Tarihinin en kaotik dönemini yaşayan, savaş içinde savaşların yaşandığı, etnik, dinsel, kültürel, mezhepsel çatışmaların iç içe geçtiği Ortadoğu coğrafyasını bir çırpıda anlamak kolay değil elbette. Çok aktörlü, çok denklemli “kirli” savaşların yürütüldüğü, emperyalistlerin, bölgesel güçlerin, yerel aktörlerin amansız bir bilek güreşine tutuştuğu kaygan bir politik iklimin hüküm sürdüğü coğrafyadır söz konusu olan ne de olsa!

Suriye’de, Libya’da, Yemen’de, Irak’ta, Sudan’da eşzamanlı çatışmaların yaşandığı, Mısır’da, Lübnan’da, Bahreyn’de ‘dondurulmuş sorunlar’ın her an çözülerek yeni bir çatışmaya evirilebileceği; küresel ve yerel odakların pay kapma ve hegemonya kavgasına tutuştuğu kanlı coğrafyanın kodlarını çözmek bu nedenle sanıldığından da zor!

Krizler silsilesi sadece anlık ittifakların kurulduğu kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmadığı Ortadoğu’yla da sınırlı değil. Ortadoğu’yu çevreleyen bütün bir Arap-İslam coğrafyası da benzer şekilde.

Moritanya’dan Fas’a, Cezayir’den Pakistan’a her bir ülke kırılgan politik fay hattı üzerinde. Küçük bir kıvılcımın yeni boğazlaşmalara yol açacağı ülkeler silsilesine Afganistan’ın, Filistin’in içine düşürüldüğü hazin durum da eklenmeli. Bunlara IŞİD gibi, El Kaide, El Nusra gibi bölgenin yeni dinamikleri olan radikal İslamcı cihatçı aktörler de eklenince Ortadoğu benzeri olmayan bir cangıla dönüşüyor.

•••

Ortadoğu’yu anlamak kolay değil dedik ama şimdi bu anlaşılmayı olabildiğince kolaylaştıracak bir kılavuz var elimizde. BirGün Kitap’tan birkaç gün önce çıkan Can Uğur ile birlikte derlediğimiz “Ortadoğu’yu Anlama Kılavuzu” çok faktörlü Ortadoğu iklimini okumaya ve de anlamaya katkı sağlayabilecek önemli bir kaynak niteliğinde.

Sevgili müdürümüz ve kitap editörümüz Barış İnce’nin de önsözde yazdığı gibi Ortadoğu coğrafyası kendi kendine bu hale düşmedi. Bütün bu boğazlaşmalar bir gecede de oluşmadı.

Nasıl oldu peki?

Bu kadim coğrafyada tarihsel olarak asıl belirleyici olan hep dışsal faktörlerdi. Birinci paylaşım savaşından ikincisine, ‘Yeşil Kuşak’ projesinden ‘Arap baharı’yla birlikte tedavüle sokulan “ılımlı İslam” projesine kadar Ortadoğu’nun kaderi hep dışarıdan belirlendi.

Son beş yılda yaşananlara bakılacak olursa, bu daha net bir biçimde görülmüş olur. Düne kadar emperyalizmle görünüşte bir sorun yaşamayan rejimler, İkiz Kule saldırısının ardından geliştirilen ve ‘Arap Baharı’yla birlikte bölgeye dayatılan ABD menşeli “ılımlı İslam” konseptine ayak diretince Müslüman Kardeşler-Suudi Arabistan- Körfez Arap ülkeleri eksenli İslamcı-piyasacı blok tarafından ablukaya alındı.

Bölgeye rol model olarak sunulan yeni Osmanlıcıların Türkiyesi ile birlikte bütün bir bölge baştan aşağıya, emperyalizmin küresel yönelimleri doğrultusunda dizayn edilmek istendi. Soğuk savaş koşulları içinde şekillenen ve tarihsel olarak bir şekilde Sovyetlerin etki alanında kalan, ABD’ye bölgede zaman zaman da olsa sorunlar çıkarabilen laik/seküler rejimler çökertilmek istendi.

Bu da “demokrasi” ve “özgürlük” getirme götürme maskesiyle yapıldı. Muhalifler olarak nitelenen İslamcı çeteler bulundukları ülkelerde iç savaş başlattı. Dışarıdan bölgeye ihraç edilen cihatçılarla birlikte bütün bir bölge ateş çemberine atılmış oldu. Savaş çeşitli şekillerde devam ediyor ve ortaya çıkan fatura insanlığı utandıracak türden. Köle pazarlarında satılan kadınlar, kafaları kesilen çocuklar, yakılıp yıkılan telafisi mümkün olmayan tarihsel varlıklar.

•••

‘Ortadoğu’yu Anlama Kılavuzu’ siyasi olguları yine siyasetle açıklama çabasında. Önsözde de belirtildiği üzere televizyonlarda iktidarı cilalamak adına kullanılan kimi karmaşık kodların altının aslında ne kadar boş olduğunu gösteren bir mercek adeta. Olguları karmaşıklaştırıp değiştirilmesi imkânsız gibi gösteren sağ akla karşı, ihtiyacımız olan sadeleşme çabasının da bir parçası aynı zamanda.

Enver Aysever gazetemiz BirGün’e yazdığı tanıtım yazısında kitabı “Bilgi bombardımanı altında yorulan insanlar, bugünlerde işe yarar olanı fark etmek için kılavuz ihtiyacındalar. Ekranlarda kafa karıştıran, kerameti kendinden menkul kanaat önderleri, kimi güç sorulara yanıt vermek şöyle dursun, iyice zihni bulandırıyor. Bir de cehalet eklenince hakikat iyice gölgeleniyor. Bilginin varlığı, ulaşılabilirliği ne denli önemliyse, uzman olmaksızın yaşadığımız dünyayı ve bölgeyi kavrayacak bir el kitabına sahip olmak da o derece değerli. ‘Ortadoğu’yu Anlama Kılavuzu’ bu ihtiyacı görerek hazırlanmış bir çalışma” sözleriyle anlatmıştı.

Evet, Samir Amin, Vijay Prashad, Fikret Başkaya, Taner Timur, Ahmet Kasım Han, Behlül Özkan, Hayri Kozanoğlu, Hakan Güneş, Selim Sezer, Önder İşleyen, Ali Murat Özdemir gibi alanlarında uzman ve otorite olan isimlerin makalelerinin, söyleşilerinin yer aldığı kitap önemli bir boşluğu doldurmaya aday. Ve krizler coğrafyası Ortadoğu’yu anlamak için önemli bir kılavuz!