Özgür Özel: Erdoğan’a partner değiştirmeyi teklif edersem, Cumhur İttifakı'nı dağıtırım
CHP Lideri Özgür Özel, erken seçim ve normalleşme tartışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Özel, Devlet Bahçeli'nin “AK Parti ile CHP arasında ittifak samimi dileğimizdir” açıklamasına ilişkin "Erdoğan’a partner değiştirmeyi teklif edersem, Cumhur İttifakı'nı dağıtırım" ifadelerini kullandı. Özel erken seçim için ise, "Ben diyorum ki; bugünden bir buçuk sene sonra yapılacak seçimde yani 2026 başında biz Erdoğan’ı yeneriz" diye konuştu.
Siyaset gündeminde 'normalleşme süreci' ve 'erken seçim' tartışmaları devam ederken, CHP lideri Özgür Özel gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
T24'ten Cansu Çamlıbel'e konuşan Özel, 'siyasette normalleşme' tartışmalarına ilişkin "MHP çok erken rahatsız olmuş olabilir normalleşmeden. AK Parti de MHP’nin restini görmüş olabilir. Ama istedikleri kadar normalleşmeyi torpillemeye çalışsınlar, normalleşmenin bir toplumsal karşılığı var. Bu toplum kavgadan, gerginlikten bıktı" dedi.
"Ben Devlet Bahçeli'nin “AK Parti ile CHP arasında ittifak samimi dileğimizdir” derken aslında ne demek istediğini bilmiyor muyum?" diyen Özel şu ifadeleri kullandı:
"Erdoğan'a 'Ya benimsin, ya kara toprağın' diyor. Bunun çalışmasını engelleyecek tek hamle şu olabilir. Ben Erdoğan'a “Sen Bahçeli'yi kafana takma. Ben sana Meclis'te de destek vereceğim, ekonomik pakette de destek vereceğim, arkandayım” dersem… Yani Erdoğan’a partner değiştirmeyi teklif edersem, Cumhur İttifakı'nı dağıtırım. Ama bu benim sırtıma, AK Parti'nin 22 yıllık hatalarına, sorumluklarına ortak olmak gibi hiç taşımaya niyetim olmayan bir yük koyar."
Erken seçim için 1,5 yıl sonrasını işaret etmesine ilişkin açıklamalarda bulunan Özel, "Şu anda vekillik yapanlar ömür boyu sürecek özlük haklarına ulaşabilsin diye mi?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Cumhuriyet Halk Partisi'nde bir erken seçim talebine 'dönemim dolmadı' diye itiraz edecek bir milletvekili de yok yani. Varsa da çok bir önemi yok. İki buçuk yılın benim başka bir anlamı var. Erdoğan biz erken seçim kararı almazsak bir daha aday olamıyor. Ona kamuoyunun önünde şöyle bir teklifte bulunduğumu düşünün; 'İki buçuk yılın geçti, iki buçuk yılın daha var. Gel seçimleri yenileyelim.' Seçimden kaçamayacaktır çünkü 'Yok ben kaçıyorum' dediğinde her geçen gün aleyhine işleyecek. Herkes şöyle düşünecek; 'Demek ki kaybedeceğini biliyor.'"
Özel, "Erdoğan’ı buna zorlarsanız Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasının önünü açan siz olacaksınız. Bu çok büyük bir siyasi risk değil mi?" sorusuna ise, "Başka türlü benim zaten erken seçim kararı alacak gücüm yok ki. 360 milletvekili gerekiyor, bizim 130 milletvekilimiz var. Muhalefetin toplam milletvekili sayısı 270." yanıtını verdi.
Özel'in sorulara verdiği yanıtlar şu şekilde:
"• Sizin 31 Mart Yerel Seçimleri sonrasında ısrarla siyasi gündeme soktuğunuz ‘normalleşme’, Erdoğan'ın geçen haftaki çıkışlarına rağmen sona ermedi o zaman sizin açınızdan?
Bir kere, normalleşme bitse de Kıbrıs'a giderim, Erdoğan ‘gelme’ dese de giderim, hatta “Sakın gelme” dese de giderim. O ayrı bir şey. Ama normalleşme benim nezdimde bitmedi. Çünkü normalleşmenin amacı ufak tefek tartışmaları, kalıcı küslüklere ve ayrılıklara dönüştürmemek. Normalleşme 1980’lerde Türkiye'nin başarabildiği bir şeydi. Siyasi liderlerin el sıkışamadığı, birbiriyle konuşmadıkları, cenazede bile birbirlerini görmezden geldikleri, Anıtkabir’de birbirlerine sürtecek kadar yakın geçmelerine rağmen birbirlerine hatır sormadıkları bir süreci ben reddediyorum. Ben böyle bir fotoğrafın hiçbir yerinde olmam.
MHP çok erken rahatsız olmuş olabilir normalleşmeden. AK Parti de MHP’nin restini görmüş olabilir. Ama istedikleri kadar normalleşmeyi torpillemeye çalışsınlar, normalleşmenin bir toplumsal karşılığı var. Bu toplum kavgadan, gerginlikten bıktı. Bu toplum iktidarla muhalefetin Karagöz-Hacivat gibi kısır kavgaları yıllarca sürdürmesinden bıktı. Bu toplum artık kendi sorunlarının konuşulmasını istiyor. Ben 31 Mart’tan beri aynı şeyi söylüyorum; toplumun sorunlarıyla ilgili olmayan hiçbir kavganın bir tarafı olmayacağım. Bunu sürdürüyorum. Kim ne derse desin… Yoksa ben Devlet Bahçeli'nin “AK Parti ile CHP arasında ittifak samimi dileğimizdir” derken aslında ne demek istediğini bilmiyor muyum?
• Bahçeli sizce ne demiş oldu o sözlerle?
Erdoğan'a “Ya benimsin, ya kara toprağın” diyor.
• Ve de çalıştı galiba. Bahçeli’nin o çıkışından sonra sanki Erdoğan yavaş yavaş 31 Mart öncesindeki pozisyonuna döndü gibi.
Bu zaten çalışır. Bunun çalışmasını engelleyecek tek hamle şu olabilir. Ben Erdoğan'a “Sen Bahçeli'yi kafana takma. Ben sana Meclis'te de destek vereceğim, ekonomik pakette de destek vereceğim, arkandayım” dersem… Yani Erdoğan’a partner değiştirmeyi teklif edersem, Cumhur İttifakı'nı dağıtırım. Ama bu benim sırtıma, AK Parti'nin 22 yıllık hatalarına, sorumluklarına ortak olmak gibi hiç taşımaya niyetim olmayan bir yük koyar. Ben iktidara gidiyorum. Benim partim birinci parti olmuş. Seçimden beri her ay oylarımız artıyor. Büyük bir ekonomik kriz var. Erdoğan ne depremzede için ne de enflasyonla ilgili verdiği sözleri tutuyor.
ERKEN SEÇİM AÇIKLAMASI
• Gelelim geçen hafta siyaseti hareketlendiren erken seçim açıklamanızın detaylarına. Biz bu söyleşiyi yapmadan önce iki saatlik bir canlı yayında meslektaşım İsmail Küçükkaya’ya dediniz ki; “Bir buçuk sene sonra erken seçim kararı alması için Erdoğan’a öyle bir teklif yaparız ki ‘hayır’ diyemez.” Yani Erdoğan’a üçüncü kez cumhurbaşkanı olmasının önünü açacak bir teklif yapacaksınız, doğru mu?
Yüksek Seçim Kurulu'nun son kararı Erdoğan'ın 2023’teki ikinci seçiminin son seçimi olduğunu söylüyor. O karara itiraz edenler oldu ama reddedildi. Şimdi artık ona itiraz etmenin bir yolu yok. Ama Anayasa'ya göre eğer Erdoğan’ın bu ikinci cumhurbaşkanlığı esnasında Meclis bir erken seçim kararı alırsa kendisi son kez aday olabilir. Yani bu dönem meclis 360 milletvekiliyle erken seçim kararı alırsa Erdoğan bir kez daha ve son kez aday olabiliyor. Tabii o erken seçimi kazanamazsa bir daha aday olamaz, bitiyor. Mesela Erdoğan Meclis'i yarın kendisi feshetse aday olamıyor ama Meclis 360 milletvekiliyle erken seçim kararı alırsa aday olabiliyor. Şimdi benim bahsettiğim tarih bir buçuk sene sonra yani Erdoğan’ın ikinci cumhurbaşkanlığı döneminin tam ortası.
• Neden bugünü değil de bir buçuk sene sonrayı işaret ettiğiniz çok tartışılıyor. Şu anda vekillik yapanlar ömür boyu sürecek özlük haklarına ulaşabilsin diye mi?
Onunla meşgul değilim. Cumhuriyet Halk Partisi'nde bir erken seçim talebine “dönemim dolmadı” diye itiraz edecek bir milletvekili de yok yani. Varsa da çok bir önemi yok. İki buçuk yılın benim başka bir anlamı var. Erdoğan biz erken seçim kararı almazsak bir daha aday olamıyor. Ona kamuoyunun önünde şöyle bir teklifte bulunduğumu düşünün; “İki buçuk yılın geçti, iki buçuk yılın daha var. Gel seçimleri yenileyelim.” Seçimden kaçamayacaktır çünkü “Yok ben kaçıyorum” dediğinde her geçen gün aleyhine işleyecek. Herkes şöyle düşünecek; “Demek ki kaybedeceğini biliyor.”
• Ama sonuçta Erdoğan’ı buna zorlarsanız Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasının önünü açan siz olacaksınız. Bu çok büyük bir siyasi risk değil mi?
Başka türlü benim zaten erken seçim kararı alacak gücüm yok ki. 360 milletvekili gerekiyor, bizim 130 milletvekilimiz var. Muhalefetin toplam milletvekili sayısı 270.
• Erdoğan’ı erken seçime ikna etmek yerine 2028’i, yani normal seçim tarihini bekleseniz Erdoğan zaten aday olamıyor. Neden alasınız böyle bir riski?
Olamıyor ama o zaman da iki buçuk yıl daha katlanıyorsun. Ben diyorum ki; bugünden bir buçuk sene sonra yapılacak seçimde yani 2026 başında biz Erdoğan’ı yeneriz.
"ERDOĞAN'I YENECEK BİR ADAYLA HALKIN KARŞISINA ÇIKACAĞIZ"
• ‘Biz’ kim? Daha adayınız bile yok ortada.
Şu anda zaten daha alınmış bir seçim kararı da yok.
• E ama erken seçim için Erdoğan’a nasıl bir teklif götüreceğinizi tüm detaylarıyla çalışmışsınız. Adayınızın kim olacağı üzerine de çalışmaya başlamış olmanız gerekmez mi şu durumda? Ben size öne çıkan isimler üzerinden sorayım; Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve siz. Başka isim varsa masada onu da siz ekleyin tabii. Üçünüz de anketlerde Erdoğan’ın önünde çıkabiliyor musunuz?
Yerel seçimler öncesinde aday belirlerken 355 bin anket yaptırdık. Ben ölçme değerlendirme konusunda biraz fazla hassas ve bonkör birisiyim. Eskiden parti, ölçme değerlendirme bütçesinin yüzde birini harcarken ben tüm bütçenin altıda birini bu işe harcıyorum. Ölçme değerlendirme olmaksızın bir şey olmaz. Kimsenin kuşkusu olmasın, biz Erdoğan'ı yenecek bir adayla halkın karşısına çıkacağız. Erdoğan'ı yenmenin ya da Atatürk'ün partisini Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ilk seçimde iktidar yapmanın önünde hangi engel varsa ben o engeli ortadan kaldıracağım."