Ortaöğretimi düzenleme projesi nasıl oldu da matematik var mı yok mu tartışmasına indirgendi anlamadım. Eleştirisini matematik üzerinden dile getirenler, sanırım ders olmaması gereken (olsa bile seçmeli olması gereken) din dersi zorunlu olurken neden matematik gibi temel bir ders seçmeli oluyor demek istiyordu. “Bir çocuğun 15-16 dersi anlaması ve bunu içselleştirmesi mümkün olmuyor”, çocuklarımız arzu ettiği […]

Ortaöğretimi düzenleme projesi nasıl oldu da matematik var mı yok mu tartışmasına indirgendi anlamadım. Eleştirisini matematik üzerinden dile getirenler, sanırım ders olmaması gereken (olsa bile seçmeli olması gereken) din dersi zorunlu olurken neden matematik gibi temel bir ders seçmeli oluyor demek istiyordu.

“Bir çocuğun 15-16 dersi anlaması ve bunu içselleştirmesi mümkün olmuyor”, çocuklarımız arzu ettiği dersi seçsin diye düzenlemeye gidip, derslerin en sıkıcısı ve çoğunluğun almak istemediği din eğitimini zorunlu ders arasında bırakıp matematiği 12. sınıflarda seçmeli yapmak başka nasıl izah edilebilirdi ki?

Ziya Selçuk, din dersinin zorunlu dersler arasında bırakılmasının nedenini soran gazeteciye Anayasa hükmü olduğu yanıtını vermiş. Bu doğru değil: Türkiye, BM İnsan Hakları Sözleşmesini, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve bu sözleşmelerdeki hükümleri güvence altına almak amacıyla Avrupa devletleri tarafından hazırlanmış Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini (AİHS) imzalamış, AİHS sözleşmesi ile kurulan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uyacağı taahhüdünde bulunmuştur. “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Analaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır” diyen Anayasanın 90. Maddesi ile AİHM kararları, Anayasanın 24. Maddesinin din dersini zorunlu kılan paragrafını hükümsüzleştirmiştir.

Diyelim ki Türkiye uluslararası anlaşmaları imzalamadı ve Anayasa bağlayıcı tek hukuki metindir. “Bugün ilkokula başlayan çocuklarımız 2040’ta iş hayatına atılacaklar. Çocuklarımızı o günün dünyasına hazırlamak için bunu yapmak zorundayız.” diyen Ziya Selçuk’un biyoloji, fizik, kimya gibi temel bilim derslerini kapsayan Fen ve Teknoloji dersini 18, din dersinin 8 saat olarak belirlemesinin akla uygun izahı var mıdır? Din dersi liselerde haftada bir saatti, geçen yıl 2 saate çıkarıldı. Madem “Zamanın ruhu” senden yeni bir düzenleme istiyor o halde o bir saati çocuklara iade etmek gerekmez miydi?

“Eğitimle ilgili toplumda beklentilere baktığımda, birkaç ayda değişmesi isteniyor. Bu bir kalem veya kağıt üretmek gibi bir şey değil” diyor Selçuk. Köy Enstitülerinin 10 yılda fiziki (bina, ders araç ve gereçleri, müfredatı dahil) yapılanması, öğretmenini yetiştirip unutulmaz eğitimciler ve miras bıraktığını anımsatmak isterim kendisine. Selçuk ve partisi ise 17 yıldır, kendi enkazını kaldırmakla uğraşıyor.

Bir de ortaöğretimdeki düzenlemeyi yüzlerce öğretmene, uzmana danışarak planladık deniyor. Bu çok büyük bir yalan. Değil öğretmenlerin Ziya Selçuk’un kendisinin bile bu düzenlemeye hiçbir katkısı olmamıştır. Dersler, ders saatleri, uygulama ve değerlendirme takvimi dahil tüm detaylar (hatta Selçuk’un konuyla ilgili konuşmaları) Uluslararası Bakalorya Diploma Programının çevirisidir. Tabi din dersi hariç!

Ortaöğretimdeki düzenlemenin sorunu ders sayısının azaltılması, konuların birleştirilmesi, matematiğin olup olmaması değil. Gerekiyorsa bazı dersler azaltılır, konular birleştirilir. Bunlar teknik konular. Önemli olan gerekçedir, amaçtır, niyettir. Düzenlemenin hangi ihtiyaçtan ortaya çıktığıdır. Bu soruların yanıtını “Eğitim projeleri ve AB’nin çek defteri” (1 Mart 2019) ve “Modüler eğitim nedir?” (8 Mart 2019) başlıklı yazılarımda vermiştim. Okurlarımın özellikle bu yazılara göz atmasını öneririm.