Kültür ile uzaktan yakından ilgisi olmayan ‘Otelci Turizm Bakanı’nın (OTB) kültür paketinden hiçbir şey çıkmadı. OTB, otelcilikten gelen alışkanlığıyla olacak ki müzisyenlere ‘bahşiş’ atmayı uygun gördü. Bu bahşişler doğal olarak kimseyi memnun etmedi, edemez de.

En son gencecik bir müzisyen; Duran Ay, geçim sıkıntısı yüzünden yaşamına son verdi.

Sözün bittiği yerde olmak işin kolayına kaçmak olur. Sözün bundan sonra daha da sertleşeceği yerdeyiz!

Konu ile ilgili çok sert dille ve net bir şekilde eleştirdim bakanlığı. Yazdığım yazılarda da katıldığım yayınlarda da dile getirdim fikrimi. Ancak şunu hiçbir şekilde unutmamak lazım ki; AKP hükümetinin sanata ve sanatçıya olan her zamanki mesafesi düşünüldüğü zaman böyle bir destek bile mucizevi!

Dost acı söyler: Bizim müzik meslek birliklerinin OTB karşısındaki durumları, duruşları gerçekten içler acısıydı. Şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki müzik meslek birliklerimiz bu pandemi döneminde sınıfta kalmıştır. Buna kimsenin itiraz edebileceğini sanmıyorum.

Hal böyle iken önümde iki yol olduğunu düşündüm:

Birincisi üyesi olduğum MÜYORBİR ve MESAM’dan istifa etmekti. Birkaç gün düşündüm. Sonunda bunun yenilgiyi kabul etmek olacağını, pes etmek olacağını, yalnızlaşmayı iyice körükleyeceğini ve birilerini de mutlu edeceğini gördüm. Diğer yol ise bu meslek birliklerinde daha etkin rol olmak, eleştirmek kadar fikir vermek, çalışanlara, çabalayanlara destek olmak, çalışmaktı. Bunun yanında en başından beri savunduğum sendikalılık konusunda da bir adım atılabilirdi.

İkinci yolda karar verdiğimin bilinmesini isterim. Bunun yanında sürekli fikir alışverişinde bulunduğum tüm dostlara da üyesi oldukları müzik birliklerine sahip çıkmalarını ve Müzik-Sen’e üye olmalarını öneriyorum. Bu pandemide sınıfta kalındı, geçmiş olsun. Ama bizimki gibi az gelişmiş ülkelerde müzisyenlerin illaki hükümetlerle her zaman derdi olacaktır. En azından bir yerden başlayıp bundan sonra masaya elimizi vurabilmemiz için lütfen siz de örgütlü mücadeleyi önemseyin.

***

Nefesim yettikçe yazacağım!

Nero için adalet istiyoruz! Bildiğiniz gibi Nero’yu soğukkanlılıkla kurşunlayarak katleden işadamı Alp Erkin hakkında ‘meşru müdafaa’ gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi. Nero’nun ailesi karara itiraz etti. Savcının bir an önce bu hatasından dönmesini ve davayı açmasını bekliyoruz. Lütfen bu konuda sizler de sesinizi yükseltin...

En son yazımda Alp Erkin’in distribütörü olduğu Eaton Corp. adlı firmanın Erkin’in şirketiyle tüm iş ilişkisini sonlandırdığını ancak yine onların bünyesindeki bir firmanın, Westinghouse’un tabelasının katilin fabrikasında asılı olduğunu söylemiştim. Eaton firmasının Pazarlama Müdürü sayın Pınar Bilge aradı. Alp Erkin’in firması Berg Elektrik ile daha en başından iş ilişkilerini kestiklerini, Westinghouse firması ile ise bir ilişkileri olmadığını iletti. Yaptığım yanlışlıktan dolayı düzeltir, özür dilerim.

Konuşmamızın devamında ise Pınar hanıma bir önerim oldu. Katledilen canımız Nero’nun adını yaşattığımız Arhavi’deki Nero Hayvan Bakımevi’ne desteklerini rica ettim. Bilindiği gibi bu barınak bağışlarla ayakta duruyor. Pınar hanım konuyu ilgiyle karşıladı ve şirketinde gerekli mercilere ileteceğini söyledi. Bir sonraki yazımda bakarsınız Eaton firmasının Nero Hayvan Bakımevi’ne yaptığı desteği duyururum.

***

Hangi gazeteleri okuduğu, hangi müzikleri dinlediği, hangi partiye oy verdiği belli olmayan, soldan da sağdan da, yazardan, şairden, ressamdan da magazinciden de dostu olan adamlardan oldum olası hiç hoşlanmam. İnternetten bir kitap aldığınızda bile site size ‘bunu alan bunları da aldı’ diye seçenekler öneriyor ve gerçekten önerileri de makul çıkıyor. Ama ünlü Youtuber Cüneyt Özdemir gibi adamlara bir şey öneremez işte o site. Bilemez. Kafa karışır, devreler yanar. Cüneyt bey kendisi ne istediğini, ne sevdiğini bilmediği gibi, ne o taraftan ne bu taraftan isteniyor artık. İktidar onu sevmiyor, muhalefet telefonlarını açmıyor. Bu da ne yapıyor, sınıfın sümüğünü çıkarıp sıranın altına yapıştıran çocuğu gibi, sosyal medyada ya da kendi mecrasında onu bunu ihbar ediyor. En son BluTv’deki Çıplak dizisini RTÜK başkanına ihbar etti, dizi kaldırıldı. Belli ki bu çocuk okula ayak uyduramıyor. Ailesi bu okuldan alıp başarılı olabileceği bir yere yerleştirse de kurtulsak.

***

O meşhur yolsuzluk haftasının yıldönümünün içinden bir yazıda artık malum olanı bir de ben söyleyim:

İnsanlar çöplerden yemek topluyor. Kuru ekmek yiyene “E iyi ya karnı tok” diyorsunuz.

Babalar çocuklarının yüzüne bakamıyor, intihar ediyor. Siz gülüyorsunuz!

Hâlâ parsel parsel satıp, yakıp yıkıyorsunuz...

Buradan dönüşünüz yok beyler, ilk sandıkla gidiyorsunuz!