Her gün bir yeni hareket, bir yeni olayla gündeme uyanıyor millet. Genel ortalamaya bakıldığında, yeni gelen gümbürtü çok daha beter oluyor. Yani anla işte, adam tam seni tebrik edecek, destekleyecek, tak, araya bir olay giriyor. Çok yoğun gündem, hayat hızlı

Oylamaya açıyorum

> EZGİ ÇELİK e.ezgicelik@gmail.com

Karartmalarda artış var! Tekrara mı düştüm acaba dedirtecek kadar karanlık yazılar yazılıyor. En iyi ihtimalle, tatlı başlayıp sonunda bir anda siyaha vuruyor. Gözünü sevdiğimin ironisi! En çok buralarda itibar gördün ya, sevinsek mi, üzülsek mi bilemiyoruz. Ama kurtarıcımızsın, yine de sen sağol, ironi.

Bu aralar merak buyurduğumuz konu ironiye pek açık değil ama oylamaya açık. Tarafını seçersin, süzüm süzüm süzülürsün. Bizdeki görev; maddeleri sırala, acaba mı diye sor, cevap yok ama tahmin çok diyerek ver fırına, çıkınca da at masaya, kapışmayı izlemeye doyma. Tabii, bu konuda!

İnsan istiyor ki, sihirli bir değneği olsa, bir anda tez yazsa. Yahu nedendir ki, kimsenin ağzı, yüzü, eli, eti, kemiği, tüm varlığı ile gitmez koca yüreği, karşısındaki insana destek olmaya? Ağızla tebrik edecek, yüzünle gülümseyecek, elini uzatıp, koca yüreğinle tüm kemiklerini kavrayacaksın. Olay bundan ibaret. Ve tarifi kadar bile sürmez bu devinim. Ben dedim ki tez, ama deseniz ki haydi okullarda koyalım bunu ders, utanır insan, öğrenilir mi canım böyle bir ders. Ama, öğrenmek lazımmış demek ki cancağızım. Sonra okul yılları bitip, sokaklarda koşturmaya başlayınca bir bakıyorsun ki, el elde baş başta cancağızım. Bitmiş gitmiş o doksandan destek atışları. Dışarıda herkes bu eğitimi almamış. ‘Destek dediğin kuvvettir, tebrik dediğin zaten gereklidir’ diye yanarsın, sonra kendi kendine sönersin. Öyle geçiştirmeli bir yerdir dışarısı. Çok komik durumlarda kalırsın. Bir gün mesela kendini bu konuda eğitirken yakalarsın. ‘A a cancağızım, yıl 2015, devir teknoloji devri, koşturmaca, yoğunluk… Artık böyle şeyler demode. Zaman yok’. Ya da hâlâ bunlara ‘takılacak’ zamanın olduğun için paniklersin; ‘Aman allahım, yoğun insanlar böyle şeylerle ilgilenmez. Ben acaba yeteri kadar meşgul değil miyim?’ Aradaki şanslı azınlık, arada ayılır da, kendi kendinde kırılma, burulma hakkını bulur. Fakat o da fazla uzun süremez. Of! Çünkü ne çok kırılacak şey vardır. Hüznü, alınganlığı bile daha yaşamaya doyamadan bırakmak zorunda kalır.

Evet! Oylamaya açık cancağızım! Her gün bir yeni hareket, bir yeni olayla gündeme uyanıyor millet. Genel ortalamaya bakıldığında, yeni gelen gümbürtü çok daha beter oluyor. Yani anla işte, adam tam seni tebrik edecek, destekleyecek, tak, araya bir olay giriyor. Çok yoğun gündem, hayat hızlı. Unutma, yoğun olmak işin cilası. E hadi orada kaçtı tren. E sen de tam eğilip büküleceksin, ağlayıp tepineceksin, tak, oradan da sana daha ağır bir gündem. Yakamadan ağıdını, yenisine döndürdün zaten kafayı. Bu iki gruba dahil olamamışsan zaten, bil ki sen anca kendi kaderinle boğuşmaktasın. Sen, ‘affınıza sığınıyorum, ama ben önce kendimi kurtarmaya koşuyorum’ tarikatının üyesisin. Seni ancak torunların affetsin.

Yahu, çok şımarmasın, kendine fazla güvenmesin, pohpoha alışmasın diye iltifat orucu tutan bir milletin çocuklarıyız biz. Hala anne babalarımız bu oruca mahkum gibiler. Sen pohpohtan korkan bir insanın, hangi tebriğini bekliyorsun, açmışsın kulağını. Ülken süt liman olsa, kafaların içi iç savaş.

Oylamaya açıyorum tabii, elimi korkak alıştırmıyorum. Şimdi başarılı bir filmine sevinirken, haberi geldi arkadaşı tiyatrodan atılmış. Konsere çıktı, Nazım’dan şiiri patlattı, ortalığı tutku sardı, haberi geldi arkadaşı bir yıl sansürü kaptı. İmzayı attı, tiyatroyu satın aldı, kutlamadan bir o yana bir bu yana sallandı, haberi geldi sahneler kapatıldı, ödenekler kısıldı. Televizyondaki zaten daha hiç kutlama bayrağını açamadı. Gazeteler zaten içten ‘Allah’ım sana geliyoruz’ dışarıdan ‘Yılmıyoruz yazıyoruz’. Şimdi bu leziz tabloda, oylama şıklarımız; a-) Hangi kuvvet bana zincir vuracakmış şaşarım! Tebrik, destek esirgemem, coşarım. b-) Ağlarım zırlarım, sırtım sıvazlansın yoksa kaçarım. c-) Dert bende, derman bende, her şey anca kendime d-) Yar bana ver ki kudretli bir bellek, kaçmayayım buralardan sevgisizleşerek.
Dileyelim! Gelecekte, bol kahkahalı yazılar olsun. Bundan sonra, keder sadece ironi için vesile olsun!