Türkiye’nin son 20 yılına damga vuran Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), 14 Ağustos 2022 Pazartesi günü kuruluşunun 21. yılını görkemli bir törenle Ankara’da kutladı. AKP’nin birinci ve dördüncü genel başkanı ve de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan çok önemli bir konuşma yaparak icraat dönemini değerlendirdi:

-Özgürlükleri genişlettik!..

İlk bakışta pek çok muhalif kişi ve kuruluş temsilcisi bu tespite dudak bükerek içlerinden “hadi canım sende” diye geçirmiş olabilirler. Bazı küçük eksiklikleri bir kenara koyarsak “genişletilmiş özgürlükler” bakımından Türkiye’nin inanılmaz mesafeler kat ettiği aleni olarak görülebilir.

Özellikle -Tek Adam Rejimi- diye küçümsenmek istenen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra, dünyada eşi, benzerine pek rastlanmamış özgürlükler dönemine geçildiği teslim edilmelidir.

Radikal bir ifade özgürlüğü sağlandı. İnsanlar içlerinden gelen coşkuyla konuşma hakkı elde etti.

Kimin ne söylediğine bakmayarak ortaya karışık olarak serpiştirilen özgürlük ürünlerinden birer tutam ikram edelim.

Mesela eskiden Anayasa maddeleri söz konusu olduğunda akan sular dururdu. Özgürlükler döneminde akan sular akıp gitti, geriye radikal söylemler kaldı:

-Ben bu Anayasa’ya uyamam!..

Vay be helal olsun, cesarete bak! Gel de bu özgürlük çıkışını takdir etme!

Arkası da geldi. Hayatını yasaların dışında idame ettiren çok değerli bir kişi meydanlara sığmayan bir coşkuyla çıktı ve dedi ki:

-Bize karşı çıkanların kanlarını oluk oluk akıtacağız. O kanlarla duş yapacağız!

İfade özgürlüğü çerçevesinde kimseye soruşturma açılmadı.

Özgürlükler dörtnala gelişiyordu.

Anayasa Mahkemesi bir karar verdi. Özgürlükler dönemine girildiği için tepkisi de ona uygun biçimde ortaya konuldu:

-Bu kararı tanımıyorum, saygı da duymuyorum!

Hal böyle olunca muhalefet liderlerine küfür etme özgürlüğü de araya sıkıştı. Bu özgürlük de az geldi. Muhalefet liderlerini ölümle tehdit etme özgürlüğü de devreye girdi.

İhale özgürlüğünü de unutmamak gerekiyor. Herkesi çağır, gel ben yemedim sen ye dercesine kapalı zarf usulü ihaleler döneminin bittiği özgürce ilan edildi.

Kadınlara yönelik şiddet özgürlüğü de çok gelişti. Bir kadın kocasını, sevgilisini terk edeceğini açıkladığında zaten ölümü de göze almış oluyordu. Haksız tahrik maddesi anında devreye giriyordu. Katiller kravatlarıyla çıktıkları duruşmalarda iyi hal indirimi özgürlüğünün tadını çıkarabiliyorlardı.

Özgürlükler öylesine genişlemişti ki, parlamento çatısı altında “25 Kasım Kadına Şiddet Günü” olarak yeni dönemin kalıcı hale geldiğini işaret ediyordu.

İş bitirici icraat özgürlüğü muhteşem başarılara imza atıyordu. Devlet çok bonkörleşmişti. Pistine uçak tekerleği değmeyen havaalanlarına milyonlar ödeyebiliyordu. Köprü inşa etme özgürlüğünün dayanılmaz bir cazibesi vardı. Araçlarıyla geçenler bir ücret öderken, geçmeyenler için devlet iki araç ücretini bütçeden helali hoş olsun diyerek takdim ediyordu.

Bu güzide başarıları görmezden gelip sadece olumsuz fikirler savuranlar için de devletin bir hizmeti vardı.

“Cezaevleri Genel Müdürlüğü’nün 31 Mart 2022 tarihli verilerine göre içerde 314 bin 502 kişi bulunuyordu.” (www.teyit.org)

Bütün bu gelişmeleri alt alta dizince AKP’nin 21. kuruluş yıldönümünde dile getirilen iddialı görüşlere şapka çıkartmak gerekiyor:

-Özgürlük dolu 20 yıl!