Sadece yurttaşlar değil, dünya da Türkiye’deki gelişmeleri hayretle izliyor!

Türkiye’nin hukuk devleti olduğu konusunda kuşkular her geçen gün artıyor.

AKP’den farklı düşünen her kişi, çığırtkan devlet şürekâsı tarafından koro halinde ya yalancı ve iftiracı, darbeci ya da terörist diye damgalanıyor!

Seviyesizce kullanılan dil, yurttaşları kin ve nefretle ayrıştırıyor.

AKP/MHP ittifakı oy kaybettikçe düşüncesini ifade edenlere yapılan baskı, korkutma ve mesnetsiz soruşturma açma yöntemi azgınlık boyutuna yaklaşıyor!

***

Oysa Anayasa’nın 25. Maddesi; “herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Düşünceleri ve Kanaatları sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz!” der.

26. Maddesi’yse,” herkes düşünce ve kanaatlerini açıklama ve yayma hakkına sahip” olduğunu açıklar. Bugün bu maddeler askıya alınmış durumda.

AKP İktidarı ve bağımlı yargısının, anayasayı hiçe sayan bir yaklaşımla, farklı düşüncesini ifade eden herkesi, yapay suçlar bularak, masumiyet karinesine rağmen yargı sopasıyla sindirmeye çalışması, diktatörlük hevesinin dışa vurumu olarak değerlendirilmeli! Her gün bir örneğini yaşıyoruz!

***

Din ve emperyalizm birbirilerinden farklı değil, aslında birbirilerine güç veren iki yapıdır! Hedeflenen İslam devleti emperyalist anlayışın tutsağı olacaktır. BOP eş başkanlığı bu hedefi oluşturmanın fiyakalı örtüsüdür!

6. Filo’yu kıble tutup namaz kılan bir nesil, doğal olarak emperyalist/kapitalist düzenin fedaileri, öğretileni sinsice uyguluyorlar!

***

Kısaca uygulanan politikalar Türkiye halkının yararına değil. Yapılanlar Türkiye Cumhuriyeti’ni yok edecek bir yöne evirildi. Bu nedenle kuruluşundan bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti’ni var eden tüm değerler, antlaşmalar, sözleşmeler yok sayılmaya çalışılıyor…

Antiemperyalist ve antikapitalist ilkeler ve kurumlar darmadağın ediliyor. Başta Atatürk olmak üzere kuruculara olan düşmanlık pervasızca teşhir ediliyor!

***

Ayasofya Camii İmamı’nın hilafet istemesi, “Kanal İstanbul’u inadına yapacağız” sözleri halen hafızalardayken ve TCMB’nin 128 milyar dolarının hesabı henüz verilmemişken yeni bir skandal daha ortaya çıktı.

Kokain kullanırken görüntülenen, yaşadığı lüks hayatın kaynağı AKP Genel Merkezi’nde aldığı maaşla açıklanamayacak bir büro elemanının olayı, toplumun gündemine düştü. Tam bu sırada tıpkı Erdoğan’ın söylediği “Lozan tartışılmalıdır” sözlerini desteklercesine TBMM Başkanı Şentop’un “Montrö Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı isterse çıkabilir” açıklaması, Türkiye’nin tehlikeli bir maceraya sürüklendiğini gösterdi.

***

Bu kötü gidişi önlemek adına yurttaşlık görevi gereği ve anayasal haklarını kullanan emekli diplomatlardan sonra amiraller de yapılan yanlışlıkları için iktidarı uyarmak istediler!

Montrö’nün, Türkiye’nin kuruluş tapusu olan “Lozan Barış Antlaşmasını” tamamlayan büyük bir diplomasi zaferi olduğunu halkla paylaştılar!

Ayrıca Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı’nın bir zikir anında üniformasının üzerine giydiği takke ve cübbeyle TSK’yı rencide ettiğini kadar Türkiye’yi içinde bulunduğu tehlikeye işaret ettiler!

***

Anayasanın 25 ve 26 maddelerine rağmen, açıklamaya verilen tepki, iktidar ve muhalefetin birbirilerinden farkları olmadığını gösterdi!

***

Hele hele Akşener’in ifadesi Zevzekliğin daniskası!!

Anayasanın 25 ve 26. maddesi düşünce ve ifade özgürlüğünü güvence altına almıştır. Yurttaşlar gördükleri eksik ve yanlışları iktidarlara duyurma hakkına sahiptir. Hatta yurttaşlık görevidir!

Demokrasi sadece siyasi partilerden ve de onların genel başkanlarının attıkları nutuklardan ibaret değildir...

Hele sorumlu davranan emekli amirallere “git siyaset yap!” demek, tek adam iklimine ayak uydurmaktır!

Açıklamanın hangi cümlesi darbe algısı oluşturuyor!

İçinde tehdit unsuru olmayan bu masum bir açıklamayı demokrasi dışı kabul etmek iktidarla aynı anlayışta bulunmak demektir.

Açıklamaya katılmadığını, veriliş tarzı ve zamanını eleştirmek doğal haktır!

Ancak TV’lerde yandaş olmayanları tehdit edenleri, komşularının ölüm listelerini hazırlayanları, “reise dokunanı yok ederiz” diyen gazetecileri suçlayamayanların amirallerin uyarısını vesayet diye algılaması, demokrasi isteyen insanlara saygısızlıktır.

Vesayet naraları atanlar özgüvenini kaybetmişlerin son kez tutundukları daldır!

Akşener, “zevzeklik” diyerek düzeysiz bir üslupla” açıklamayı eleştirirken ülke adına vahim olanın ne olduğunu da belirtmesi gerekirdi…

Akşener’in açıklaması iktidarı rahatlatmış, amiraller hakkında soruşturma açılması ve tutuklamasına neden olmuştur!

***

F.S notu; Kolin İnşaat’ın ortaklarından 35 yıllık arkadaşım, dürüstlüğüne inandığım aile dostum Akın Veysi Koloğlu aradı!. Kolin’in için 36 kez VRHİB tanzim edildiğinin doğru olmadığını söyledi. Bu yıl 2.3 milyar TL vergi vereceğini iletti. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın TBMM’ye gönderdiği yazıyı kendisine ilettim.

Bakanlığa bu yanlışın düzeltilmesi için başvurmasını söyledim!