Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Haziran 2017 Perşembe günü Ankara’dan İstanbul’a doğru başlattığı ADALET YÜRÜYÜŞÜ yarı yolunu aştı.

Kılıçdaroğlu sadece Ankara-İstanbul arasında yürümekte olduğu 432 kilometrenin yarısını aşmadı, Türkiye’de var olan anti demokrasi koşullarına karşı başkaldırının da önünü açtı.

Yürüyüş eylemi bütün zorlukları yürüyenlere ait olmak üzere son derece barışçıl bir eylem biçimidir.

Mutlaka etkileri olacaktır.

“Yürümekle yollar aşınmaz” kayıtsızlığının çok ötesinde hedeflere varabilir. Tarihte sayısız örneği vardır.

•••

Bunlardan biri de Amerika’da Martin Luther King’in öncülüğünde 21 Mart 1965 yılında başlatılan yürüyüştür.

Yürüyüşün başlangıç yeri Alabama Eyaletinde siyahların çoğunlukta olduğu Selma kentiydi.

ABD’de siyahların seçmen kimliğine kavuşması için Başkan Lyndon Johnson yasa tasarısını benimsemiş, uygulamayı da eyalet valilerine bırakmıştı. Siyahların seçmen kimliğini alabilmeleri için seçim bürolarına başvurması gerekiyordu. Sorun da burada başlıyordu. Siyah seçmen adayı, görevli memurun bütün sorularına doğru yanıt vermesi gerekiyordu. Adınız soyadınız gibi sıradan soruların ardından şunlar geliyordu:

-Alabama eyaletinde kaç mahkeme var?

-Altmış dokuz.

-Bunların başkan ve üyelerinin ad ve soyadlarını söyler misiniz?

-…………!!!

Siyah vatandaş seçmen olma hakkını böylece kaybediyordu!

Selma Yürüyüşü işte bu çaresizlik duvarını dibinden başlamıştı.

İki kez yarım kalan yürüyüş Martin Luhter King’in şehre gelişiyle dengeleri değiştirmesi üzerine 21 Mart 1965 günü 10 bin kişinin katılımıyla başlamıştı. Dört gün sonra eyalet başkenti Montgomery’e gelindiğinde 25 bin kişiye ulaşmıştı.

Eyalet valisi de siyah seçmenlerin ünündeki engelleri kaldırmıştı. Yönetmen Ava Du Vernay’ın 2015’te (Eylemin 50. Yılı) yaptığı “Özgürlük Yürüyüşü: Selma” filmiyle bu büyük direnişi beyaz perdeye aktarmıştı.

•••

ADALET YÜRÜYÜŞÜ’ne Kılıçdaroğlu tek başına yürüyerek başladı. Partisinin yöneticileri, milletvekilleri, üyeleri ve seçmenleri katılıyorlar. Ama CHP’ye ait hiçbir işaret, bayrak, rozet, slogan yok bu eylemin içinde…

ADALET YÜRÜYÜŞÜ, CHP’nin 12 Eylül sonrasında oturduğu devletin göbeğindeki yerini değiştirme yolunda atılmış en büyük adım olma potansiyeli taşıyor.

12 Eylül öncesinde CHP’nin düzenlediği salon toplantıları, mitingler, eylemlere katılma konusunda hiçbir kompleks duymayan daha soldaki bütün oluşumlar ADALET YÜRÜYÜŞÜ’nde tıpkı o eski yıllardaki gibi yaklaşıyorlar. CHP’nin eylemi diye bakmıyorlar.

Çünkü adaletsizlik bütün toplumu etkiliyor.

ADALET YÜRÜYÜŞÜ saflarında yer alanlar sadece sol-sosyalist çizgideki yapılar değil. 2002’den itibaren AKP ile hareket eden pek çok İslamcı çizgideki grup, parti, oluşum ve kişiler de ADALET YÜRÜYÜŞÜ saflarında İstanbul’a doğru adım adım geliyorlar.

Maltepe’ye varıldığında ne değişecek diye merak edenler, öncelikle yürüyüşün içinde ortaya çıkan değişimi görmeleri gerekiyor. Eylem bütün ülkeyi ve vatandaşları yakından ilgilendiriyor. Adı ADALET olsa da işlevi bakımından ve kapsadığı alan itibarıyla şöyle demek yanlış olmaz:

-Özgürlük Yürüyüşü!