Öteki ülkesinde sıkışan gençlik
‘Muhammed Ali’, bireysel özgürlük ve toplumsal baskı arasında sıkışmış bir gencin hikâyesini konu alıyor. Güler, “Ötekileştirilenlerin toplamının çoğunluk, fikirlerinin hep azınlık olduğu bir dönemdeyiz” dedi.

Işıl Çalışkan
isilcaliskan@birgun.netGerçek bir Muhammed Ali gibi ringde rakiplerini sarsarak zaferler elde etmeyi beklerken bambaşka bir Muhammed Ali karşılıyor sahnede seyirciyi. Bu Ali, ringin ötesinde, sistemin, toplumun ve kişisel hayal kırıklıklarının zorlu baskıları altında mücadele veriyor. Sistemin baskıları altında bireysel özgürlüğünü korumaya çalışan genç bir adamın hikâyesini konu alıyor Muhammed Ali. Erdem Kaynarca'nın tek kişilik performansıyla sahnede devleştiği oyun, Turgay Korkmaz'ın kaleminden çıktı. Geçen ay kaybettiğimiz Peyk’in vokalisti İrfan Alış ise oyuna “ıslığını emanet etmiş. Yolcu Tiyatro tarafından sahnelenen oyunun süpervizörlüğünü oyuncu, yönetmen Ersin Umut Güler üstleniyor. Güler ile oyunu konuştuk.

‘‘Muhammed Ali’’ oyununun temel temalarından biri, sistem-birey çatışması ve baskılar. Bu konuları sahneye taşıma motivasyonunuz ne oldu?
Muhammed Ali büyük şehirlerden birinin kenar mahallesinde yaşayan bir genç. Ailevi problemleri ve kayıplarının yanı sıra üniversiteye girip bilim insanı olma hayali var. Kentsel ve demografik dönüşüm gibi meselelerin ortasında ayakta kalıp ezilmemeye, nefes almaya çalışıyor. Kültürel, sınıfsal olarak çoğunluğun içinde yer alan ancak hayata karşı naif duruşu, direnci ve seçimleriyle çoğunluktan ayrılıp biricikleşen bir tarafı var. Ne yaparsa yapsın sistemin getirdiği sorunlardan kaçamayıp tam ortasında buluyor kendini ve hayatı değişmeye başlıyor. Pek çoğumuzun hayatıyla paralellikler taşıyan ve alt kırılımları olan bir hikaye. 2024 Türkiye’sinde bu hikâyenin sahneye taşınması, görülmeyen hayatların görünür kılınması, dokunulmayan konulara dokunma isteğimiz bizi bu oyunun sahnelenmesine doğru çekti.
Berkin Elvan’ın katledilmesi, gençlerin yaşadığı sıkışmışlık hissinin bir sembolü haline geldi. ‘‘Muhammed Ali’’de de benzer bir sıkışmışlık var. Bu benzerliğe ne dersiniz?
Berkin Elvan’ın kaybı acısı hafiflemeyen bir şekilde saplanıp kaldı ruhumuza. Berkin’in başına gelenler ve Muhammed Ali’nin yaşadıkları birbirinden farklı durumlar. Umutları, hayalleri olan güler yüzlü gençlerin ve çocukların başına acı dolu şeyler geliyor bu ülkede. Bu sıkışmışlık hissi o kadar yayıldı ki lise, üniversite çağında en dinamik zamanlarını yaşayan gençler bu ülkede geleceksizlikle karşı karşıyalar. Çıkış yolu arayan
milyonlarca genç var maalesef.
Muhammed Ali’nin kimliği, ‘‘öteki’’ olma durumu üzerinden şekilleniyor. Bu tema, özellikle Türkiye'nin toplumsal yapısında ve güncel siyasal atmosferinde nasıl bir anlam kazanıyor?
Ötekiler ülkesi gibiyiz sanki. Milliyeti, dini, mezhebi, cinsel kimliği, sınıfsal ve kültürel durumlarıyla herkes bir öteki yaratıyor kendine ve varlığını böyle inşa ediyor. Birlikte yaşam değil ayrışma ve düşmanlaştırma üzerine ilerliyor sistem. Ötekileştirilenlerin toplamının çoğunluk, fikirlerinin hep azınlık olduğu bir dönemdeyiz.
‘‘Muhammed Ali’’ oyununda farklı toplumsal sınıflar, kimlikler ve ideolojiler yer alıyor Süleymanlar, Suriyeliler, sağ-sol meseleleri gibi… Bu çok katmanlı yapının sahnede nasıl bir yansıması oldu?
Oyunda farklı meseleler var ve bütün bunların geçtiği iki mekan var biri kenar mahalle biri de üniversite. O mahalle ülkenin içinde bulunduğu genel durumun mikro bir örneği, bilim insanı olma hayalleri kuran ve bu yolda engelleri aşarak yürüyen bir genci sağlı sollu kroşelerle yolundan etmeye gülüşünü çalmaya çalışıyor. Biz oyunda Muhammed Ali’nin yoluna, hiç istememesine rağmen başına gelenlere ve ne olursa olsun pes etmeyen bir gencin hikâyesine şahitlik ediyoruz.
∗∗∗
KÜÇÜK ADAMIN BÜYÜK HİKÂYESİ
Coğrafyasının kaderinden sıyrılmaya çalışan bir gencin hikâyesini anlattıklarını ifade eden oyuncu Erdem Kaynarca, “Kişisel olan politiktir. Bu sebepten ötürü herkesin Muhammed Ali’nin hikayesinden alacağı şey başkadır” dedi. Oyuna ilişkin, “Küçük bir adamın büyük ve epik hikayesi olan Muhammed Ali, trajedisi de, komedisi de yüksek bir oyun” tanımlaması yaptı. Kaynarca’ya rolün kendisine yaşattığı en yoğun duyguların ne olduğunu sorduğumuzda ise “Çaresizlik ve sıkışmışlık” cevabını verdi.
∗∗∗