Pandemide sağlık çalışanı kadınlar

PROF. DR. FUNDA BARLIK OBUZ*

Sağlık çalışanları yaklaşık dokuz aydır ailelerini, yakınlarını görememe pahasına Covid-19 pandemisi ile mücadele ediyorlar. İlk günlerde alkışlanan ve övgüler dizilen sağlık çalışanları, pandemi yönetiminde ortaya çıkan sorunları, yaşadıkları güçlükleri, kişisel koruyucu donanımların yetersizliğini, çalışma barışını bozan görevlendirmeleri ve ek ödemelerdeki adaletsizlikleri dile getirdikçe yöneticiler tarafından neredeyse suçlu ilan edilmeye başlandı.

Pandemi tüm dünyada olduğu gibi kadın çalışanları daha olumsuz etkiledi ve var olan eşitsizlikleri daha belirgin hale getirdi. Bu süreçte işlerini kaybedenlerin, geliri azalanların, eğitimine devam edemeyenlerin büyük kısmını kadınlar oluşturuyor. Dünya genelinde yapılan çalışmalar pandeminin toplumsal cinsiyet eşitliğinde son 25 yıldır elde edilen kazanımların yitirilmesine neden olduğunu gösteriyor. Pandemiyle esnek ve güvencesiz çalışma en çok kadınları etkiledi. Bu dönemde ek bakım ve ücretsiz ev içi emek ihtiyacının çok büyük kısmının kadınlar tarafından karşılandığı biliniyor. BM Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadınların Güçlenmesi Birimi’ne göre pandemi öncesinde erkeklerin üstlendiği her bir saatlik ücretsiz ev emeğine karşı kadınlar üç saat iş yapıyordu. Bu dönemde ise kadınların ev içi iş yükü en az iki kat arttı. Yine aynı birim, ABD’de sadece Eylül ayında 860 bin kadının istihdam piyasasından çekildiğini, aynı dönemde iş piyasasından çekilen erkek sayısının ise 200 bin olduğunu, aradaki farkın büyük kısmının salgınla ortaya çıkan bakım ihtiyacı ve kadınların bunu üstlenmesiyle açıklanabileceğini belirtiyor. Kadınlar pandemi sürecinde daha çok şiddete maruz kaldılar. Kadına yönelik fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddet bu dönemde artış gösterdi.

Bilindiği gibi sağlık alanı ülkemizde kadın çalışanların çoğunlukta olduğu (toplam sağlık çalışanlarının %56’sı) bir alandır. Hem pandemi koşullarında çalışıp hem de evdeki bakım hizmetlerinin büyük kısmını üstlenen sağlık çalışanı kadınlar tükenme sınırını çoktan aştılar. Ailelerine hastalık bulaştırmamak için haftalarca onları ziyaret etmediler, çocuklarını öpüp koklayamadılar. Önlemler nedeniyle kreşlerin kapatılması, bakım hizmetini verebilecek ebeveynlerin yaş sınırı nedeniyle evden çıkamamaları, bakıcıların sağlıkçı çocuklarına bakmayı istememesi, okul çağındakilerin uzaktan eğitim uygulamaları onların işte de akıllarının evde kalmasına yol açtı. Depresyon, anksiyete, posttravmatik stres bozuklukları gibi ruhsal sorunlar mesleklerini sürdürmelerini güçleştirirken sağlık çalışanları arasında bu dönemde çok sayıda intihar olayı ile karşılaştık. Ordu’nun Bayat ilçesinde işe giderken iki çocuğunu komşusuna emanet eden hemşire Fatma İçuz, o evde çıkan yangında ne yazık ki iki çocuğunu kaybetti. Tüm bunlar yaşanırken geçtiğimiz hafta Ordu’da boşanma aşamasındaki ebe Cemile Deniz ambulansta görev yaptığı ve “sürekli evlere girip çıktığı” gerekçesiyle çocuğunun sağlığı için mahkemece riskli bulundu ve çocuğun velayeti kendisine verilmedi. Oysa bugün ebeveynleri sağlık çalışanı olan yüz binlerce çocuk tüm bu risklere karşın aileleri ile birlikte yaşıyor. Kamu otoritesinden beklenen sağlık çalışanlarının bakmakla yükümlü oldukları çocukları için ücretli ebeveyn izni vermesidir.

Çalışma alanında her geçen gün artan mobbing ve şiddet de kadın sağlık çalışanlarını daha fazla hedef alıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde ek ödemelerle ilgili geçtiğimiz aylarda yapılan eylemler sonrası çok sayıda sağlık çalışanına ve kurum temsilcisine soruşturma açıldı. Bu sağlık çalışanlarından birisi olan Günseli Uğur Hemşire ise 6 aylığına Buca’da bir Aile Sağlığı Merkezi’nde görevlendirildi. Sürgün niteliğindeki bu görevlendirmenin başarılı çalışmaları nedeniyle yapıldığı söylendi!

Sağlık çalışanları toplumun geneline göre Covid-19 nedeniyle en az 10 kat daha fazla ölüyor. Onların çalışma koşullarını düzeltmek, yeterli ve nitelikli koruyucu donanım sağlamak, birimlerde psikososyal destek bölümleri oluşturmak, atanmayı bekleyen yüz binlerce sağlık çalışanının atamasını gerçekleştirerek çalışma sürelerini ve viral yüklerini azaltmak, dinlenme ve istirahat haklarına saygı göstermek yapılması gerekenlerin başında geliyor. Kamu sağlık otoritesi ve özelde de işverenler kadın sağlık çalışanlarının pandemi ile birlikte artan ev içi emek ve bakım yüklerinin onların tükenmişliğini artıran faktörler olduğunu unutmadan, ekonomik kaygılarını giderici ücretli ebeveyn izni haklarını tanımalıdır.

*İzmir Tabip Odası önceki Başkanı ve TTB Büyük Kongre Delegesi