En son söyleyeceğimi en başa yazıyorum:

»Eğer –sadece özgürlüklerden ibaret anlamında- Özgüristan adının bir ülkeye verilmesi gerekseydi, bu ülke kesinlikle Türkiye olurdu!

“Sen kafayı mı yedin?” türünden karşı çıkışlar olabilir.

Henüz değil!..

Yakında o da olabilir. Ancak şu andaki durum ancak böyle izah edilebilir:

»Ülkemiz bir Özgüristandır!

Bu topraklarda özgürlüğün her çeşidi mevcuttur.

En başta da ifade özgürlüğü gelmektedir.

Hani “balık baştan kokar” diye anlamsız bir söz vardır. Balık her tarafından kokar.

Ama özgürlük baştan başlar.

Bizim ülkemizin en başında bulunan Devlet Başkanı, Başkumandanı, Cumhurbaşkanı, AKP Başkanı Recep Tayyip Erdoğan her gün düşüncelerini ifade ediyor.

Bu bir özgürlüktür. Var olan bir özgürlüktür. Öyle sözde falan da değildir.

•••

Özgüristan olma hallerinin olumlu yansımaları da vardır. Karşılıklı bir seviye, sevgi, saygı, hürmet, söze değer verme, kıymet biçme, üzerine soğuk su içme gibi şekillerde kendini göstermektedir.

Mesela CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Man Adası Belgeleri” olarak tarihe geçecek vesikaları açıklarken “Sevgili Erdoğan” diyerek başlıyor:

»Bunlar doğru mu değil mi?

Erdoğan da aynı sevgi ve muhabbetle bu soruyu yanıtlıyor:

»Müptezel, müfteri, cibilliyetsiz!..

Bazıları bunları hakaret olarak yorumlayabilir. Hatta bunlarla ilgili dava da açılabilir. Ama bir sonuç çıkmaz.

Neden?

Çünkü hepsi “ifade özgürlüğü” içindedir!

Başka ifade özgürlükleri de vardır.

İktidarı destekleyen gazeteler Kılıçdaroğlu için “aptal” anlamına gelen argo başlıklar atabiliyorlar:
»Man Kafa!

Belgeler Man Adası kaynaklı olduğu için yaratıcılıklarını kullanıyorlar.

AKP Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş da ifade özgürlüğü çerçevesinde görüşlerini açıkladı:

»Kılıçdaroğlu çamur adam modeline girmiş!

Görüldüğü gibi ülkemizde ifade özgürlüğü alabildiğine geniştir.

•••
Güzeller güzeli ülkemizin, özgürlükler ve ifadeler sahasındaki genişliği henüz “sinkaflı” cümlelere varamamıştır. Sanki orası da çok uzak değil gibi bir hissiyat oluşmaktadır.

Bütün bu ifade özgürlüklerinden istifade edebilmek için küçük bir ayrıntıya dikkat etmek gerekiyor. İfade özgürlüğünden istifade ederken iktidar cephesinde yer almanız gerekmektedir. Yoksa ‘ifade edeyim’ derken, ‘ifade veriyor’ olabilirsiniz.

Eh, ifade özgürlüğüne ulaşabilmek için birazcık gayret göstermek de özgürlüklerden yararlanmak isteyenlere düşüyor artık.

Toparlarsak; ifade özgürlüğü bakımından ülkemiz bir zirve oluşturuyor:
»Türkiye özgürlükler ülkesidir!..

***

Zor dostum zor

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kuruluş günlerinde güçlenmek ve Türkiye partisi olabilmek için geniş ittifaklar oluşturarak yola çıkmıştı. Sonra yol arkadaşlarıyla köprüleri birer ikişer atmaya başladı.

Yalnızlaştıkça suçlamalar arttı.

Normal, sıradan bir muhalif hareketi bile hainlik olarak gördü.

Kendi bildiği yolda ilerledi.

Demokrasi AKP’ye dar geldi. Dikişleri attı, söküldü, yırtıldı, denetimlerden kurtulup ferahladı.

Sonra bir de baktı ki altı oyulmuş! Tıpkı eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in 1970’lerde TRT Genel Müdürü İsmail Cem’e söylediği gibi:

»CİA gelmiş altımı oymuş!

Önce Gülen Cemaati AKP’ye “ihanet” etti. Şimdi de Reza Zarrab…

Kimi tuttularsa ellerinde kaldı.

1970’lerden devam edelim. Mehmet Pekün’ün o yıllarda çok ünlenen şarkısı gibi bir durum söz konusu:
“Zor dostum zor/Sevilmeden sevmek/ Onu bir başkasının yanında görmek!”