Ortadoğu’da yeni müdahaleler peşinde

Joe Biden ile birlikte Washington’ın Ortadoğu’da olası hamleleri şimdiden merak konusu. Siyaset Bilimci Şefik’e göre, Biden, Ortadoğu’da stratejik çözüm istiyor. Erbil’den gazeteci Abdullah ise “Bölgede Biden’ın seçilmesi sanki çok olumluymuş gibi bir hava var. Biden için beklenti büyük” dedi.


ABD’nin Donald Trump yönetiminde, Ortadoğu siyasetinin ağırlık noktalarında kimi kaymalar yaşandı. Son dönemde bu bölgede bulanık ve belirsiz bir alan yaratıldı. Kimi zaman gerilim arttı, kimi zaman ise ‘müttefikler’ değişti. Washington, yer yer müdahaleci yapıdan ‘kendi haline bırakma’ aşamasına geçti. Peki, bundan sonra neler yaşanacak? Bu soruya, Siyaset Bilimci Mustafa Şefik ve Erbil’de yaşayan gazeteci Hemin Abdullah ile yanıt aradık.

Siyaset Bilimci Şefik’e göre, Biden, ABD’nin hem içeride hem dışarıda ciddi krizlerle boğuştuğu bir dönemde başkan seçildi. Şefik, “ABD’nin başı çektiği dünya sistemi, bugün kendisini sorgulamaya başladı” dedi ve ekledi: “Batı’ya dayalı dünya sisteminin böyle devam edip edemeyeceği ve nelerin beklediği merak konusu. Uluslararası politikada Çin ile dünya liderlik mücadelesi, Rusya’nın son yıllarda tekrar ABD ile rekabete girmesi, ABD-AB arasında dünya sorunları çözme yaklaşımındaki görüş aykırılıkları, iklim, doğa, göç, terör gibi ciddi sorunların boy gösterdiği bir dönemde elbette ABD’nin çok ciddi bir dış politikaya ihtiyacı olduğu kesin.”

ÇÖZÜM YARATAMAZ

Yeni Başkan Biden’ın kampanya dönemindeki söylemi ve senatörlük geçmişi bölgede bir “umut” yaratmış gibi... Ancak Şefik, Biden’ın kökten bir çözüm yaratamayacağı görüşünde: “Trump yönetimindeki ABD’nin Ortadoğu politikası çok tehlikeli boyutlara geldi. İran ve Amerika arasında yükselen tansiyon, İsrail ve Filistin sorunundaki ABD’nin tavrı, Suriye’de durduğu yer bölgedeki endişeleri artırdı. Avrupa’daki liderlerle arasındaki gerilim, Türkiye ile Doğu Akdeniz meselesi, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki tartışmalı Dağlık-Karabağ bölgesindeki savaş ve Kürt sorunu… Bunları bir bütün olarak ‘kader ortaklığı’ şeklinde değerlendirebiliriz. Bu bölgedeki saydığım yerler Amerika politikasını önemli ölçüde ilgilendiren faktörlerdir. Biden’ın tüm bu sorunlara kökten bir çözüm getirecek lider olmadığı aşikâr…”

Şefik’e göre, bölgedeki devletler ile seçim sonrası etkileşim ve hamlelerin hangi boyutlara taşınacağını söylemek için henüz erken. Şefik, “Bölgede yaşanan Kürt sorunu sadece sınırların olduğu ülkeleri değil, uluslararası bir sorun olarak birçok ülkeyi etkiler. Bu sorunu görmezden gelmek, akıl kârı bir iş değildir. Bugün Kürt sorunu, özellikle bölge devletleri açısından dengeleri etkileyen, bütünlüklü, politik bir sorun haline gelmiştir. İran ile önümüzdeki dönemde yeni gelişmelerin olacağı ihtimali göz önüne bulundurursak, Kürtlerle etkin bir rol beklenebilir. Türkiye’de ise ABD açısından hâlâ Kürt dosyası kapalı. Biden’ın dört sene iktidarı bütün bunlara yeterli olur mu? Elbette zor ancak yeni bir dönemin başlangıcı olması mümkün.”

‘KÜRTLERE ZARAR VERDİ’

Erbil’de yaşayan gazeteci Hemin Abdullah ise Trump döneminin Ortadoğu politikasından en çok Kürtlerin zarar gördüğünü savundu. Abdullah, “Trump yönetimi boyunca Amerika’nın kurumsal stratejisinin dışında hareket etti. Cumhuriyetçilerin hükümeti döneminde bölgede en çok Kürtlere ve bölgedeki barış odaklı çözüm siyasetine zarar vermiştir” diye konuştu.

Hemin Abdullah, Trump döneminde çözümsüz bir politika izlendiğini ve bunun krizi daha fazla derinleştirdiğini söyledi: “Demokratların adayı Joe Biden ve Kürtlerin ilişkisi 2002’ye dayanıyor. 2002 yılında geldi, yerinde inceledi, tartışma ve konuşma aralığı yarattı. Bölgede Biden’ın seçilmesi sanki çok olumluymuş gibi bir hava var. Biden için beklenti büyük. Bu da Kürt sorununun çözümüne yönelik aldığı kararlar, söylediği sözlerin sonucunda oluşan bir beklenti... Biden burada önemli bir faktördür ama esas olan Kürtlerin bu faktörle nasıl ilerleyeceğini kendisi belirlemelidir.”