Katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan CHP'li Özgür Özel, seçimlere ilişkin konuştu, "Süleyman Soylu, Recep Tayyip Erdoğan iktidarı kaybettiği gün bu ülkeden kaçmaya kalkar" dedi. Kılıçdaroğlu'na linç girişimine ilişkin davada verilen kararı 'rezalet' olarak niteleyen Özel, İBB Başkanı İmamoğlu'nun YSK üyelerine hakaret iddiasıyla yargılandığı davaya ilişkin de "Ceza kesinleşirse, İmamoğlu siyasetten men edilecek. Cesaret ederlerse yedikleri demokrasi tokadının 10 katını yerler" diye konuştu.

Özgür Özel: Süleyman Soylu, Erdoğan iktidarı kaybettiği gün ülkeden kaçmaya kalkar

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidarı kaybettiği gün, ülkeden kaçmaya çalışacağını söyledi. Özel, "Bu milletin canını yakan her olayda madden ve manen mücadele etmesi gerekirken bir bakıyorsunuz o pisliğin içinde. En azından fotoğraf çektirmiş. Normal bir gün duramaz. 'Ben Erdoğan varsa varım yoksa yokum' diyor. 'İlk uçakla kaçmam lazım' mantık bu. Bunu böyle söyleyemeyip tersinden söylüyor. Süleyman Soylu, Recep Tayyip Erdoğan iktidarı kaybettiği gün bu ülkeden kaçmaya kalkar" ifadelerini kullandı.

Özel, Halk TV'de İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah'ın konuğu oldu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

KILIÇDAROĞLU'NA LİNÇ GİRİŞİMİ DAVASI

Burada yaptığı değerlendirmelerde 21 Nisan 2019 Pazar günü Çubuk’un Akkuzulu Köyü'ndeki cenaze törenine katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki CHP heyetine yönelik linç girişimine ilişkin davasında verilen karara tepki gösteren Özel, "Tam bir rezalet. Ülkenin geldiği durumu göstermek açısından böyle turnusol kâğıdı gibi. Öncesinde, sırasında ve sonrasında olanlar bir bütün" dedi.

Özel, şöyle devam etti:

"Öncesinde Süleyman Soylu valilere 'CHP'lileri şehit cenazelerine sokmayın' diye sözlü talimat verdi. Bu nasıl bir provokasyondur? Esasında bir bütün halinde baktığınızda bu işin başlangıç noktası Soylu'nun provokasyonu, hedef göstermesi ve doğrudan göstermeden talimat vermesiyle başladı.

Tuğla gibi kitabımız var bu linç girişimiyle ilgili. O davadan savcının bile bulmadığı sanıkları numaralandırarak yazdığımız. Kemal beye uğultular başladığında birileri çatıdan tahta dağıtmaya başlıyor millete. Bir çatıya gidip tahta alıyorlar, demir çubuklar istiflenmiş, bir köşede taşlar istiflenmiş. Kemal bey gidiyor, AKP yöneticileri, AKP Genel Başkan Yardımcısı Fatih bey neden elini sıkmamış? Cenaze bu ya, şehit cenazesi... Atmosferde bir şey var. Atmosferi germek istiyor. Hangi şehit cenazesinde Kemal beyin eli havada kalmış da bugün kalmış? Bunu görmek lazım.

Yumruk atmaya çalışıyorlar, arabası kullanılmaz hale gelmiş. Genel başkan içinde diye düşünerek kayalar atılıyor. Eve gidiyor, 'Yakın bu evi' diye bağıran bir kadın. 'O sen misin' diye sorulmamış, mahkemede de ses kaydı incelemesi... Mahkeme şüpheye düştük, ses bu kadına mı ait diye... Görüntüde var, bütün Türkiye biliyor. O yüzden sanık lehine yorumlayıp ceza vermiyorlar. Kadın bu çağrıyı yapmamış gibi... Yumruk atan kişi için de basit yaralama kastı deniliyor.

Adımı Özgür olduğunu bildiğim kadar, Ağrı Dağı kadar gerçek bir şeyden bahsediyoruz. Planlı, hazırlıklı ve önceden hazırlanarak yollandılar. Sen ülkenin siyasetçisini, ana muhalefet liderini öldürmeye çalışıyorlar. Siyasilerden nasıl mesajlar gelmesi lazım? Bahçeli 'Senin ne işin var orada' diyor. Soylu, 'Her yere gidilmez, bende bazı yerlere korkup gitmiyorum. O da gitmesin' diyor. Hedefi gösteren sensin. Erdoğan'dan samimi bir geçmiş olsun telefonu beklersin, televizyondan bile demediler. Neredeyse Kemal beyi suçladılar.

O gün olay olduğunda Milli Savunma Bakanı, 'Arkadaşlar' diyor. Oradaki gözü dönmüş güruh arkadaş olabilir mi? Ona arkadaşsa o bakan da bu memleketten, hepimizden uzak dursun. 'Arkadaşlar mesajınızı verdiniz artık dağılın' diyor. Bu mesaj olabilir mi?

Kemal beyin davasında bu kararı veren hâkim şöyle bir noktada. Öncesinde İçişleri Bakanı bunu diyorsa, olay olurken oradaki bakan, vekiller böyle davranıyorsa, sonrasında Cumhur İttifakı'nın iki lideri Kemal beyi suçluyorsa benim vereceğim karar belli diyor. Yumruk atan kişinin elini öpmek için sıraya girmişti bazı AKP'liler. Hâkim böyle bir psikoloji ile bu kararı vermiş. Süleyman Soylu günü gelince bunun hesabını verecek ama bu kararı verenlerde verecek. Böylesi bir linç davasında hiçbir kusur yok, hazırlık yok diyen adam bunun hesabını verecek. Bir soruşturma ile bunun hesabını verecek."

'İMAMOĞLU'NUN CEZASI KESİNLEŞİRSE SİYASETTEN MEN EDİLECEK'

YSK üyelerine hakaret iddiasıyla yargılanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun bugün görülecek davasına ilişkin de konuşan Özel, "Ceza kesinleşirse, İmamoğlu siyasetten men edilecek. Şiir okudu diye 4 ay hapiste tutulan bir kişinin daha sonra parti kurup başına geçip başbakan, cumhurbaşkanı olduğu bir parti nasıl böyle bir akıl tutulmasına tutuluyor ki, şimdi kendi siyasi rakiplerini içeri attırıyor.Cesaret ederlerse yedikleri demokrasi tokadının 10 katını yerler" dedi.

Özel, şöyle konuştu:

"İmamoğlu, yurt dışında bir uluslararası birliğin toplantısında kendisine verilen kürsüde İstanbul seçimleriyle ilgili 'Seçimi önce kazandık, iptal ettirdiler. Tekrar seçim oldu kazandık' diye konuştu. Türkiye'ye döndü. Dönünde İçişleri Bakanı Soylu, Ekrem İmamoğlu'nu hedef alarak, 'Gitmiş yurt dışında Türkiye'yi şikayet ediyor…' diye hakaret etti. Onun üstüne Ekrem beye sordular. Ekrem bey, Soylu'nun ifadesini tekrar etti.

Bunun üzerine YSK, seçimi kendi iptal ettiği için o laf bana söylendi diye dava açmış. İmamoğlu, Soylu'nun ağır tahriki altında kendisine yapılan hakarete aynı kelimeyle cevap veriyor. Ama dava açtılar. Ceza kesinleşirse, İmamoğlu siyasetten men edilecek. Şiir okudu diye 4 ay hapiste tutulan bir kişinin daha sonra parti kurup başına geçip başbakan, cumhurbaşkanı olduğu bir parti nasıl böyle bir akıl tutulmasına tutuluyor ki, şimdi kendi siyasi rakiplerini içeri attırıyor. Cesaret ederlerse yedikleri demokrasi tokadının 10 katını yerler. Bu millet böyle şeyleri affetmez. Ben cesaret edebileceklerini zannetmiyorum. Geçen gün Süleyman Soylu mahkemeye başvurmuş. 'Ben o zaman bir şey demedim ama o laf bana da söylenmiş bir laftır. Ben de şikayetçiyim' diyor. Biz zaten bu laf sana söylenmiş diyoruz, YSK'ya ne oluyor?"