Gladio, Anadolu ve Beyoğlu’nda kıyımını sürdürürken; ince dizaynı elden bırakmayarak sahneleri kapatmaya muhalif her tür mecrayı tıkamaya devam ediyor. Tiyatro salonların kapatılması tatminkâr bulunmamış olacak ki sokaklara da el atıldı.   Türkiye Mahkemeleri Gogül’ü üstelik sokakta performans halindeyken yakaladı ve yargıladı.

Yeni Kapı Tiyatrosu Sanat Yönetmeni N.Nazlı Masatçı,  BarışİçinVİcdaniRed eyleminde sokak tiyatrosu performansıyla Palto’yu sahneledi. Altı arkadaşı ile birlikte  “Halkı askerlikten soğutma” suçlamasıyla yargılandı. Karar 5'er ay hapis!

Büyük Rus yazarı mahkûm etme garabetini gösteren mahkemenin skandal kararı meclis gündemine falan taşındı. Peki bu eser, bürokratları neden bu denli rahatsız etti?  Rus komşu Gogol asırlar önce ülkemizi bölmeye mi çalışmıştı

Gogol, Palto eserinde Akaki Akakiyeviç adlı rütbesi düşük bir devlet memurun muazzam öyküsünü anlatır.  “Bakanlıklardan birinde…” başlayan öykü, rütbe yükseldikçe keskinleşen otoriter bürokratların zavallılığını, perişanlığını hicveder. Olaylar silsilesi sonunda Akakiyeviç, yüksek rütbeli bürokratların ama özellikle General’in laneti olur. Petersburg gecelerinde,  hayalete dönüşerek kentte görünür.

     Yazar bir başka öyküsü “Nevski Bulvarı”nda  modern edebiyata dönüm noktası oluşturacak tarzı eklemler;  Sokak bizzat, öykünün kahramanıdır. Sokak, olmak istedikleri kişi için bir dekordur ya da gerçekte kim olduklarına dair ipucu veren alandır. Sokağın kendine özgü kişiliğini veren durum, toplumsallaştırmadır.  Bulvarda sosyal statüleri, sınıf bilgileri hiçleşir. Gogol, farklı bir kentsel mekanı dile getirmeye çalışır; Nevski Bulvarı, aslında Petersburg’un devletten bağımsız geliştiği ve geliştirmeyi sürdürdüğü tek yerdir. Bizlerinde çok iyi bildiği; tarihsel bağlamda sokağın barındırdığı gizil gücü aktarır.

Totaliter rejim, kendisine sorun çıkarabilecek, kentli yoksulları, küçük esnafı, çalışan sınıfları kent merkezinden uzaklaştırır. Ortak hafızamız diktatörler tarafından boşaltılıp, sokaklar kontrol altına alındığında, faşist zihniyette amacına ulaşacaktır. Beyoğlu yıkımında da apaçık ortaya çıkan “Sokalar”ımızı elden almaya çalışan otorite, boşuna heveslenmesin. Yeniden kuracağımız bir geleceğin tüm pusa rağmen uç verdiğini görebiliyoruz.

Çeşitli kontekstlerde sokaklar ve onların dönüşüm hikâyeleri tartışılırken, Nevski’nin prototipi olan İstiklal Caddesinde de benzer tuhaf olaylar cereyan eder. Muhalif platformlar örgütlenir, eylemler bitip tükenmeyen eylemlerde aşağı yukarı yürürüz. Zeynep Kuray bizim sokakların ruhunu, kamera ve kalemiyle taşır. Objektifi ötekiye odaklıdır. Ve otorite için elbette sakıncalıdır.

Evet  tam üç yüz altmış beş gün önce şafak vakti operasyonuyla tutuklandı Zeynep.  Gözaltına alınırken ve daha sonrasında da sürekli olarak gülümsemesi üzerine bir muhabir sormuş “-neden gülümsüyorsunuz?”.   "Gülmek ideolojik bir ayrıcalıktır" diye yanıtlamış güzel arkadaşım.  Bir yıldır hapishanede Zeynep. Hapishanelerin dehşetini anlatıyor, gazetemize geçtiği yazılarında. Maskeleri düşürerek, çirkefin içinden umudu devşirerek. Bir söylentiye göre İstiklal Caddesi’nde  hayaletini görenler olmuş,  Zeynep’in. Eylemlere gelemese de geceleri görünür olmuş faşistlere.     

 

Dışarıdaki Gazetecilerden içerideki arkadaşlarımıza başlatılan yeni yıl mektup/dayanışma kampanyası bağlamında bir giriş mektubu devamı haftaya.