Bu satırlardan sanatın özgürleştirilmesi adına tüm ilerici toplumsal yapılara ve kurumlara bir çağrı yapmak istiyorum. Gerekçelerini açıklamadan önce yapılmasının artık elzem olduğunu düşündüğüm önerilerimi tartışmaya, eleştirmeye ya da katkıda bulunmaya davet çıkarıyorum. 

ÖNERİ; Ülke genelinde tüm ilerici kurumların ve kültürel yapıların şu anda ikame ettikleri yapılardaki gösteri, toplantı salonlarını kendi bağımsız kimliklerini koruyarak dağıtım tekellerine alternatif olarak özgür sanat ve sanatçılar için işletmeye açmaları. Şimdiye kadar verilen etkinlik desteklerinden bahsetmiyorum. Oda tiyatroları, cep sinemaları örneğinde olduğu gibi 40-50 kişilik salonları değerlendirme. Ekonomik bilet fiyatlarıyla sanatsal üretimi hem dağıtım tekellerinden kurtararak halka ulaştırmak, hem de edinecekleri küçük birikimleri kendi kültürel-destek altyapılarını güçlendirecek geliri elde etmek. Böylelikle sürekliliği sağlayacak teknik altyapıyı oluşturmak. Yetenekli kişilere projelerinin daha henüz başındayken gerçekleştirebilme olanaklarının olduğu hissi ve güveni kazandırmak, sergilenmeyen fotoğraf, heykel ve resimlere, sahne bulamamış oyunlara ya da vizyonda yeterince yer bulamayan kurmaca, belgesel ve kısa filmlere gösterim sağlamak. Sonuç; ürün döşeme hinliğine esir düşmeden ya da piyasa koşullarının zorladığı formlardan uzaklaşarak yani özgürleşerek hikâyelerimizi oluşturmak, kısaca anlatının özgürleşmesine yol açmak. 

Bunun için iletişime geçerek tüm ayrıntıların tartışılması ve yeni önerilerin değerlendirilmesi için toplantı organize edilmesi...

GEREKÇE; Ülkemizde amatör tiyatrolar salon bulmakta zorlanırken, kendi olanaklarını zorlayarak filmi üretenler sinema salonları bulamazken ya da fotoğraf ve resim sergi salonları ticari işletmeler haline dönüşmüşken özgür sanattan nasıl söz edebiliriz? 

Sanat her türlü iktidarın karşıtıdır ve karşı dille yaşamın içinde yer alır ve yaşamı yorumlar. Bilindiği gibi ülkemizde iktidar kendisinden bağımsız bir ilişki akışına tahammül edemediği için her daim sanat ve iktidar sorunu var olmuştur.

Sanat sadece bugünü değil, geleceği de içerikler. Görselliğin illüzyona dönüştüğü günümüzde sanatın ve sanatçının asıl işlevi; liberal ve muhafazakâr politik toplum imgesinin yarattığı dünyayı sorgulamaktır. Muhafazakâr AKP’nin on yıldan fazla süredir iktidar serüveninde iletişim araçlarının çoğunluğunu kumpasına almışken, muhafazakâr bir sanat anlayışını savunan kesimin temsilcisi konumunda iken, yeni Osmanlı İslamcılığının kültür referanslarını sürekli çığırırken, altta zaten var olan piyasacılık ya da daha çok endüstri olarak düşünen bir bakış açısına sıkıştırılmış bir kültür-sanat anlayışı akışkanken, fakir ama isyanın mekânları olan odalarımızı özgür sanata açmak çok mu zor? 

İktidar kendi ideolojisinin propagandası için sanat ve sanatçı profilini tanımlar. Ancak gerçek sanatçı her zaman kendi ‘yaratımı’ ile her türlü iktidar arasına mesafe koyar. Totaliter ideolojilerin yöneticilerinin kendi propagandaları için çeşitli sanat dallarını desteklediklerini biliriz. Nazi Almanyası’nda sinemaya verilen destek gibi... Leni Riefenstahl’ı anımsayalım. Totaliter bir ideolojiye angaje olmuş devletlerin en önem verdikleri şey, angaje ‘sanatçı’ yetiştirmektir. Bu tip sanatçı bozuntuları kendi yaratımını, iktidarın gölgesinde bir meta haline döndürmek gayretindedir. İktidardan; ekonomik, siyasi, sosyal vb her türden rant elde etme ve ondan nemalanma isteği bitmez. Güce göre sürekli yer değiştiren, halk ayaklanması olduğunda halkın yanında, ayaklanma kısmen bastırıldığında tekrar iktidarın yanında yer alan sanatçı profilinden davranışlar sunar. İktidarın bir şiddet biçimi olduğunu bilen bu tip bir sanatçı, o şiddetin gazabına uğramamak adına, iktidarın yanına konumlandırır kendini.

Kapitalist dünyanın yozlaşmış kültürüne karşı, topyekûn, her alanda mücadele gibi emperyalizmin yayılmacılığına ya da egemen sınıf çıkarlarını ezilen halklara dayatma ve benimsetme politikalarına ve erkine karşı mücadele gereklidir, hatta zorunluluktur. 

Benimkisi bir öneridir, eksik ya da yanlışlıklar içerebilir. Dönüşümlerinizi mail adresime bekliyorum, ilk toplantı organizasyonunu sizlerden gelen istekli katılım belirleyecek. Umutla bekliyorum.