Kamuya ait mal ve hizmetlerin özelleştirilmesi ile yüzleri gülenler, kasaları dolanlar dolayısıyla mutluluğuna mutluluk katanlar...

Kamuya ait mal ve hizmetlerin özelleştirilmesi ile yüzleri gülenler, kasaları dolanlar dolayısıyla mutluluğuna mutluluk katanlar….

Yeni liberal politikaların hayata geçirilmesi ile birlikte, kamu varlıklarının özel sermayeye aktarılması çalışmalarında neredeyse sona gelindi.

Söz konusu aktarma işlemi yapılırken başta demokratik kitle örgütleri olmak üzere pek çok demokrat ayağa kalktı ve isyan etti. Yapılmak isteneni en açık biçimiyle kamuoyuna sunmak üzere çeşitli girişimlerde bulundu. Elbette kapitalistlerde boş durmadı ve karşı hamlelerini yaptılar. Devasa olanakları ile dezenformasyonu en üst noktada hayata geçirdiler.

Dediklerine göre;

Özelleştirmeler ile, rekabet ortamı oluşturulacak ve akabinde de hayat ucuzlayacaktı.

Özelleştirmeler ile, şeffaflık sağlanacak, demokratik bir ortamda ticaret oluşturulacaktı.

Özelleştirmeler ile, kalite ve arz sürekliliği sağlanacaktı.

Temel argümanları işte bunlardı.

Peki sonuçta ne oldu?

Kendi coğrafyamızdan, Türkiye’den birkaç örnekle ne olduğuna bakalım.

Eti, sütü bir kenara bırakalım, bunları da etkileyen sanayi üretiminin başat girdilerinden enerjiye bir göz atalım.

Geçtiğimiz hafta elektriğe ve doğalgaza zam yapıldı. Kışa girerken vatandaşın cebine yine malum eller uzandı. Hayat ucuzlamadı, aksine pahalılaştı ve gün geçtikçe daha zor yaşanır hale geldi.

Elektrik piyasasında özelleştirme işlemleri son dağıtım şirketlerinin devri ve kimi üretim santrallerinin satışı ile son bulmak üzere. Yani artık özel sermayenin talebi olan rekabet ortamının sağlandığı bir piyasa söz konusu. Hal böyle iken özelleştirmenin başladığı yıllara göre elektrik neredeyse üç katına satılır oldu. Hayatın ucuzlukla beraber kolaylaşması bir başka bahara kalmış gözüküyor. ( Belki Arap Baharı benzeri bir bahara..)

Ya şeffaflık? O da başka bahara..

Zira kapitalizm için sadece kar, kar ve daha çok kar söz konusu. Bunun için de her yol mubah. İşte size taze bir örnek; Özelleştirilen dağıtım şirketleri, Hazinenin ödemekte olduğu sokak aydınlatmalarının faturasını bir yılda ikiye katladı. Bir yılda ne oldu? Elektrik fiyatları ikiye mi katlandı? Hayır. Sokaklar iki misli aydınlatılır mı oldu? Hayır, tam aksine gece yarısından sonra sokak aydınlatmaları bir genelge ile üçte bir oranında azaltıldı.

Sonuç; şişirilmiş faturalar, denetimsizlik ve atanmayıp intihara sürüklenen öğretmenler, öğretmensiz öğretim, elli kişilik sınıflar, hasta vatandaştan her geçen gün daha fazla kesinti, ödemesi yapılan ilaçların her geçen gün birer birer listeden çıkartılması,vs, vs….

Bir de doğalgaz hikayesi var elbette. Özel sektörün rekabet yok, tekel var dediği gaz ithaline yönelik piyasasının da hızla özel sektöre devri söz konusu. Peki bunun sonuçları ne ?

Bu güne değin gün be gün artan ve 200 Dolarlardan 500 dolarlara gelen doğalgaz fiyatları zaten ortada idi. Çapraz sübvansiyonun olduğu söylenen gaz piyasasından devletin çekilmesi ne getirecek? Elbette ki doğalgaz fiyatlarının en kısa zamanda hızla yükselişini. Ve buna bağlı olarak ta elektrik fiyatlarının hızla yükselişini. Ve yine bunlara bağlı olarak ta nerdeyse tüm sanayi mallarının ve pek çok hizmetin fiyatlarının hızla yükselişini.

Şeffalık ve ticarette daha demokratik ortam yaratmak lafzına gelince. Doğalgaz ithal izni alan firmalara bir göz atın göreceksiniz. EPDK, yeterlilik için başvuran 37 firmadan 34’ünü eliyor. Geriye kalanlar, Gasprom’la şu yada bu oranda ortaklığı olan ve Atasay Kuyumculuk gibi mevcut hükümetle ilişkileri malum şirketler…

Özelleşince güzelleşenler(!) ve çirkinleşenler… AKP’nin zayıf karnındaki ur büyüyor. Bu öyle basit bir operasyonla giderilecek bir hastalık değildir. Burnu kafdağında olanlar bilmiyorlar ki bu hastalık adamı götürür. Hem de çok kısa zamanda. ..