Orta Vadeli Mali Plan (OVMP)’da da Orta Vadeli Program (OVP)’da olduğu gibi, 9. Kalkınma Planı ile yasa gereği kurulması gereken...

Orta Vadeli Mali Plan (OVMP)’da da Orta Vadeli Program (OVP)’da olduğu gibi, 9. Kalkınma Planı ile yasa gereği kurulması gereken bağ ne yazık ki kurulmuyor. Bırakınız bağ kurmayı, 9. Kalkınma Planı’na bir gönderme dahi yapılmıyor.
OVMP’nin bir diğer önemli eksikliği, yine OVP’de olduğu gibi, bir önceki OVMP ile ilgili bir değerlendirmeye yer vermemiş olmasıdır. Bu aslında yeni bir sorun değil. Geçmişten kalma bir alışkanlık olarak devam ediyor. Bunun yarattığı sakıncaya OVP ile ilgili değerlendirme yazımızda belirtmiştik, sanırız yinelemeye gerek yok. Aynı sakınca OVMP için de geçerli. Bu genel tespitlerin ardından, şimdi değerlendirmeye geçebiliriz.
OVMP’de kamu açıklarının milli gelir içindeki payı kilit parametre olarak öngörülmüş. Çünkü, diğer bütçe büyüklüklerinin ne yönde gelişeceği bu parametreye göre belirlenmiş. Plandaki kurguya göre, bu payın tedrici bir şekilde küçültülmesi öngörülüyor. Sayısal olarak ifade edilirse, 2009 yılında milli gelirin yüzde 6,6’sı düzeyinde gerçekleşmesi beklenen bütçe açığının (metinde kamu açığı denilmesine rağmen merkezi yönetim bütçe açığı öngörüsü veriliyor) sürekli azalarak dönem sonunda (2012 yılında) yüzde 3,2’ye gerilemesi planlanıyor. Açığın küçültülmesi ise bütçe harcamaları üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Vergi yükü aynı kalırken (2010 yılı hariç) bütçe harcamalarının payı dönem boyunca küçültülüyor. Sosyal güvenlik primleri hariç vergi yükü 2009 yılında yüzde 17,7 iken bu rakam 2010’da 19,4’e yükseltiliyor. Daha sonraki yıllarda ise bu düzeyin korunması öngörülüyor. 2009 yılında milli gelirin yüzde 28,2’si düzeyde gerçekleşmesi beklenen bütçe harcamalarının sürekli azalarak dönem sonunda yüzde 25,6’ya gerilemesi planlanıyor. Geçen hafta verdiğimiz bütçe kalemlerinin milli gelir paylarından anlaşılıyor ki, bütçe harcamalarının küçültülmesi kamu çalışanları ve yatırımlar üzerinde gerçekleştiriliyor. Çünkü hem personel harcamalarının hem de yatırımların payında ciddi bir gerileme öngörülüyor. Bu kurgudan anlaşılıyor ki, önümüzdeki üç yıl boyunca bir kemer sıkma planı devreye girecektir. Bu dönemin en sancılı yılı ise 2010 yılı olacaktır. Çünkü bu yılda hem bütçe harcamalarının payı küçülüyor hem de vergi yükü artmış oluyor.
Ancak hemen belirtelim, kemer sıkmanın öngörülen dozda olup olmayacağı olası iki önemli gelişmeye bağlı. 2010 yılında olası bir erken seçim ve/veya IMF ile olası bir anlaşmada doz yükselebilir de yumuşayabilir de. Hangi durumun geçerli olacağı hükümetin IMF ilişkilerine göre şekillenecek. Erken bir seçim ve IMF ile anlaşmanın gerçekleştiği bir ortamda, IMF’nin seçim harcamalarını dert edinmemesi olasılığı bir hayli yüksek (Son seçimde olduğu gibi. Hatırlanacaktır, IMF bir sorun yaratmamıştır). Bu olasılıklar nedeniyle olsa gerek, mali disiplini sıkı kurallara bağlayıcı mali kuralın yürürlüğe girmesi 2011 yılı bütçe dönemine bırakılmıştır.
OVMP’de yer alan diğer hedefler ise geçmiş yıllarda olduğu gibi bu kez de yineleniyor. Oysa yinelenenlerin (sosyal harcamalar artırılacak, istihdam desteklenecek, bölgesel gelişmişlik farklılıklarını azaltan harcamalara önem verilecek, yaşam kalitesi yükseltilecek, kayıtdışılık azaltılacak vb.) öngörülen kurguda hiç mi hiç gerçekleşebilme olasılığı bulunmuyor. Çünkü bu işler için bütçeden herhangi bir kaynak öngörülmüyor. Sosyal devleti tasfiye etmeyi, kemerleri sıkmayı öngörmüş bir kurgu olsa olsa bu sorunları daha katmerleştirir. Zaten OVMP de geçmiş yıllarda olduğu gibi bu kez de bunu yapmaya çalışıyor.