Komisyonda görüşülen ve 15 maddesi onaylanan orman kanunu değişikliğinde amaç yine rant. Özel ormanları imara açacak değişikliği değerlendiren Prof. Dr. Atmış, "Rant amaçlı bir değişiklik" dedi.

Özel ormanları da yok edecekler
Fotoğraf: AA

Gökay BAŞCAN

Terk edilmiş maden sahalarına inşaat molozlarının dökülmesi işini belediyelerden alarak özel şirketlere devredecek ve bazı özel orman alanlarının orman vasfının kaldırılarak yapılaşmaya açılmasına neden olacak kanun teklifine tepkiler sürüyor. Komisyonlarda görüşülen “Tarım Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” önümüzdeki haftalarda Meclis gündemine gelmesi bekleniyor. Çevre Komisyonu’nda görüşülen, ormanları ve tarım alanlarını yakından ilgilendiren kanun teklifinin ilk 15 maddesi onaylandı.


6831 sayılı Orman Kanunu’nun 16. Maddesi’nde yapılmak istenen değişikliği değerlendiren Ormancılık Politikası Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış, “Rant amaçlı bir değişiklik” dedi. Madencilik faaliyetlerinin sona ermesiyle doğal yapısı bozulmuş orman alanlarının rehabilite edilmesi amacıyla orman yetiştirilmek üzere inşaat, yıkıntı ve hafriyat atıkları ile doldurularak ağaçlandırmaya hazır hale getirilmesi işi Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na devredilecek. Daha önce belediyeler bedeli karşılığında izin verirken Bakanlık, bu işi artık “Bakanlıkça uygun görülmesi halinde ihale mevzuatına göre gerçek ve tüzel kişilere” yaptırılabilecek. Değişikliğe ilişkin konuşan Prof. Dr. Atmış, “Daha önce belediyeler üzerinden özel ve tüzel kişilere yaptırılmakta olan bu işler yeni bir rant ve mafya düzeni doğurmuştu. Şimdi bakanlık (hükümet) bu işi direkt üzerine alarak rantı dağıtan kuruluş olma girişiminde bulunuyor. Bunda büyükşehir belediyelerinin çoğunun muhalif belediyeler olmasının önemli bir payı var” ifadelerini kullandı.

MÜTEAHHİTLERE DEVREDİLECEK

Yeni değişiklikle kesilecek ağaçları damgalama işini daha önce devlet memuru konumunda olan yetkili kişiler (orman işletme şefleri ve orman mühendisleri) yaparken, bu işi artık Orman Genel Müdürlüğü’nün belirleyeceği kişilerin yapabileceğine dikkat çeken Atmış, “Hatta dikili şekilde ağaç kesme işini üstlenmiş müteahhitlerin çalışanları kesilecek ağaçları damgalama yetkisine sahip olabilecek. Böylece müteahhit için kesilmesi en kârlı ağaçların damgalanması sağlanabilecek” dedi.

YOĞUN YAPILAŞMAYA NEDEN OLACAK

Orman kadastrosu yapılmış ve özel orman olarak tescil edilmiş yerlerde tekrar değerlendirilmeler yapılacağına, bunun da ormanlarda yapılaşmaya neden olacağını belirten Atmış, “Özel orman olarak tescil edilmiş yerler yatay alanın yüzde 6’sını geçmemek üzere imar planlamasına uygun inşaat yapılabilir. Ancak sahipleri bu alanı orman rejimi dışına çıkarabilirse, bu alanda yoğun yapılaşma izni alabilir. Özel ormanlar Orman Tanımını içeren Orman Kanununun 1. Maddesinin G fıkrasında yer alan ‘Orman sınırları dışında olup, yüzölçümü üç hektarı aşmayan sahipli arazilerde tabii olarak yetişen her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler’ in orman sayılmamasından yararlanarak, daha önce ‘özel orman’ olarak tescil edilmiş arazilerini, orman rejimi dışına çıkarıp yoğun yapılaşmaya açarak rant sağlamaya çalışmaktadır. Bu şekilde bir teklifi TBMM’ye getiren milletvekilleri bu ranta ortak olma gayreti içindedir. Bu şekilde yapılacak bir değişiklik, betonlaşmış olan kentlerimizin biraz daha fazla betonlaşmasını sağlayarak kent yaşamını daha da yaşanmaz hale getirecektir” şeklinde konuştu.

Ülkede sağlıklı olmayan verilere göre; 286 adet özel ormanı bulunduğunu ve bu ormanların bazı kaynaklarda 10 bin 140 hektar, bazı kaynaklarda da 11 bin 544 hektar alan sahip olduğunun belirtildiğini söyleyen Prof. Dr. Atmış, “Bu miktarın ülke ormanlarının çok azını oluşturuyor ve çoğu bu özel ormanların çoğu İstanbul ve civarında yer alıyor. Fakat bu kanun geçerse, yeşil alanları her geçen gün azalmakta olan İstanbul daha da betonlaşacak” dedi.

KİŞİLERE ÖZEL KANUN MADDESİ

Kocaeli’nin Kartepe ilçesindeki daha önce 2/B uygulaması yapıldığı halde orman dışına çıkarılmamış alanların, tekrar 2/B uygulaması yapılarak orman dışına çıkartılmak istenmesini değerlendiren Atmış, “Bahsi geçen yöre; arazisi değerli ve çok popüler bir yer olduğu için, ayrıca orada sürekli yaşayan veya yazlığa sahip olanların büyük ihtimalle politik güçleri de yüksek düzeyde olduğu için, kendi kişisel sorunlarını bu kanun değişikliğinin yapılış sürecinde çözmeye kalkmışlardır. Bu şekilde yöreye ve kişiye göre düzenlenecek bir kanun, kanun yapılmasının lafzına ve ruhuna uymayacaktır. Çünkü kanunların; genel, sürekli, objektif ve gayri şahsi kurallar içeriyor olması gereklidir” ifadelerini kullandı.

SOL Parti Tarım Çalışma Grubu da kanun teklifi değişikliğine tepki gösterdi. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ağustos ayından beri zaman zaman ‘tarım eylem planı’ biçimde servis edilen haberlerde de ifade edilen bu maddeler çiftçiler için mutlak sömürü anlamı taşımaktadır. Teklifin kabul edilen maddelerinin hayata geçirilmesi halinde tarımdaki yapısal sorunlar derinleştirecektir. Köylüler ve küçük çiftçiler hızla topraklarından koparılacaktır. Böylece girdilere bağımlı hale getirilmiş çiftçilerin bağımsız hareket etme özgürlükleri de ellerinden alınmış olacaktır. Üretim ve yaşam hakkımızı gasp eden bu maddeler derhal geri çekilmelidir”