Kemal Kılıçdaroğlu’na sorarsanız öyleymiş. Ama Arif Şirin bir Pir Sultan Abdal değildir ve onun gibi ozan da değildir. Dini, dili, rengi, düşüncesi ne olursa olsun hayatta olmayan biri için olumsuz bir söz söylemek anlamsız ve faydasızdır. Söylenecekler yaşarken kendisi için yazılmış söylenmiştir ve tekrarına gerek yoktur. Ama Kılıçdaroğlu, CHP’nin siyasal kıblesini sağa çevirmek, ittifak yaptığı […]

“Ozan Arif” Pir Sultan Abdal ile aynı mı?

Kemal Kılıçdaroğlu’na sorarsanız öyleymiş. Ama Arif Şirin bir Pir Sultan Abdal değildir ve onun gibi ozan da değildir.

Dini, dili, rengi, düşüncesi ne olursa olsun hayatta olmayan biri için olumsuz bir söz söylemek anlamsız ve faydasızdır. Söylenecekler yaşarken kendisi için yazılmış söylenmiştir ve tekrarına gerek yoktur.

Ama Kılıçdaroğlu, CHP’nin siyasal kıblesini sağa çevirmek, ittifak yaptığı İYİ PARTİ’nin retoriği ile siyaseti sağcılaştırmak ve sağdan oy almak için,  Pir Sultan Abdal gibi, Alevilerin ulu ozanını, Nefesleriyle Alevi, Bektaşi ve Kızılbaş geleneğinin taşıyan ve zenginleştiren Daimi babayı, Aşık Veysel’i, bir parti ve Türk islam Sentez ideolojisinin sanatçısı Arif Şirin ile aynı düzeyde ve aynı anlayışta olduğunu söylerse elbete bir tartışma olacaktır.

Kılıçdaroğlu bir parti genel başkanı olarak, istediği kişi için “Allah’tan rahmet dileyebilir.” Elbette bu dileklerin, inançsal istismardan, alakasız karşılaştırmalardan, abartırlardan ve siyasi oya tahvil etme amaçlarından arındırılmış olması gerekir.

1970’lerden itibaren ülkücülerin, MHP’liler ve son bir kaç yıldır da İYİ PARTİ’ye yakın olan, Maraş katliamının katillerine şiirler yazan ve Hrant Dink’in katiline “Ogün öyle desinler, Bugün böyle desinler, Fatihalar, yasinler, Bitmez Karadeniz’de” diye övgüler dizen bir kişiyi,  Aşık Veysel, Aşık Daimi ve Pir Sultan Abdal ile eşdeğer görmek ya da onlara benzetmek bir çok açıdan haddini aşmış açıklamadır. 

Kılıçdaroğlu, Alevi, devrimci ve solcu katillerini öveni överken, insanı kabe, sevgiyi dini, aklı rehber edinmiş, hak ve halk aşık ozanlarını istismar etmesi, bir tür “Stockholm sendromu” olmuştur.

Sevginin ve barışın diline sığınarak hak ve halkı için deyişlerini, şiirlerini, türkülerini dile getiren ozanları, kin ve nefret diliyle toplumsal kutuplaştırmayı rehber edinmiş kişileri, aynı mertebeye koymak, Pir Sultan Abdal’ı, Aşık Daimi’yi bilmemektir.

Bu topraklarda çok sultanlar geçmiştir. Ama varlığını, ozanlığını hak ve halkı için meydana seren Pir Sultan Abdal tektir! 

Çok ozanlar ya da kendini ozan sananlar geçmiştir, ama Pir Sultan Abdal, Aşık Daimi Baba ve Aşık Veysel Alevilerin hem ozanlarıdır, hem de yol rehberleridir. 

Parti ve ideoloji sanatçılarını ulu ozanlara benzeterek, siyasal maskaralığa sığınmanın bir alemi yok. Kendisine kin ve nefret söylemi içinde olan Arif Şirin’i Pir Sultanlaştırmak suretiyle, Alevilerin değerlerini istismar edilmemelidir. CHP’nin buna ihtiyacı da yok. Bu çirkin tavır için CHP özür dilemelidir.

Kılıçdaroğlu CHP’sini ve siyasetini sağcılaştırabilir, sağ iktidara karşı sağcılığa sığınarak kazanmayı hayal edebilir. Ama Pir Sultan Abdal’ın torunları, Arif Şirin siyasetine destek vermez.

Entellektüel cari açıkları büyümekle kalmamış, aynı zamanda yazdıklarından, siyasal olarak ne kadar kriz içinde ve basiretsiz olduğunu anlaşılan CHP’nin danışman kadroları, sanırım Kılıçdaroğlu için hazırlanan Salı grup toplantısı metinlerindeki zorlamaların, çelişkilerin, tükenmişliğin ve siyasal zavallılığı görmeyecek kadar öngörüsüzler. 

Yüzünü halka dönmek ve siyasal direksiyonu sosyal demokrasiye, sola ve sosyalistlere çevirmek yerine, söylemleri, türküleri ve eserleriyle  sola, devrimcilere, ilericilere ve hatta CHP eski başkanları olan Ecevit ve İnönü’ye karşı yaptığı nefret ve kışkırtma söyleminin sahibi Arif Şirin’i, Pir Sultan ve Neşet Ertaş gibi gerçek halk ozanlarıyla eşit görmek tam anlamıyla cehaletin dışa vurumu ve siyasal düzenbazlıktır.

Maraş katillerini öven, Sivas katliamının sanıklarını, katillerini görmezden gelip, “Nesin ulan nesin sen?  vay namussuz vay, vay!  türk değilsin kesin sen. Sivas’ta yananların, yanıp giden canların katilisin” diye Aziz Nesin’i sözleriyle linç eden Arif Şirin’i, “sevgiyi, hoşgörü ve haksızlık karşısında direnen” ve Pir Sultan Abdal gibi kişi olarak tanımlamak, bilgi, vicdan ve tarih fukaralığının daniskasıdır.

“Şeriat için ipe asılmayı” savunan biri ile şeriat karşı çıktığı için “katli vacip” ilan edilip ve şeriatın ipiyle asılan Pir Sultan Abdal’ı hangi akıl aynı mertebede görebilir ?

Pir Sultan Abdal gibi nice Alevi-Bektaşi-Kızılbaş Aşık, Ozan ve bilge insanlarını “katli vacip” fermanları ile ölüm emri veren Osmanlı hükümdarlarına metiye düzen bir kişi ile, “Bozuk düzende sağlam çark olmaz” ve “Şalvarı şaltak Osmanlı/ Eğeri kaltak Osmanlı/ Ekmede yok, biçmede yok/ Yemede ortak Osmanlı” diye Osmanlı hanedanları karşısında halkın haklarını savunan Alevi ulu ozanları nasıl eşdeğer görülebilir?

Pir Sultan Abdal ya da Daimi Baba,  Arif Şirin gibi ideolojik eksende bir parti ve ülkü ocakları sanatçısı olmadığı gibi, bir slogan sanatçısı da olmadı.

Ne Pir Sultan Abdal ne Daimi Baba, Arif Şirin gibi makam ve mevki için MHP’den milletvekili adayı da olmadılar. 

Yüzünü insana ve halkına dönmüş, “Benim kabem insandır” diyerek, “yetmiş iki millete aynı nazarlarda gören” anlayış ile sözünü ve kıblesini partisinin ve örgütün tekçi sloganları ve Türk İslam Sentezi ideolojisine göre tarif eden bir anlayış nasıl yan yana konulabilir?

Bozkurt işaretini barış işareti sananların, bugün Arif Şirin’i Pir Sultan Abdal ya da Daimi baba sanması komik değil, aslını inkar edenlerin trajedisidir.

Kemal Kılıçdaroğlu;

“Daha hâlâ “Uğur Mumcu” itini,

Yazdıran kuvveti bilmek istiyom

Bölücü kim imiş, bilelim bizde,

Söyleyin doğruluk var ise sizde.

CHP`nin kayığını denizde,

Yüzdüren kuvveti bilmek istiyom

İzini kaybetti yürüyüp karda,

Bu ne biçim iştir, adalet var da,

Ecevit`i suçsuz gibi dışarda,

Gezdiren kuvveti bilmek istiyom” diyen Arif Şirin’i;

“Kainatın aynasıyım
Madem ki ben bir insanım
Hakkın varlık deryasıyım
Madem ki ben bir insanım

İnsan hakta hak insanda
Arıyorsan bak insanda
Hiç eksiklik yok insanda
Madem ki ben bir insanım”
 diyen Aşık Ozan Daima baba ile bir görmüş.

Şimdi ben de bilmek istiyorum; Kemal Kılıçdaroğlu’nu kıblesi insan olan Dersim’den ve kendisinin bağlı olduğu ulu ocağından ve aşık, ozan geleneğinden koparıp, sol yerine sağa döndüren düşünsel ve ideolojik direksiyonun başında kim var?

Bende bilmek istiyoruz; CHP ve Kılıçdaroğlu kendisine ciddi oranda oy veren Alevilerden özür dileyecek mi?

Bakalım görelim CHP, Pir Sultan Abdalın dediği gibi “Şu ellerin taşı hiç bana değmez. İlle dostun bir tek gülü yareler beni” deyişinden ders alacak . mı?