Yöneticilerin teknolojiyi kullanarak sadece kendi istedikleri biçimde belirledikleri kurallar, insanların sürekli değişen koşullarının daha kötüleşebileceğinin habercisidir. Umuyoruz ki işçi örgütlenmeleri, kâr odaklı çalışmanın ortak bir eleştirisini üretecek.

Pandemi, teknoloji ve uzaktan çalışma: Çalışanların yaşamları üzerinde daha fazla baskı

MARTİN HART-LANDSBERG

ABD ekonomisi, büyük ölçüde salgının yönlendirdiği büyük bir dönüşüm geçiriyor. Bu dönüşümün en belirgin özelliklerinden biri, “uzaktan” çalışma şeklinin patlamasıdır.

Görünüşe göre şirket liderleri, bu evden çalışma şeklini benimsemiş ve uzaktan çalışan işçilerin üzerinde kontrolü artırmak için tasarlanmış yeni teknoloji araçlarının arayışı içindeler.

KURUMSAL KUCAKLAMA

Şirketlerin çoğu başlangıçta evden çalışma şeklini sadece salgın koşulları içerisinde değerlendiriyordu. Bugünse birçoğu pandemi sonrasında bile bu çalışma şeklini kalıcılaştırmayı düşünüyor.

Aslında bu evden çalışma şeklini benimsendiği ilk dönem değil. Bundan 15 yıl kadar kısa bir süre önce BM, Aetna, Best Buy, Bank of America, Yahoo, AT&T ve Reddit gibi büyük şirketler de dahil olmak üzere bir dizi şirket bu çalışma yöntemine geçmiş, sonrasında hepsi çalışanlarının sadakatinde, motivasyonunda bir azalma görüldüğünü tespit edip merkezlere geri çağırmıştı.

DÜŞEN MALİYETLER VE ARTAN AVANTAJLAR

Bu deneyimler, evden çalışma şeklinin gelecekte kalıcı olup olmayacağına dair şüpheler uyandırsa bile teknolojinin ilerlemesi kişilerin kilometrelerce uzaktan bile işe katılım sağlayabilmesine olanak sağlıyor. 2020 yılında, internet altyapısının daha güçlü bir hale gelmesi çalışanlarının e-postalarına cevap vermesi, zoom toplantılarına zamanında katılmasına olanak sağlıyor. Artık çalışanlar kendi imkânları ile işlerini aksatmadan çalışabiliyor.

Bu çalışma yöntemi, şirket yöneticilerin çalışanlarıyla kolayca iletişim kurmasına ve çalışanların gerektiğinde grup çalışmasına katılmasına olanak tanıyan Zoom gibi nispeten düşük maliyetli ve kullanımı kolay çevrimiçi iletişim platformlarının kullanışlı olması şirketleri heveslendiren nedenler arasında.

Nedenlerden bir diğeri, şirket yöneticilerinin çalışanların performansını izleyen teknolojik altyapılara sahip olması. Bunlarla her mouse hareketini görebilen, klavye vuruşunu izleyebilen, 10 dakikada bir çalışanın 3 fotoğrafını çeken programlar ile çalışanların maaşları belirleniyor.

Şirketler uzaktan çalışmaya yönelik artan kurumsal ilgilerinin, evde çalışma üzerinde daha sıkı kontrole ve evde çalışanların daha ayrıntılı değerlendirilmesine olanak tanıyan daha incelikli ürünlerin geliştirilmesi için onları yatırım yapmaya itebilir.

Evden çalışma şekline geçişin şirketleri heveslendiren bir diğer yanı ise maliyetlerin düşmesidir. Tesisin temizliği, çalışanlara sağlanması gereken masa, bilgisayar gibi temel ihtiyaçlar, günlük ulaşım masraflarının ortadan kaldırılması onların bu çalışma şekline geçiş konusunda daha olumlu düşünmelerine neden oluyor. Bir diğer yanı da birlikte çalışmayan işçiler, yönetimsel aksaklıklar karşısında patrona karşı kuracakları dayanışma ağlarını kurmakta zorlanacak ve hak mücadelesi veremeyecektir.

Çalışanlar evden çalışma şekline ilk başlarda olumlu baktılar. Daha sonra bu durumun yarattığı etkileri gördüler. Bloomberg dergisine yaşadıklarını anlatan bir işçi, çalışma saatlerinin daha fazla uzadığına, daha çok insanla toplantı yaptığını ve mail trafiğinin büyük oranda arttığını bildirdi. Bununla birlikte çalışanların sırt ve boyun ağrılarında artışlar görüldü.

İŞÇİLERİN GELECEK GÜNDEMİ

Birçok işçiyi bu süreçte yıpratan en büyük nedenlerden biri zorunlu karantina döneminde aileleri ile birlikte yaşadıkları evde aynı anda çalışıyor olmaları ve bunun yarattığı strestir. Anketlerde, Amerikalı ofis çalışanlarının çoğu işe geri dönmek için acele etmiyor ama muhtemelen gelecekte ev ve iş arasında bölünmüş iş haftaları olacağını bildiklerini, istediklerini belirtiyor. Yapılan başka bir araştırmada Amerikalı çalışanların evden çalışma konusunda çok fazla sıkıntısı olmadığı yönünde sonuçlar çıkarıyor. Çalışanlar, haftanın birkaç günü evden çalışmak isteyeceğini belirtiyor.

Bu durumda mesele, çalışma koşullarına kimin karar vereceğidir. Şu anda çalışanların da evden çalışma koşullarını desteklediği ama yöneticiler tarafından planlanan gözetlenme şekillerinin sakıncalı olduğu yönünde. İşçilerin bu dönemde kuracakları ağlar ve çalışma şekillerinin belirlenmesindeki söz hakları için patronlara baskı yapabilecekleri örgütlenmeler önemli duruyor.

Fakat iyi bir tablo çizecek olursak, teknoloji alanında beyaz ve mavi yakalı işçiler arasında, özellikle Google ve Amazon’da sendikalaşmayı destekleyen, büyüyen bir dayanışma ağı var gibi görünüyor. Tyler Sonnemaker ve Allana Akhtar şu şekilde tarifliyor, “Bundan bir yıl önce kafeteryada çalışan biri ile ofiste çalışan birinin sendika kurma noktasında ortaklaşabileceği imkânsız görülüyordu. Çalışanların bu hareketliliği yöneticiler ve işçiler arasındaki uçurumun daha fazla genişlediğini gösteriyor. İlk kez maaşı daha yüksek olan çalışanlar, kendilerini yöneticilere değil kafeteryada, depolarda ve ücretleri daha düşük olan çalışma arkadaşlarına yakın hissediyorlar.

Yöneticilerin teknolojiyi kullanarak sadece kendi istedikleri biçimde belirledikleri kurallar, insanların sürekli değişen koşullarının daha kötüleşebileceğinin habercisidir. Umuyoruz ki, Birleşik Devletler’deki işçi örgütlenmeleri, pandeminin öngörülemeyen doğası ne olursa olsun büyümeye devam edecek, kâr odaklı çalışmanın ortak bir eleştirisini üretecek ve sendikalar da dahil olmak üzere, daha insancıl bir ekonomik sistem için savaşabilecek yeni örgütsel biçimler oluşturacaktır.

Aslından kısaltılarak çevrilmiştir. Kaynak: Monthly Review
Çeviren: Özde Çelikbilek