CHP Sözcüsü Faik Öztrak, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Bu kardeşinize ve Cumhur İttifakı’na saldıranlar aslında büyük ve güçlü Türkiye idealimiz ve Türkiye’nin bizzat kendisine düşmanlık ediyorlar” ifadelerine “Görevinin sonuna gelen sarayın kibirlisi artık, seçilemeyeceğini anladı. Milleti kalansız bölme tam da budur. Yahu bu ne kibir? Milletimizin huzuruna, sarayınızdaki dev aynalarına bakıp mı çıkıyorsunuz? Buradan söyleyelim: Türkiye birden büyüktür. Bu millet de sizden çok çok büyüktür” dedi.

Öztrak'tan Erdoğan'ın açıklamasına: Görevinin sonuna gelen sarayın kibirlisi, artık seçilemeyeceğini anladı
Fotoğraf: CHP Fotoğraf Servisi

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sonrası CHP Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.

Öztrak, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, "Bu kardeşinize ve Cumhur İttifakı’na saldıranlar aslında büyük ve güçlü Türkiye idealimiz ve Türkiye’nin bizzat kendisine düşmanlık ediyorlar" sözlerine tepki gösterdi.

Öztrak, "Görevinin sonuna gelen sarayın kibirlisi, artık seçilemeyeceğini anladı. Yazgısının sonuna gelen bir otokrata yakışır şekilde şirazesinden çıktı. Kibri zirve yaptı. Milleti kalansız bölme tam da budur. Bu ne kibir. Milletimizin huzuruna, sarayınızdaki dev aynalarına bakıp mı çıkıyorsunuz? Buradan söyleyelim: Türkiye birden büyüktür. Bu millet de sizden çok çok büyüktür" diye konuştu.

“BAKAN HÜKÜMETİN ZENGİNE ÇALIŞTIĞINI İKRAR ETMİŞ"

Öztrak'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Bugün saray medyasına mensup bir köşe yazarı; Nebati Bakan’ın partisinin kampında; ‘Biz bir yol ayrımına gittik, enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik, bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar, çarklar dönüyor’ diyerek, enflasyonu hükümetin hortlattığını itiraf etmiş, yazar da bunu aktarmış. Bakan hükümetin zengine çalıştığını da bu söyledikleri ile ikrar ediyor. Ben buradan söyleyeyim: Enflasyonla sürdürülebilir büyüme olmaz. Bu her zaman istikrarsızlık ile sonuçlanır. Bunu ülkemiz defalarca tecrübe etmiştir, sonu da hep hüsran olmuştur.

Aslında, bu modelle; daha işin başında gömleğinin ilk düğmesinin yanlış iliklendiği bellidir. Saray, talimatla tabela faizini indirtmeden önce, yüzde 20’nin altında olan yıllık enflasyon, dokuz ayda neredeyse dörde katlanmıştır, yüzde 73,5’e çıkmıştır. Sarayın tercihi sayesinde, Türkiye dünyada en yüksek üretici enflasyonuna sahip ülke olmuştur. Nebati Bakan bu toplantıda; ‘bu yıl sonunda enflasyon yüzde 48-49, gelecek sene sonunda ise yüzde 19,9 olacak’ da demiş. Ne oldu, hani 2023 seçimlerine giderken enflasyon tek haneye düşecekti? Bunlar anlaşılan, hiçbir taahhütlerini yerine getirme takatine artık sahip değiller.

"ENFLASYON FARKINI SARAYIN LÜTFU GİBİ GÖSTERMEK NASIL BİR AKIL"

Bu sıralar havuz gazetelerine, ‘temmuzda maaşlar şöyle zamlanacak, böyle zamlanacak’ diye haberler yazdırıyorlar. Dün de baktım, sarayın kibirlisi de benzer laflar etti. İnsaf. Bu kadar mı acze düştünüz? Yasalara göre, toplu sözleşmeye göre vermeye mecbur olduğunuz enflasyon farkını sarayın lütfu gibi göstermek nasıl bir akıldır? Aslında bu laflar; bu ülkede alın teri dökenlerin, emeklilerin yılın ilk yarısında, TÜİK’in ağır makyajlı rakamlarıyla bile enflasyona nasıl ezdirildiğinin açık bir itirafıdır.

Bu yılın ilk yarısı için memura, emekliye verilen zam; daha ocak ayında eriyip gitmiştir. Beş ay boyunca memuru da emeklisi de enflasyona ezdirilmiştir. Sarayın ilk beş ayda sebep olduğu enflasyon, yüzde 36. Hükümetin azdırdığı enflasyonun altında, sadece memur ve emekli değil; asgari ücretle maaş alanlar başta olmak üzere tüm çalışanlar ezildi. Asgari ücret, ocak ayından sonra açlık sınırının altına indi. Bunların hepsini telafi etmek zorundasınız. Bir de 3600 ek göstergenin esaslarını bu akşam açıklayacaklarmış. Esası falan bıraksınlar. Bunun sözünü, dört yıl önce seçim meydanlarında verdiler. Artık 3600’ün aslını bir an önce memurlarımıza verin.

TÜİK TEPKİSİ

TÜİK’in rakamları ağır makyajlı. Vatandaşlarımızın yaşadığı hayat pahalılığının yarısını bile göstermiyor. Aslında bu rakamların üzerinde kapkara bir gölge var. Saray ve şürekası ise, hayat pahalılığına karşı önlem almak yerine, istatistiklerle millete yalan söylemeyi tercih ediyor. Kendilerinin hortlattığı enflasyon canavarını milletten gizlemek, saklamak için, türlü oyunlara başvurdular. Bugüne kadar bu oyunlar sökmedi. Ama son birkaç haftada artık bu rezalet ayyuka çıktı. Önce TÜİK’in Fiyat İstatistikleri Daire Başkanı değişti. Ardından, enflasyon verilerinde, veri kalitesinin kontrolünü sağlayan ve yıllardır her ay açıklanan, ‘Madde Sepeti ve Ortalama Madde Fiyatı’ verileri yayımlanmamaya başladı. Biz bu açıkladıkları fiyatlarla mal satan marketleri merak ederken, ‘vatandaşlarımız da gitsin oralarda alışveriş yapsın’ derken, şimdi artık fiyatları da yayımlamayacaklar. Hükümet, diyor ki, ‘TÜİK ne derse onu kabul edeceksiniz.’ Ardından, TÜİK’te Tüketici Fiyatları Grup Başkanı’nın ipi çekildi.

En son, bu işler vekaletle yürüten TÜİK’in bölge müdürlerinin de asaleten ataması yapıldı. Sonuç: Piyasa beklentilerinin yarısı kadar aylık enflasyon, bağımsız araştırmacıların bulduğunun yarısının altında bir yıllık enflasyon açıklandı. Bu açıklamanın ardından, TÜİK’e ‘Bu işleri, Avrupa’ya uyum için yaptık, şeffaflık için yaptık’ diye açıklama yaptırdılar. Sevsinler sizin şeffaflığınızı! Bu yaptıklarınızla, rezaletin çıtasını, Everest’in tepesine çaktınız. Ülkenin güvene en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde, güveni bir kez daha kendi siyasi ikbaliniz için talan ettiniz. Buradan söylüyoruz: Mart ayından itibaren bu istatistiklere imza atan TÜİK yöneticileri özellikle hazır olsun.

Emeklinin, dulun, yetimin, memurların, işçilerin maaş ve ücretlerini yalanla talan etmekten, yasalar önünde hesap verecekler. Hortlattığı enflasyonla milletin sırtına çullanan saray da; memurları, verilerle alenen ve pervasızca oynamaya zorlayarak, insanların maaşlarını, aylıklarını ücretlerini talan etmenin, ‘kul hakkı yemenin’ hesabını sandıkta verecek. Bu rezalet, kesinlikle kabul edilemez. Verilerle oynamak, Hazine’nin borçlanmasını pahalılaştırır. Devletin açıkladığı verilere güven bittikçe, risk algısı artıyor; risk algısı arttıkça faizler artıyor, borçlanmanın maliyeti her gün biraz daha yükseliyor.

"SARAY’IN ATATÜRK HAVALİMANI’NA NEDEN KIYDIĞI ORTAYA ÇIKTI"

Hafta sonunda ortaya çıktı ki; İstanbul’da yeni havalimanı ihalesini kazanan beşli çeteye, ‘25 yıl boyunca, İstanbul’a yeni havalimanı yapılmayacak, Atatürk Havalimanı’ndan tarifeli uçuş yapılmayacak’ garantisi verilmiş. Anlaşılan şimdi İstanbul Havalimanı’nı satmayı düşündükleri; Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri, ‘sizin garantiniz yetmez, siz gidicisiniz, Atatürk Havalimanı’nı yıkmazsanız, yeni gelen iktidar bu israfa razı olmaz, biz de almayız’ demişler. Saray’ın giderayak Atatürk Havalimanı’na neden kıydığı, pistlerin paldır küldür neden kırıldığı ortaya çıktı. Çevrecilik, ağaç bahane… Yandaşa verilen garantiler ise şahane. CHP iktidarında tüm kamu özel işbirliği projelerini masaya yatıracağız. Yapılan işleri, verilen paraları, garantileri… Hepsini gün ışığına çıkaracağız. Anlaştık, anlaştık. Anlaşamadık; bu projelerin işletme haklarını maliyet, artı makul kar üzerinden belirleyip devlete geri alacağız.

"TÜRKİYE BİRDEN BÜYÜKTÜR"

Görevinin sonuna gelen sarayın kibirlisi artık, seçilemeyeceğini anladı. Yazgısının sonuna gelen bir otokrata yakışır şekilde şirazesinden çıktı. Kibri zirve yaptı. Dün, ‘her kim bu kardeşinize saldırıyorsa aslında Türkiye'ye saldırıyor demektir. Her kim AK Parti'yi ve Cumhur İttifakı'nı kötülüyorsa aslında Türkiye'yi hedef alıyor demektir’ dedi. İşte milleti kalansız bölme tam da budur. Bu ne kibir. Milletimizin huzuruna, sarayınızdaki dev aynalarına bakıp mı çıkıyorsunuz? Buradan söyleyelim: Türkiye birden büyüktür. Bu millet de sizden çok çok büyüktür. Ama milleti unutanların, halini görmeyenlerin, sesini duymayanların, bunu idrak etmesi mümkün değildir. Siz devlet falan değilsiniz. Milletin iradesiyle gelip giden pek çok hükümet gibi, siz de gideceksiniz. Milletin oyuyla geldiniz, milletin oyuyla gideceksiniz. Geldiğiniz gibi gideceksiniz. Şu ayaklarınız artık yere bir değsin.

"ALTILI MASA'NIN KİMLERDEN OLUŞTUĞU BELLİDİR"

Öztrak, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. “HDP isterse kritik bakanlık verecek misiniz? HDP’nin bu tarz taleplerine ne yanıt vereceksiniz?” sorusuna Öztrak, “Altılı masanın kimlerden oluştuğu bellidir. Bu soruyu sorduranların çabaları da beyhudedir” dedi.

"BUNLARIN AÇTIĞI DAVALARDAN, GÖNDERDİĞİ FEZLEKELERDEN Mİ KORKACAĞIZ"

Mehmet Sevigen'in, MİT Tırları ile ilgili iddialarının anımsatılması üzerine Öztrak, şunları söyledi:

“Bu açıklamayı da yapanı da aslında ciddiye almıyoruz. Ama bu iddialar daha önce de dillendirilmişti. Genel Başkanımız bu iddiaları dile getiren gazeteye bir liralık tazminat davası açtı. Bu davadan kazandığı bir lira da Genel Başkanımızın Genel Merkezimizdeki odasında bir plaket içinde duvarda durmaktadır.

Bu hükümet, seçim sathı mailine girdikçe, muhalefeti yıldırmak için dava üstüne dava açıyor, fezleke üstüne fezleke gönderiyor. Biz Kuvayı Milliye’nin, Anadolu Rumeli Müdafaa-i Hukuk’un partisiyiz. Genlerimizde bu var. Biz yedi düvelden korkmamışız. Bunların açtığı davalardan, gönderdikleri fezlekelerden mi korkacağız, yılacağız? Demirden korksak trene binmezdik.”

"SUÇLANMASINI KABUL ETMİYORUZ"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Terörle Mücadele Yasası’nda değişiklikle ilgili açıklamalarının anımsatılması üzerine Öztrak, “Genel Başkanımız bu konuda en başından beri nerede duruyorsa şimdi de orada duruyor. Biz teröre karşıyız ama kimsenin düşüncesini ifade ettiği için terörist olarak suçlanmasını da kabul etmiyoruz” dedi.

(ANKA)