Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Hem Türkiye hem dünyada otoriter ve popülist yönetimlerin panzehiri yerelleşmedir. Yerelde halkın kendini yönetmesi, üreticilerin örgütlenmesi sağlanmalı” diyor

Otoriterizme karşı çözüm yerelleşmede

SERBAY MANSUROĞLU serbaymansur@birgun.net

İzmir Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, 2009’da göreve geldikten sonra 10 yıl içinde başarı hikâyesi yazan az sayıdaki belediye başkanından biri. Bugün sakin şehir, atalık tohum, sürdürülebilir tarım, kooperatif, sağlıklı gıda, çocuk dostu belediye denince akla gelen ilk belediye oldu Seferihisar.

Tarım Bayramı için gittiğimiz Seferihisar’da Teos Antik Kenti’ndeki Zeytinyağı Müzayedesi’nde Başkan Soyer ile başlayan sohbetimiz, Can Yücel Tohum Merkezi ve eski Orhanlı sırtlarında yer alan Doğa Okulu’nda devam etti.
Soyer, Seferihisar için başardıklarını şimdi İzmir için tekrarlamak istiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi için resmi adaylık başvurusu yapmadı ancak “Görev verilirse seve seve yaparım. Adaylık işi değil gönül işi bu” diyor. Rejim değişikliğinin sonuçlarına dikkat çekiyor. Yerel yönetimler reform paketi ile belediye sayısının düşürülmesinin planlandığının altını çiziyor. Söz Tunç Soyer’de…

► Sakin şehir kavramı, tohum takas şenlikleri, atalık tohumlar, kooperatif örgütlenmeleri yankı uyandırdı. Seferihisar’ın ismini dünyaya duyurdunuz. Bu hikâyenin arkasında ne var?
Yaptığımız işin başarısının arkasında aşk var. Memlekete, insana, yaptığımız işe duyduğumuz saygı ve aşk var. Sadece Tunç Soyer değil, bu ekip işi, kadro işi. Halkın kendi kendini yönetme mekanizmalarının önünü açtığınızda, dünyayı takip ettiğinizde, uzmanları kentinizde bir araya getirip dinlediğinizde başarı da beraberinde geliyor.

belediye-sayisi-dusecek-yetkililer-tirpanlanacak-otoriterizme-karsi-cozum-yerellesmede-536561-1.



İZMİR TÜRKİYE’Yİ DEĞİŞTİRİR
► Yerel seçimler yaklaşıyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adınız geçiyor. Neden resmi adaylık başvurusunda bulunmadınız?

Bu iş adaylık işi değil. Gönül işi. Görev verilirse seve seve hazırım. İzmirlilik diye bir şey var. İzmir’in kendi doğasından kaynaklı bir arada yaşam kültürü, özgürlük tutkusu var. Anadolu’nun kadim gelenekleriyle Batı’nın modern yüzü arasında taşıyıcı köprü olan bir kent. İstanbul’a göçen 50 yıl geçse de İstanbullu olmaz. Ama İzmir’de herkes İzmirlidir. Bu kimliği burayı kale yapmıştır. Bu saydıklarımla birlikte doğayla, tarımla uyumlu şehir yönetimi yaparsak bu Türkiye’ye yansır. İzmir o zaman Türkiye’yi değiştirir.

KİŞİSEL ARAYIŞLARI ORTAKLAŞTIRIYORUZ
► Öyle diyorsunuz ama Türkiye’de ve dünyada otoriter yönetimler yükselişte. Siz çözüm olarak yerel yönetim modeli öneriyorsunuz. Nasıl olacak?

Sistemin geldiği noktada otoriter ve popülist yönetimler kriziyle karşı karşıyayız. Dünyada yaşanan savaşlar, ekonomik krizler, iklim değişikliği, yoksulluk, göç gibi faktörler bu yönetimleri besliyor. Geldiğimiz noktada otoriter yönetimler bu sorunlara karşı çözüm üretemez durumda. İnsanlar kendi kişisel çabaları ve arayışlarıyla kendi sorunlarına çözüm bulmaya çalışıyor. Biz Seferihisar’da bu arayışlara yerelden çözüm bulunabileceğini gösteriyoruz. Kişisel arayışları kooperatifler, dernekler ve çeşitli oluşumlar etrafında buluşturmaya, örgütlemeye çalışıyoruz. Çünkü merkezileşmenin panzehiri halkın yerelde kendi sorunlarına kendi çözümünü bulmasıdır.

► Bizde rejim değişti, seçimler artık göstermelik. Belediyelerin bir kısmı merkezi yönetimin çalışma ofisine dönüştürülecek. Buna karşı ne yapacaksınız?
Yerel yönetimlerle ilgili reform paketi çalışmasının olduğunu biliyoruz. Büyükşehir yasası ile köylerin kapanması zaten bir problemi doğurdu. Şimdi de belediye sayısının azaltılması planlanıyor. Rejim değişikliğinin sonucu yerel yönetimlerin kapanması ve yetkilerinin budanması amaçlanıyor. Bu adımların kolayca atılamamasının karşısında demokrasi kültürümüz var, bir arada yaşama kültürümüz var. Bir direnç söz konusu. Kadim topluluklardan başlayarak Yunan ve Roma kentlerine uzanan süreçte insanlar en yakınlarında kurdukları kent devletlerinden hizmet almış, hizmet üretmiş. Tarihte Medine’de bile bu böyle. Halk kendi kendini yönetmeyi istiyor.

► Dünyada kentler ne yapıyor?
Hepsini takip etmeye çalışıyoruz. Hamburg dizel araçları kent merkezine almamaya başladı, Kopenhag’da bisiklet sayısı araçlardan çok, İsveç’te şehirler çöp ithal edip enerji üretiyor. Estonya’da şehirler Start Up’ların önünü açıyor. Bu örnekler bize çözüm arayışlarının ve başarı hikâyelerinin yerellerden gerçekleştiğini gösteriyor. Akıllı şehirler, çocuk dostu kentler, sakin şehirler merkezi yönetimlerin yetersiz kaldığı noktada çözüm politikalarıdır. Hayat yerelde akıyor sorunlar burada çözülecek.

► Kooperatifler, tarım öncelikleriniz arasında geliyor. Bu noktayı açar mısınız?
Endüstri Devrimi tamam, yapay zekâ tamam. Ama bu toprakların tarım gerçeği var. Topraktan besleniyoruz. Tarımsal alanlarımızı korumayı, bu tarımsal alanlarda ürettiğimiz gıdanın değerini, karşılığını bulması için üreticilerle birlikte kafa yoruyoruz. Kooperatif gibi örgütlenmelerimiz bu çabalarımızın sonucu. Tarım alanlarının sit ilan edilmesi, küçük üreticinin korunması, üretimin aracısız şekilde tüketiciye ulaştırılması için çalışıyoruz. Zenginliğimizin farkındayız. Bunu sürdürülebilir şekilde yapmak istiyoruz. Küçük üreticiyi yaşatamazsanız sağlıklı gıdayı bitirirsiniz. Küçük üretici demek ürün çeşitliliği ve biyoçeşitlilik demektir.

***

Hedefler bütçe engeline takıldı

► Tunç Soyer neyi başaramadı?
Çok eksiğimiz var. Hedeflerimizin yüzde 70’ine ulaşabildik. Bununla sınıfı geçiyoruz. Ama yapmadıklarımız ve yapamadıklarımız var. Mevzuata, yasal engellere, bütçe yetersizliğine takıldık. Kadro olarak, ekip olarak çalıştık. Yeterli olmadığımız noktalar oldu. Güneş enerjisi, jeotermal bunlardan… Seferihisar’ın gıdasını da enerjisini de yerelden karşılaması için eksik bıraktıklarımız oldu. Bu hedef önümüzde eksik şekilde duruyor.