Ortadoğu Barış Konferansı sona erdi: Savaş en çok kadınları vuruyor

EKİN AKYAZ/ ÖYKÜ BAYAR

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından ikincisi düzenlenen Ortadoğu Barış Konferansı sona erdi. Konferansın dün gerçekleşen ilk oturumunda ‘Ortadoğu Savaş Kıskacında Kadın ve Barış’ ikincisinde ise ‘Ortadoğu’da Emek ve Barış’ın Örgütlenmesi’ konuşuldu.

Siyasal alanda kadın mücadelesi şart

Filistin Kadınlar Komitesi Birliği (UPWC) adına konuşan, Abeer Abu Khdeir, Filistin mücalesinde İslami etkinin artmasının kadınların özgürlük mücadelesini olumsuz yönde etkilediğini söyledi. Khdeir, “Batı Şeria’da kadınların en büyük problemlerinden biri çocuk yaşta evlilikler, evlilik yaşının 18’e çıkarılması dini vecibelerle engellenmeye çalışılıyor. Ambargolar söz konusu. Bölünmüşlük yaşanmakta” dedi.

Khdeir, kadınların yalnızca kadına yönelik şiddetle değil, çok katmanlı bir şekilde mücadele yürütmeleri gerektiğini vurgulayarak, “Siyasal alanı da kadınların inşa etmesi gerekir. Kadınlar etkin ve özgür olduklarında Arap toplumları için de özgürlük başlayacak, Filistin toplumunda da güçlü bir yer edinecek” diye konuştu.

Siyasal İslam önce kadını vuruyor

Tunus Halk Cephesi Milletvekili Mubarewke Brahmi ise Yasemin Devrimi’nin ardından toplumsal olarak Müslüman Kardeşler eli ile değiştirilen pek çok şey gibi kadınların hayatının da olumsuz yönde etkilendiğini vurguladı. Brahmi, Buazizi’nin kendisini yakmasına neden olan isyanın bugün hâlâ kendisini koruduğunu ve kadınların diğer orta doğu ülkelerinden farklı olarak sahip olduğu pek çok kazanımın geri alınmaya çalışıldığını söyledi.

Rejimin başı gitti rejim kaldı

Brahmi söyle devam etti: “Ülkemizde rejimin başı gitti. Rejim kaldı. Biz hırsızlar çetesi gitsin istiyorduk. Fakat şimdi Tunus’ta hâlâ yüzde 12 erkek yüzde 22 kadın işsizliği var. Üniversiteli işsizliğin ise yüzde 18’i erkek, yüzde 37’si kadın.

Ortadoğu halkları birleşsin

İnci meydanında en önde kadınlar

Bahreyn’den aktivist Sameyye Khail, 2011 yılında İnci Medyanı protestolarında Bahreyn’li kadınların diğer körfez ülkelerinden farklı olarak son derece öne çıktıklarını söyledi. Khail, “Kadınlar o dönemde Bahreyn gibi bir ülkede mücadelede en ön saflardaydılar. Tacizle, tecavüzle tehdit edildiler. Ama öğretmen ve doktor kadınlar, son derece iyi eğitimli politik kadınlar tüm bu tehditlere, yaptırımlara rağmen mücadeleye damgasını vurdu” diye konuştu

Lübnan’dan Prof Dr. Houda Rızk ise özetle şöyle konuştu: “Savaş kadınların her türlü şiddet biçimiyle karşı karşıya kalmasına neden oluyor. Öte yandan sığınmacı ve mültecilerin büyük çoğunluğu da kadın. Oysaki ülkelerin siyasi gelecekleri kadınların özgürlüklerine bağlıdır. Kökten dinciler, emperyalistler tamamı kadınlara saldırmakta. Ekonomik, psikolojik, cinsel çok boyutlu şiddet uygulanıyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği var oldukça, savaşta da barışta da bu şiddet hüküm sürecektir.”

***

İşçi sınıfı dünyaya barışı getirecek

Konferansın son oturumu da emek, göçmen işçilik, mültecilik ve barışın emek hareketleri açısından anlamı konuşuldu. Oturumda, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz, TTB Genel Başkanı Sinan Adıyaman, Ürdün Sendikalar Birliğinden Ahmed Marei ve KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen konuştu. Konuşmalarda ortak vurgu, işsizliğin her geçen gün arttığı, krizin derinleştiği yönünde oldu. Ortadoğu’da emek hareketlerinin birlikte mücadele etmesinin önemine vurgu yapılarak, adalet olmadan barış mücadelesinin olamayacağı söylendi.

Ürdün’den katılan Ahmed Marei, “İşçinin pasaportu yoktur sadece vatanı vardır, dolayısıyla barışı en iyi onlar anlar. Biz de örneğin ‘Arap Baharı’ fenomeninin Mısır örneğinden, bağımsız sendikacılık fikrini öğrendik. Şimdi ise uygulayabildiğimiz için çok hoşnutuz. İşçi sınıfı dünyaya da barışı getirecektir” diye konuştu.