeyden önce varlığını korumanın, kendini yeniden üretmenin yolu olarak görür. “İyi” bir eğitimle zenginler sınıfına atlayamazsa bile onların arasında yer bulabileceğini düşleyen orta sınıf, piyasada karşılık bulmayan […]

Okul tercihi telaşı aynı zamanda bir orta sınıf telaşıdır. İktisadi pozisyonunu korumu ve yükseltme şansını eğitimde gören, üst sınıfla ilişki kurmasını aldığı eğitime bağlayan orta sınıf, eğitimi, her şeyden önce varlığını korumanın, kendini yeniden üretmenin yolu olarak görür. “İyi” bir eğitimle zenginler sınıfına atlayamazsa bile onların arasında yer bulabileceğini düşleyen orta sınıf, piyasada karşılık bulmayan diplomanın kendisini işçi sınıfının arasına düşüreceği kaygısıyla eğitime yatırım yapar. Özel öğretim yatırımcısı da her yerde orta sınıfın bu arayışına yanıt vermeye çalışır.

Ekonomik ve kültürel açıdan homojen bir yapıya sahip olmaması orta sınıfa hitap eden özel okulları farklı sosyo-ekonomik yapılara göre şekillendiriyor. Büyük bir kısmı toplumun seküler kanadına hizmet sunarken diğerleri aynı vaatle dinsel muhafazakarların karşısına çıkıyor. Sınıf atlamak, laik veya dindar; etnik veya kültürel faklılıklarına rağmen kendini orta sınıf mensubu sayan herkesin ortak hayalidir. Dolayısıyla müşterisi olan orta sınıfa sınıf atlamasını (en azından konumunu koruma) sağlayacak beceriler (yollar) kazandırmak özel okulların ortak noktasıdır.

Özel okullar orta sınıfın beklentisine karşılık verebiliyor mu? Kuşkusuz bu müşterinin yanıtlayacağı bir soru. Fakat şunu biliyoruz ki çocuğunu özel okula göndermek, bu okulların yoksullara kalan devlet okullarının sunmadığı etkinliklerde görmek, orta sınıf açısından kendini alt sınıflardan ayıran yeterince tatmin edici farktır ve bu aileleri motive etmek için yeterlidir. Fakat ekonomik kriz, orta sınıfı çarptı ve hayallerinin sınırını çizerek onlara gerçekte hangi sınıfa ait olduklarını anımsattı.

Orta sınıftaki gelir kaybı ve özel okul ücretlerindeki artış, hemen hemen tüm özel okullarda (taban puanlarını önceki yıllara göre düşürmüş olmalarına rağmen) kontenjan açığına yol açtı. Çok sayıda özel okul kapandı; açılışı ertelenen, bitme aşamasındaki inşaatını durdurulanlar oldu. Anlaşılıyor ki düne kadar sermayesinin bir kısmını eğitime ayıran orta sınıf hayalperestlerinin önemli bir kesimi eğitime kaynak ayıramama noktasına gelmiş durumda. Homojen olmayan orta sınıfın kendi içinde yoğun bir ayrışma içinde olduğu söylenebilir. Kuşkusuz ki tekrar devlet okullarına dönmesinin çocuklar kadar ailelerinin de psikolojisine olumsuz yansımaları olacaktır.

Yoksullara dinin düştüğü devlet okulları, orta sınıfın özel okullara kaçışıyla toplumsal baskıya maruz kalmıyor, İslamcılar devlet okullarında cirit atıyordu. Nüfusun her bakımdan etkin kesimi olan orta sınıfın devlet okuluna dönmesi, özel okula yönelimin durması, orta sınıf hayallerinin de dönüşü anlamına gelebilir: Özel okulların vaatlerini olumlamıyorum fakat eğitimdeki dinselleşmeyi daha tehlikeli buluyorum. Bu nedenle piyasadan da gelse orta sınıfın kamu okullarında zayıflayan laiklik mücadelesine katılımını umarak onlara hoş geldiniz diyorum.

Sınıflar arası geçişin bu denli kolay olmadığını acı deneyime havale etmenin anarşistçe bir yaklaşım olduğunu biliyorum. Fakat tecrübe etmeden öğrenemeyenlere sosyolojinin olumlu katkısını da göz ardı edemeyiz…