Son bir hafta içinde en az iki bin cihatçı beraberindeki ağır silah ve araçlarla Türkiye içinde oluşturulan koridor üzerinden Suriye’ye geçti. Kilis’e 7 km uzaklıkta bulunan Azez’de Demokratik Suriye Güçleri’nin ilerleyişini durdurmak amacıyla yapılan cihat sevkıyatı Reuters başta olmak üzere uluslararası ajanslar tarafından gündeme getirildi. Ankara’dan haberlere herhangi bir yalanlama gelmedi. Yalanlanamazdı da zira Suriye’ye girişin yapıldığı Bab es-Selam sınır kapısını kontrol eden Şam Cephesi’nin komutanlarından Ebu İsa, “Hafif silahlardan havan toplarına, füzelerden tanklara kadar tüm silahları ve araçlarıyla Azez’e geçmeleri için Türk güvenlik güçlerinin kendilerine eşlik ettiğini” detaylarıyla itiraf ediyordu.

Hatay-Kilis-Azez koridorunu kullanan cihatçıların hilal şeklindeki “cihat rotası”nın bu şekilde belirlenmesinin nedeni Azez’e ve Halep’in kuzeyine varmak için Kürtlerin ya da Suriye devletinin denetimindeki bölgelerden geçmek zorunda kalmalarıydı. Fetih Ordusu’nun elindeki İdlip ve Halep’in kuzeybatısından gelerek Cilvegözü’nün hemen karşı yakasındaki Atme’de toplanan cihatçılar Bab El Hava sınır kapısından önce Reyhanlı’ya geçti. Ardından da Hatay-Kilis rotasını izleyerek Öncüpınar’ın karşısındaki Bab es-Selam sınır kapısından yeniden Suriye’ye girdiler.

•••

Suriye’ye yapılan bu sevkıyat Türkiye’yi Honduraslaştırdığı gibi Uluslararası Adalet Divanı’na giden yolun da kilometre taşlarını döşüyor. 1980’li yılların başlarında ABD, ordu ve polisle işbirliği yaparak Honduras’ı komşu ülkeler Nikaragua ve El Salvador’daki devrimci hareketleri bitirmek için kontra güçlere eğitim üssü yaptı. CIA beslemesi paramiliter gruplar Honduras’tan gidip El Salvador ve Nikaragua’ya saldırıyordu. ABD, solcu Sandinistaların kendi ideolijisini çevre ülkelere yaymaya çalıştığını ve El Salvador’daki hükümet karşıtı gerillalara yardım ettiğini ileri sürüyordu. “Arka Bahçe”sindeki bu “ayrık otu”nun temizlenmesi gerektiğini düşünüyordu. CIA kamplarında eğitilen paramiliterlerin gerçekleştirdiği katliamların, yaşattığı acıların haddi hesabı yoktu.

Yıllar sonra ABD uluslararası hukuk nezdinde bunun hesabını vermek zorunda kaldı. Nikaragua, ABD’nin desteklediği kontralar meselesini Lahey’e taşıdı. Uluslararası Adelet Divanı’na ABD aleyhine, askeri veya yarı askeri faaliyetleri üzerinden tazminat talebiyle başvurdu. Divan 3’e karşı 12 oyla, ABD’nin Nikaragua’da 1983 – 1984 yıllarındaki belirli saldırılarla kuvvet kullanımı içeren müdahalelerde bulunarak, Nikaragua Cumhuriyeti’ne karşı, bir uluslararası hukuk teamülü olan başka devlete karşı kuvvet kullanmama yükümlülüğünü ihlal ettiğine karar verdi. Yani Divan, ABD’nin kontralara yardım ettiğini ve destekte bulunduğunu belirlemiş ve bu nedenle söz konusu eylemlerden ABD’yi sorumlu tuttu. Divan, ABD’nin kontralara sağladığı desteğin boyutunu da detaylı inceledi.

•••

Yaklaşık kırk yıl önce Honduras’ın Orta Amerika’da komşularına karşı oynadığı “kirli” rolü bugün AKP Türkiyesi Ortadoğu’nun merkezinde üstlenmiş durumda. Yeni Osmanlıcılar’ın Körfez Arap ülkelerinin petro dolarlarını da kullanarak Suriye’deki cihatçı yapılanmaları desteklediği bir sır değil. Bunu gizleme gereğini kendileri dahi duymuyorlar. Uluslararası toplumdan gelen baskılar nedeniyle IŞİD ile bugünlerde aralarına mesafe koysalar da IŞİD kadar tehlikeli örgütler olan El Nusra, Ahrar-u Şam, Fetih Ordusu, İslam Cephesi, ÖSO, Sultan Murat Tugayı, Abdülhamit Tugayı gibi yapılarla kolkolalar. ÖSO unsurları “ılımlı muhalif” adı altında ülke topraklarında açıkça -tabii ki ABD desteğiyle- eğitildi. Eğit-Donat projesi kapsamında savaşmaya hazır hale getirilen silahlı militanların yüzlercesi düzenlenen törenlerle Suriye’ye gönderildi. Bu paramiliter İslamcı güçlere MİT TIR’larıyla tonlarca silah ve mühimmat sevkıyatı yapıldı.

Zaman, mekân coğrafya değişse de üstlenilen misyon aynı. Orta Amerika yerine Ortadoğu, Honduras yerine Türkiye, Nikaragua yerine Suriye’yi yazılsın aynı senaryo görülecektir. ABD, Honduras ve paramiliter güçler, Sandinist devrimi hedef tahtası yapmıştı, AKP Türkiyesi Suriye rejimini. Honduras örneğinin de gösterdiği gibi ‘Cihat koridoru’nun sonunun Lahey’e çıkma ihtimali kuvvetle muhtemel. Honduraslaşan Türkiye’yi nelerin beklediğini anlamak için ise Lahey’deki ABD kararına bakmak yeter.