Pandemi gölgesinde ikinci yarı başladı

Sultanlar Ligi’nin 2. yarısı, tüm Türkiye’de, etkisini tekrar göstermeye başlayan Covid pandemisinin etkisiyle başladı. Ligin ilk 4 sırasındaki takımlar çok zorlanmadan kazanırken, Aksaray’daki maç haftanın en zevkli mücadelesi idi.

Birçok takımın kadrosunun yarısından fazlasının virüsle boğuştuğu, sahaya çıkabilen takımların ise eksiklerden muzdarip olduğu hafta Cuma günü Vakıfbank’ın, Yeşilyurt karşısında aldığı 3-0’lık galibiyetle başladı. Oldukça rotasyonlu bir kadroyla parkeye çıkan Guıdetti, Dünya Kulüpler Şampiyonası ilk 6’sından hiçbir oyuncuyu maç boyunca kullanmadı. Uzun süredir hem takımdaki mutluluğu hem de geleceği tartışılan Kübra’nın oldukça ikna edici bir performans gösterdiği maçta Derya Cebecioğlu 15 sayı ile maçın en skorer ismiydi. Ligin tek galibiyetli takımı Yeşilyurt içinse tehlike çanları çalmaya devam ediyor. Bu sezon aldıkları tek galibiyetin ligin, eksik maçlı sonuncusu Kuzeyboru karşısında olması sürpriz değil elbette. Bu maçta skora önemli bir katkı yapması beklenen Tuğba Şenoğlu ise, Vakıfbank’ın en tutuk ismiydi diyebiliriz. Geçtiğimiz yaz ulusal takımda giderek performansını ileri taşıyan bir çizgi çizen Vakıfbank smaçörünün bu sezon hala tam olarak ikna edici bir tablo çizmemesini, onun 2 yabancının gerisinde kalmasına bağlayanlar, Tuğba’nın bir başka takıma gitmesinin kendisi açısından daha iyi olabileceğini düşünüyorlar. Burada önemli nokta Tuğba’nın ulusal takımdan da hocası olan ve kendisinin çıkışına yardımı şüphesiz olan Guidetti’den ayrılmasının geleceği için iyi mi kötü mü olacağına karar vermesi.

Ferhat Akbaş ve Projesi

Ferhat Akbaş ve Eczacıbaşı’nın sezon başındaki hali ile bugünkü hali arasında önemli bir fark var ve dahası Eczacıbaşı taraftarları geleceğe daha umutla bakıyorlar. Akbaş’ın “sezon başında çok eksiklerimiz olacak, buna rağmen öncelik sistemi oturtmak, sezon sonuna doğru şampiyonluk için mücadele edeceğiz” sözleri sanki zaman geçtikçe daha çok anlam kazanıyor gibi. Aynen Vakıfbank gibi, Ferhat Akbaş da rotasyonlu bir kadro ile Nilüfer Belediyesi karşısındaydı ve maçın son setinde tamamen yerli oyunculardan oluşan bir 6 ile başladı, Hande Baladın’ı da kenara alarak Fatma Şekerci’yi içeriye attı. Tabii o takım daha kırılgan ve desteğe ihtiyacı olan bir takım, zira setin başında 8-5 mağlup duruma düştüklerinde, Akbaş’ın molasına ihtiyaç duydular. 3-0 kazanan Eczacıbaşı için zorlu bir ocak ayı olacak. Gelecek hafta “El Clasico”da Vakıfbank deplasmanına çıktıktan sonra, ligin inatçılarından Sarıyer karşısında olacaklar. O maçta da ciddi bir rotasyon bekleniyor, zira Sarıyer maçını CEV Cup’taki 2 Uralochka maçı takip edecek. Not düşelim iki takımın anlaşması sonucu çeyrek finalin 2 ayağı da İstanbul’da oynanacak. Eczacıbaşı ayı zorlu THY deplasmanında kapatacak. Bu maçlar, Akbaş’ın işaret ettiği sezon sonuna nasıl girecekleri hakkında bir ipucu verecek.

Aksaray’da Harika Dönüş

Bu sezon kaç Sarıyer maçı final setine gitti ve kaç maçın sonu bir heyecan fırtınasıydı, takip etmek gerçekten zor. Toplamda tam 8, 5 setlik maç oynadı Sarıyer Belediyesi. Aksaray’da da Kuzeyboru karşısında 2-0 öne geçtikleri maçı kazanmaya çok yaklaşmışlardı. Üçüncü sette 23-23 iken hücum şansı onların elindeydi, fakat önce Ajcharaporn, Ivana Vanjak’ın bloguna takıldı, ardından da haftanın en fantastik performansına imza atan Dilek Kınık’ın Crncevic’in 4 numaradan yaptığı hücumu rakip Alana göndermesi sonucu 3 oyuncunun birbirine girişi ile seti kaybettiler. Kuzeyboru sonraki setleri 25-18 ve 15-11 alarak üst üste 5. galibiyetine imza attı. Hatırlatalım, sezona 5’te 0 ile başlamışlar ve antrenör değişikliğine gitmişlerdi. Kamil Söz’ün göreve gelişi ve aynı günlerde Ryhkliuk’un yaptığı sorumluluk alma açıklaması ile iyi bir ivme yakalamış görünüyorlar.

Fenerbahçe ve THY, Bolu Bld. ve Aydın Bld. karşısında zorlanmadan kazandılar.

pandemi-golgesinde-ikinci-yari-basladi-966730-1.

Naz’ın Ay-Yıldız’a Vedası

Sezon başından beri biz de Naz Aydemir Akyol ile ilgili çok fazla spekülasyona girmek istemedik, ancak bu nadide sporcunun kariyeri ile ilgili bazı kararları alma arefesinde olduğunu biliyorduk. Türkiye Voleybol Federasyonu’nun bu dönemde, bu efsaneye olan tutumundan da pek mutlu olduğumuz söylenemez. Fakat, bugün o bilgilerimizi tekrar dile getirme günü değil, bir saygı duruşu günü. Muhteşem bir sportif kariyeri var Naz’ın. 16 yaşında gencecik bir sporcu iken Eczacıbaşı gibi bir devin as pasörü olma sorumluluğunu omuzlarına alan bir isim. Takım sporu ve ulusal takım bazında ülkenin geldiği en üst noktada hep o var. Voleybolumuzun 2 simge ismi, büyük sporcular Neslihan Demir ve Gözde Kırdar alınmasınlar, Naz’ın madalya dolabı da onlardan daha dolu. Tokyo Olimpiyatları’nda 3-2 mağlup olduğumuz o Kore maçının, Naz’ın ay yıldızlı forma ile son maçı olduğunu bilmiyormuşuz meğer. Aslında bunu bugün öğrenmek üzse de, herhalde o günlerde biliyor olsak maç bittiğinde daha da üzülürdük. Naz o pozitif enerjisi ile, dışarıya pek renk vermeyen ketumluğuyla, profesyonelliği ile, Pamir’iyle, oynadığı takımlardaki “çocuklarıyla”, aile yaşantısı ile hep örnek bir sporcu oldu. Bu ülkedeki annelere, mesleklerinde en üst düzeyde mücadele edip, aile yaşantılarında da başarılı olabileceklerinin örneğini verdi. Benim şahsi olarak en sevdiğim voleybolcu, bana göre ülke voleybolunun gelmiş geçmiş en büyük ismi, ülke sporunun gelmiş geçmiş en büyük sporcularından birisi. Umarım kulüp takımı bazında onu daha uzun yıllar izleriz, o bir yana ay-yıldızlı forma için yaptığın her şey için teşekkürler Naz.