Şair Ulu ‘Belki İnanmaktır Mavi’ kitabında yer alan ‘Karantina Çiçeğinde Giz Mavisi’ isimli şiirini Vuhan’da yaşananlardan sonra yazdığını aktardı. Ulu, “Anahtar deliğinden sesleniyor bir kadın düşlerime ateş etmeyin” dizesini, oradan nasıl çıkardım sorusuna yanıt olarak yazdığını belirtiyor

Özgürlük yalnızca sanatta yanılgı değil

Burak ABATAY

Yazar ve şair Nurgül Ulu, ‘Belki İnanmaktır Mavi’ isimli şiir kitabını Hayal etiketiyle okurlarının beğenisine sundu. Daha önce roman ve öykü türlerinde de eserler üreten ve aynı zamanda bir sağlık çalışanı da olan Ulu ile son kitabını konuştuk.

► Son kitabınızda kaotik bir atmosfer dikkat çekiyor, olumsuzluk çağrıştıran sözcükler de çok yoğun. Şiir, geldiği yerin özelliklerini de mi taşıyor, ne dersiniz?
Üretimin sanata dönüşmesi için, sanatçının öznelliği mutlak değerse, şiirin de geldiği yerin özelliğini taşıdığını söylemek yanlış olmaz. ‘Belki İnanmaktır Mavi’de, olumsuzluk çağrıştıran pek çok sözcük olması, onun bir kaotik iyinin sesiyle sesleniyor olmasından kaynaklanıyor. Kaotik iyilerin benimsedikleri üslup biraz farklı ve belki biraz da ürkütücü. İyiliğe inanıp, adaleti sağlamak için kendince ilerlediğin bir yol var ve bu yolda hiç bilmek/ hatırlamak istemediğiniz gerçekler de yüze çarpabilir. İçimde saklı ‘kaotik iyi’ bir karakter olduğumu söyleyebilirim. Kimi zaman saklanıyor.


HER ŞEYİ BÜYÜK YAŞIYORUM

► "Ben dünyaya çarptım" dizenizi de hatırda tutarak, ne umdunuz ve ne buldunuz dünya bahsinde. Aranız nasıl?
Sanırım her şeyi büyük yaşıyorum. Benim büyük anlamlarım, büyük anlamsızlıklarım var. Bu durumlar dünya gerçekliğiyle karşılaşınca fraktal bir durum oluşturuyor. Bu hayal kırıklığı değil. ‘Fractal kelimesi Latince kırılmış – parçalanmış anlamına geliyor. Bir de fraktal geometrisi var. Şekli küçük parçalara bölüp ve her böldüğü parçanın kendine benzemesini inceliyor. Benim çarpıp, parçalanmalarım da böyle...
Bireysel özgürlüklere, ağaca, çiçeğe, hayvana kısaca nefes alan tüm varlıkların özgürlük alanında yapılan her müdahalede dünyaya çarpıyorum. Yalnız değilim üstelik. Benim gibi düşünüp dünyaya çarpan kim varsa fraktal geometri konusunu oluşturuyoruz.

► “Karantina çiçeğinde giz mavisi” demişsiniz henüz salgın bize uğramadan. Bir sağlıkçısınız aynı zamanda. Bizi korkutan bazı sözcükler (entübe, filyasyon, covid-19, pik vbg) zamanla şiirde yer bulacak mı?
Vuhan'daki salgında ilk ayların sonuydu. Haberleri izliyordum. Sokağa çıkma yasağı “vur emri” ile birlikte geldiğini duyduğumda, donup kaldım.

‘Karantina Çiçeğinde Giz Mavisi’ o gece yazmış olduğum bir şiir. “Anahtar deliğinden sesleniyor bir kadın düşlerime ateş etmeyin” dizesi oradan nasıl çıkardım sorusuna yanıt olarak yazıldı. Oradan çıkacak bir solucan deliği yaratamamak çaresizliği... Sanırım özgürlük bir tek sanatta yanılgı değil. Entübe, filyasyon, Covid-19, pik gibi sözcükler sağlık alanı dışında gündelik dilde kendine yeni bir alan bulduğu için edebiyat ve sanatın diğer alanlarında kullanılmasını mümkün görüyorum. Bunu kendi şiirim üzerinden yanıtlayacak olursam, mümkün görünmüyor. Belki extübasyon* sözcüğü... O da belirsizin içinden yükselen umut!

BENİM KELEBEKLERİM HİÇBİRİNİN KARŞILIĞI DEĞİL

► Sizde değişmeyen kimi sözcükler var. Mesela kelebekler…
Kelebeklerle olan sorunumu ne zaman çözerim bilmiyorum. Gerçi bunu çözmek istediğimden emin de değilim. Kelebeklerin değişmeden kanat çırpıyor olması, kadın olmam ve kelebeklere yapılan alışagelmiş imgeler ve metaforlar nedeniyle önyargılı çıkarımları beraberinde getiriyor. Bazen “Bu kadın kelebekleri seviyor” diye düşünenler de var ama benim kelebeklerim hiçbirinin karşılığı değil!

Kelebek, başkalaşım geçirerek kendini var eden kanatlı bir böcek. Son form oluşmadan önceki evrelerini düşünerek neden daha güçlü varlık olamadığını anlayamamak gibi bir sorunum var öncelikle... Savaşacak kadar güçlü olmamasına rağmen iyi bir savaşçı olması için on yedi bin adete çıkabilen göz sayısını ‘akıllı tasarımla’ açıklayamıyorum.

ozgurluk-yalnizca-sanatta-yanilgi-degil-747570-1.

Böcekler içinde pullu, kanatlı ve güzel görüntüsü nedeniyle ayrıcalıklı alana taşınmasını da haksız kazanç buluyorum. Neşe içinde hamam böceğinin peşinden koşan var mı? Dileyen ölü kelebek koleksiyonu yapabiliyor. Çünkü öldükten sonra da güzel. Çürümek yerine kuruyor. İşte bu kısmı da acıklı geliyor. Gündüz kelebeklerinin bana büyüleyici gelen tek yanı çiçeğin yaydığı ışığı görebilmesi. Gece kelebeklerininse benim için daha başka anlamları var. Seçimim daima gece kelebeklerinden yana... Gece yanan bir ışığa kanat çırparken, aya ulaştığını sanmak gibi bir cüretleri var.

► Şiirlere; resimler, görsel tasarımlar da eşlik etmiş. "Bir kitapta resim şart" diyordu Cemal Süreya. Ne dersiniz şiir-resim ilişkisi konusunda?
Resim ve şiir belki en eski dışavurum yöntemi olduğu için, birlikte olmalarından hoşnutsuzluk duymuyorum ama bunun şart olduğunu söylemek gibi bir kesinliğim yok. Resim de yaptığım için belki birbirini beslediğini düşünüyorum. ‘Hoyrat’ ve ‘Belki İnanmaktır Mavi’ her iki kitapta da resimler ve görsel tasarımlar benim yolculuğumun yakın tanığı olan ressam dostuma ait.

*Hastanın solunum yetmezliğine yol açan durumu ortadan kalkar veya hafifler, hasta kendi başına yeterli nefesi alır hale gelirse entübasyon işlemi sonlandırılabilir. Bu işleme de tıpta ekstübasyon adı verilir.